her gariban işsiz vatandaşın söylediği gibi yollar yaptı.
pkklıların kırmızı halılarda karşılanacabileceğini öğretti.
türbanlı, jip kullanan vatandaşlarımız oldu.
ordunun çivisi çıktı (savaşa girmeyiz insallah)
işsizlik çığ gibi maşallah.
ileri demokrasi nedeni ile hepimiz dinlenmeye başladık.
en önemlisi ülke halkının yüzde kaçının aklı başında olmadığını gördük.
eksilemek serbest durmayın yandaşlarım.
ondan sonracıma, yurtdışına ekonomik olarak atılım gösterdik.
kürt sorunu, alevi sorunu gibi sorunlara çözüm getiremese bile "tartışılabilir" bir nitelik kazandırarak bu konulardaki "konuşma yasağını" kaldırdı.
dış politikada tam olarak tutarlı olmasa da "denge poltikası" dolayısıyla "reel politika" izlendi. zaman zaman popülist davranıldı ancak çizgiden sapılmadı.
sadaka kültürümüze yeni bir çığır getirdi.
belediyecilik anlayışında sözden ve duygusallıktan uzak bir "icraat" izlendi.
evet dış politikada denge politikası izlendi. bu nedenle davosta beyzade efelendi ardından kapalı kapılar ardında israil ile pazarlıklar yapıldı. dış politikadaki atılım yüzünden mavi marmarada 9 kişi öldü. dış politikamız yüzünden tarihimizde ilk defa amerikalılar kafamıza çuval geçirdi. ulan bişey sallıyorsunuz düşünün yalaka takımı kör olmayın.
çıkmamış kitaba baskın yapılabileceğini ama hala bazı gerzeklerin bu durumu savunabileceğini göstermiştir.
deniz feneri gibi yolsuzlukların 1 ayda unutturulabileceğini göstermiştir.
ülkenin milli servetlerinin üç otuz paraya satılarak yandaşlara nasıl peşkeş çekildiğini öğrendik.
gemilere gemicik, insanlık anıtlarına ucube, nükleer santrala piknik tüpü, derdini anlatmaya çalışan insanlara ananı da al git demeyi öğrendik.
bir ülkenin 2 torba kömür, 2 çuval un ilen nasıl teslim alına bileceğini öğrendik.
en başından yani tam cumhuriyetin kurulduğundan beri cehaletin bu ülkeden gitmediğini, gönderilmediğini ve bu sayede insanların ahmak, aptal, cahil bırakılarak ve sadece geçim derdine düşürülerek dünya gerçeklerinden uzaklaştırıldığını bir kez daha bize göstermiştir. bu büyük bir kazanımdır, yeter ki idrakine varalım.
yoksa bu toprağın insanının ne bir din derdi vardır ne de ırk derdi.
ve güncel durumla dini de bağdaştırabilecek bir bakınız vereyim, isteyen istediği gibi yorumlasın: (bkz: oku)
ülkeye değil de cezaevlerine çok şey kazandırmıştır.
ömründe general görmemiş cezaevlerimiz, ordu evine dönmüş halleriyle onore edilmiştir.
generallerimizden alınan onurları, cezaevlerine veriliyor bu iktidarda.
aynı şekilde onlarca yazar, çizer, düşünür, aydın, gazeteci cezaevlerimizin adi suçlu ağırlamaktan bezmiş hücrelerini şenlendirerek, ülkemiz cezaevi güncesine gururlu günler yazdırmıştır. tabii ki cezaevleri bile bu durumdan utanmıyorsa!
cezaevlerine ek olarak, liberal çevrelere, zaman zaman depreşen emperyal devlet vatandaşı olmak arzularını tatmin konusunda epey mesafe kazandırmıştır akp.
gün geçmiyor ki bir liberal büyük türkiye, güçlü türkiye, emperyal türkiye başlığı kaleme alınmasın.
gün geçmiyor ki akp ve ülkeye kazandırdıkları ile! bir aydınımız kazanırken, bir diğeri kaybetmesin.
gün geçmiyor ki imamın ordusu saflarını emperyal meraklısı sözüm ona aydın beyinlerle sıklaştırırken, cumhuriyet ordusu aydın bireylerinden birini daha kurban vermesin.
akp nin tüm kazandırdıklarını terazinin bir kefesine, kaybettirdiği bir tek hürriyeti, bir tek değeri terazinin diğer kefesine koyun ve düşünün;
kazandırdıklarını mı dillendirmek gerek, yoksa keybettirdiklerini mi?
kişi hürriyeti şöyle dursun, devlet istikbal ve istiklali söz konusu olmuşken, yollar, köprüler, enflasyon oranları, gsmh lar, dış borçlar felan gözümüzde o kadar önemsiz hale gelmeli ki tarifi imkansız.
türklük tanımımızı, devletimizin adını, milletimizin adını, temel değerlerimizi kaybettirme yolunda dev adımlar atan bir iktidar ülkeye ne kazandırmış olursa olsun, bir an önce milletinin hesabı ile yüzleşmesi gereken bir iktidardır diye düşünüyorum.
kurucu iradeyi örnek almayan her iktidar, türkiye ye sadece ve sadece kaybettirir.
benim için ortada tek bir gerçek vardır:
akp nin kazandırdıklarını örnek alan ama kaybettirdiklerini ve kaybettireceklerini de unutmadan, kurucu iradenin işaret ettiği hedefler rotasına dönmeyi vaat eden bir muhalefete özlem duyuyor milletim.
akp nin ülkeye kazandırdığını umduğum tek şey aslında milli uyanıştır.
milletime iktidarın hem yapabileceklerini hem de yapmaması gerekenleri göstererek ülkeye siyasi bir uyanış da getirdiğini kabul etmek gerek.
ama ne olursa olsun kaybettirdikleri, kazandırdıklarını misli misli aşmıştır.
ucube sanat anlayışı, piknik tüplü nükleer santral, torba'ya atılan işçi,anası ağlayan çiftçi, cezaevine tıkılan belediye başkanı,sokak ortasında yatan hrant, onlarca tutuklu gazeteci, sansür, yükselen mavi logolu basın, işsiz milyonlar, joplanan öğrenciler, kirli savaş'ta ölen yüzlerce yoksul çocuğu, yoksulluk, yolsuzluk vs... Durmak yok yola devam (!)
sağlık hizmetinde kazandırdıklarıdır. eskiden sağlam adam hastanede önce hasta olur sonra ölürdü.
mesela, öncede Yeşil Kartlı vatandaşlar ilaç paralarını ödüyorlardı, şimdi ödemiyorlar. Bağkurlular ve SSK lılar doğrudan Tıp Fakültelerine gidebiliyorlar.
SSK ya ait sağlık tesislerinin 15 gün içerisinde devralınarak SSK lı, yeşil kartlı, memur ayırımı yapmadan tüm vatandaşların kamuya ait sağlık kuruluşlarından eşit şekilde hizmet almasını ve SSK lı ve Yeşil Kartlı hastaların ilaçlarını serbest olarak tüm eczanelerden alabilmelerini sağlandı.
Helikopter Ambulans Hizmeti başlatılmıştır. Sağlık Bakanlığı nın 5 yıldır üzerinde çalıştığı hava ambulans projesi yaygınlaşarak devam ediyor.
Bugün anne - bebek ölümleri yüz binde 10 a düşürülmüştür. Bu oran birçok Avrupa ülkesinde henüz yakalanmış değil.
ilaç fiyatlarını belirleme yöntemi değişti. Bunun sonucunda ilaç fiyatlarında yüzde 1 ile yüzde 80 arasında değişen indirimler sağlandı. Bu sayede kamu maliyesinde her yıl 900 milyon dolar tasarruf edildi.
Sağlık Ocaklarında muayene odası sayısını 6300 den 15000 e çıkarıldı. Sağlık Ocaklarında, hekim başına 50 olan hasta sayısı da 40 a düştü.
416 yeni sağlık tesisini hizmete açıldı. 2003 yılından itibaren, 160 hastane olmak üzere, toplam 416 sağlık tesisi hizmete açıldı.
Tüm Koruyucu Sağlık Hizmetlerine ayrılan bütçe, 2002 yılında 880 milyon YTL iken, 2007 yılında 2 milyar 513 milyon YTL ye yükseltildi.
Hastanelerin teknik imkânları artırıldı. Aralık 2002 de, tüm devlet hastanelerinde 18 olan MR cihazı sayısı, 2006 da 75 e çıkarıldı.
Devlet hastanelerinde 121 olan Bilgisayarlı Tomografi cihazı sayısı 222 ye çıkarıldı.
Sağlık Bakanlığı hastanelerinde bulunan 1500 adet diyaliz cihazı sayısı da 3600 e çıkarıldı.
Sıtma ile savaşta büyük başarı kaydedildi. 2002 de 10 bin 224 olan sıtma vaka sayısı, 2006 da 786 ya düşürüldü.
hitler almanyası bile yayınlanan kitapları imha ederken örnek demokrasi timsali akp'nin yayımlanmayan kitabı imha etmesi gibi parlak fikirleri içeren kazançlardır.
türkiye Hızlı Tren projesiyle tanıştı. Demiryollarına son 50 yılda yapılan yatırımdan daha fazla kaynak aktarıldı. Ankara-istanbul Hızlı Tren Projesi başlatıldı. Projenin 206 km' lik ilk etabı olan Ankara-Eskişehir hattı geçtiğimiz aylarda tamamlandı ve Hızlı Tren Mart ayında seferlerine başladı. Ankara - Konya ve Ankara - Sivas hızlı Tren çalışmaları ise sürüyor.
Türkiye' de 2002 yılına kadar yapılan bölünmüş yolların toplam uzunluğu sadece 6 bin 101 kilometreydi.
AK Parti hükümeti döneminde 9 bin 257 kilometre bölünmüş yol yapıldı.
Böylece cumhuriyet tarihinde yapılan bölünmüş yolların yaklaşık 1,5 katı bölünmüş yol yapıldı.
Bu durum, bölünmüş otoyolların yapıldığı bölgelerde kaza oranlarında yüzde 90'lara varan azalmalara sebep oldu.
Marmaray Projesi de AK Parti hükümeti döneminde hayata geçiş aşamasına geldi. Bütün hızıyla süren proje tamamlandığında deniz altından her gün 1,5 milyon yolcu geçecek.
başbakan yapılan bölünmüş yollar için şunları söylemişti ;
'' Eğer biz şu 79 senede aynı hızla devam etseydik 130 bin kilometre bölünmüş yol yapardık ve Türkiye'nin yol diye bir sorunu kalmazdı. Hem medeni olmayı konuşacaksın ama patika yollarda yürüyeceksin. Böyle medenilik olur mu?'' dedi. Başbakan Erdoğan, 15 bin kilometre bölünmüş yol hedefinin açıklandığında muhalefetin ''Bunu nasıl yapacaksın?'' diye kendisiyle dalga geçmeye kalkıştığını ifade ederek, ''işte buyurun biz yaptık. Şimdi 2023 hedefini açıklıyoruz, bir 15 bin kilometre daha. Çünkü yol medeniyettir, su medeniyettir''
2002' de 8,5 milyon olan iç hat yolcu sayısı bugün 74 milyonu aştı.
2002' de bir tek THY varken şimdi 5 havayolu şirketi hizmet veriyor.
Yurtdışında uçuş yapılan nokta sayısı 76 iken şimdi bu rakam 110'a ulaştı.
Havacılık taşıma sektörünün 2002' de 2 milyar 200 milyon olan cirosu 2008' de 7 milyar dolara çıkdıdı.
başbakan konu ile ilgili şöyle konuşmuştu :
''Biz havayolunu halkın yolu haline getirdik. Artık uçaklara ülkenin orta tabaka gelir seviyesi olan vatandaşım da biniyor mu? Biniyor. Hatta alt gelir grupları bile uçağa binmeye başladı. Şimdi rekabet başladı. Biz geldiğimizde sadece Türk Hava Yolları vardı. Ama şimdi Türk Hava Yollarının yanında 5-6 tane daha firma var. Serbest piyasa ekonomisi, rekabetçi bir pazar ve Türkiye birbiriyle adeta yarışıyor.