iddianın sahibi Başbakan'ın onlarca yıllık yol arkadaşı Adalet eski Bakanı Şevket Kazan'dır ve bana şöyle demişti:
-Tayyip Bey, belediye başkanı olmadan önce Kasımpaşa'da sıradan bir muhasebeciydi ve geçinemiyordu. Öyle ki bizzat benim teklifimle ona Parti Genel Merkez Kararı ile kirada oturduğu ev için para gönderiyorduk.
Nereden nereye!
Oturacak evi bile olmayan Tayyip Erdoğan Ailesi şimdi üniversite kuruyor ki ibn-i Haldun ismini taşıyacak olan bu üniversite için TBMM'ye yasa tasarısı bile sunulmuş.
iyi de bu değirmenin suyu nereden geliyor? Ödediği vergilerden hareketle Emniyet Gıda'dan harçlık dışında para kazanamayan Erdoğan bu birikimi maaşı ile mi yaptı? Kendi yazılı beyanı ile bankalarda 4 trilyona yakın parası, aile fertleri için Çamlıca'da yapılan villa kompleksi ve büyük oğlu Burak'a 6 gemi, küçük oğlu Bilal'a pırlanta mağazası ortaklığının yanısıra şimdi bir de üniversite! Erdoğan kaynağı açıklarsa sütunumuzda açıklamaya hazırız.
öyle ki abd lilerin bile yaptığına ses çıkarılmaz.
--- alıntı ----
Havada erken uyarı uçağı Awacs pahalı bir yılan hikâyesi...
2003'te anlaşması imzalanan 4 uçağın ilkinin 2007 yılında teslimi gerekiyordu.
Aradan 6 yıl geçti, teslim alınan tek bir uçak yok.
Uçakların bedeli olan 1,6 milyar dolar Boeing firmasına peşin ödendi
Hükümetin bu anlaşmayı imzalamak konusunda tereddüt ettiği, araya Richard Perle gibi lobicilerin girdiği, "Amerika'ya bir jest yapalım" dendiği çok yazıldı... Bu uçaklara stratejik olarak ihtiyacımızın olmadığı da uzmanlarca ifade edildi...
Savunma Sanayii Müsteşarlığı geçen yıl açıklama yaparak ilk uçağın 2012'de diğer üç uçağın bu yıl teslim edileceğini bildirmişti. Teslim alınan uçak yok. Zaman zaman Boeing firmasından ne kadar gecikme cezası alındığı sorulur. Ne Savunma Müsteşarlığı ne Milli Savunma Bakanlığı bu soruya kesinlikle yanıt vermez. "Halkın parası deniz"dir malum!!!
--- alıntı ----
1- Azerbaycan'la yapılmış anlaşmanın 2010 yılında değiştirilmesi sonucunda Azerbaycan'la yapılan anlaşma değişikliği sonucunda 1 milyar 400 milyon dolar fazladan ödeme yapmamıza sebep olmuş mudur?
2- 2010 yılı itibariyle alamadığımız doğalgaza 4 Milyar TL ödenmesine sebep olmuş mudur?
3- Bakanlığının ilgili kuruluşlarının yaptığı ihalelerde, ihaleye fesat karıştıran şahıs ve şirketler hakkında yasaklama kararı vermeyerek bu şahıs ve şirketlerin yeni ihale almasına sebep olmuş mudur?
4- Başbakanın damadının (çalık grubunda ceo) da yöneticisi olduğu YEDAŞ'ın hazineyi nitelikli dolandırmasına göz yummuş mudur?
5- Fakir ailelere kömür dağıtım ve elektrik iletim hatları yolsuzluklarını yasa çıkarılarak aklanmasını sağlamış mıdır?
6- Stoklar tıka basa lastik doluyken, TKi'ye 18 milyon liralık ihalesiz lastik alımına göz yummuş mudur?
7- Eskişehir ve Şırnak'taki asfaltit ve kömür ve madenlerinin ihalesiz ve muvazaalı olarak yandaşlara devredilmesine göz yummuş mudur?
8- Özelleştirilen elektrik dağıtım şirketlerinin devri sırasında şirket kasalarında trilyonlarca lira bırakarak ve muhasebe oyunlarıyla kamu malları şirket bünyelerinde bırakılarak milyarlarca lira kamu zararına sebep olmuş mudur?
9- Bakanlığın ilgili kuruluşu olan EÜAŞ'ın 2010 yılında Dünya Bankası'ndan aldığı 280 milyon avro krediyi iade edip, kullanamadığı krediye yaklaşık 11 milyon TL masraf ödemiş midir?
dahası
- çalık grubuna t.c. tarihinin en büyük teşvikinin verildiğini söyledi. tutar 25 milyar TL
- siemens in rüşvetini söyledi. 57 milyon euro. şirket yetkililerikendilerini ihbar etti. 375 milyon euro almanya da. 800 küsür milyon abd de rüşvet vermesi nedeni ile ceza ödüyor. türkiye de yolsuzluğa ilişkin gensoru veriliyor akp iktidarı ret ediyor.
botaş'ın siemens ten ihalesiz olarak komprasör aldığı.
bunun videosu da var.
- doğalgaza ilişkin formül değişikliği ile 1,4 milyar TL zararımız olması dışında türkiye nin aldığı doğalgazı tekrar satma hakkı da elinden alınmıştır. bunun yerine azerbaycan socar şirketinin remzi gür ve fettah tamince ile ortaklıklarının olduğunu
- azerbaycan'dan alınan gaz da 60-120 usd taban tavan fiyatı olduğu. ama akp nin tavan fiyatı kaldırdı.
- tuz gölü doğalgaz depolama tesisi ihalesinde yolsuzluk. ak'lar alana kadar tekrar tekrar ihalelere çıktığı, cumhuriyet başsavcılığının soruşturma başlattığı, alınan ifadelerde ihaleyi hazırlayan ak bürokratlar ile ihalenin verdirilmek istendiği ak iş adamlarının kendilerine "tuz gölü çetesi" adını taktığını, ne hikmetse ak iş adamlarının ak bürokratlara otellerde bazı ak kadınları rüşvet olarak verdiklerini ve bu durumun muhafazakar demokrat yapılarına ters olmadığını !!!
ve daha bi sürü şeyden bahsetti.
hey babam hey. ak düzen böyle bir şey işte!!!
hırsızlar imparatorluğunda yaşıyormuşuz haberimiz yok!
50 sene öncesinin muhalefet ağızları bunlar . bunlarla artık iktida olunmuyor benden söylemesi .
daha doğrusu muhalefet iktidar olmak istiyorsa bakacak iktidar partisine nasıl %50 oy toplanıyor onu öğrenecek paşa paşa .
yoksa böyle vatan elden gidiyor yok bölündük yok parçalandık yok ordan elektrik çarpar yok burdan cıs olur tarzında korkulu rüyalarla artık ancak muhalefet seçmenleri korkutuluyor .
adam milletvekili elinde devlet kurumu sayıştay'ın raporları var. belgeli ispatlı yolsuzlukları söylüyor.
ak'ların yorumu ne "50 sene öncesinin muhalefet ağızları bunlar".
- iddialar yoktur denilebiliyor mu?
- hayır!
- sayıştay raporu yanlış denilebiliyor mu?
- hayır!
- içlerinde birazcık onur kalmış ak'lar konuya ilişkin bir soruşturma başlattı mı?
- hayır!
- tüyü bitmemiş yetimin hakkı yenilerek yandaşlar zengin edilirken ak'ların vicdanı sızlamıyor mu?
- öyle görülüyor ki hayır!
yüzsüzlük, kansızlık, terbiyesizlik, yalan, ihtira, haysiyetsizlik kanınıza işlemiş! daha ne deyim size!
aslında hadi onlar hırsız bu işlerle zengin oluyorlar da en çok kızdıklarım bu göt kılları!
chp istanbul milletvekili aykut erdoğdu'nun çabaları ile olay yazılı basında da yer bulmaya başladı.
--- alıntı ----
Türkiye, Azeri gazını 120 dolara alıyordu. AKP, 2021'e kadar sürecek olan anlaşmayı revize etti. Ödenen rakam bir anda 508 dolara fırladı
Türkiye'nin en büyük enerji kaynağı doğalgaz. Konutların çoğunluğu doğalgazla ısınıyor. Üretilen elektriğin yüzde 60'ı doğalgazdan elde ediliyor. Türkiye'nin doğalgaz aldığı ülkelerden biri Azerbaycan... Azerbaycan ile doğalgaz anlaşması 2001'de yapıldı. 20 yıllık anlaşma AKP döneminde revize edildi. Faturalar kabardı. Olan vatandaşa oldu. işte Sayıştay raporlarına da yansıyan büyük zarar:
ilk imza Bülent Ecevit'ten
Bülent Ecevit'in Başbakan olduğu dönemde, Azerbaycan ile 2021'e kadar geçerli doğalgaz anlaşması imzalandı. Anlaşmaya göre; gazın metreküp fiyatı (1000 metreküp) 70 doların altına inmeyecek, 120 doların da üstüne çıkmayacaktı. Anlaşmayla, Türkiye aldığı doğalgazı başka ülkelere de ihraç edebilecekti.
AKP ile fatura zamlandı
Anlaşma 2007'ye kadar sürdü. Azerbaycan, 2007'de uluslararası piyasalarda gazın bedelinin 300 doların üzerine çıkmasını gerekçe göstererek revizyon istedi. 4 Haziran 2010'da Azerbaycan ile Türkiye arasında yeni bir anlaşma yapıldı. O zamana kadar Türkiye'nin lehine olan şartlar aleyhine döndü. Türkiye doğalgaza 508 dolar vermeye başladı. Üstelik AKP, anlaşmanın geriye dönük de işlemesini kabul etti. Anlaşma 15 Nisan 2008'de yürürlüğe girmiş sayıldı. Türkiye, Azerbaycan'a geçmiş 2 yıl için 1.4 milyar dolar fiyat farkı ödedi.
Zararımız 15 milyar dolar
Türkiye'nin uğradığı zarar Sayıştay raporlarına da yansıdı. Değişikliğin 2021'e kadar Türkiye'ye olan faturasının 15 milyar doları geçmesi bekleniyor. Yeni anlaşmayla birlikte fiyatı yaklaşık 4 kat artan doğalgaz, vatandaşın cebini de yaktı. Vatandaşın doğalgaz faturası da kabardı.
doğaldır çünkü kimse yoğurdum ekşi demez tabi. demokrasi denen şey sadece sandık demek değildir. iktidara gelenin bağımsız mali yargı organlarınca ( sayıştay) denetlenmesi gerekir ki yolsuzluk yapılmasın. bu denetim meclisteki salt çoğunluğun kontrolüne bırakılırsa haliyle yolsuzluk kapısı ardına kadar açılmış olur. akp denen parti de bir emperyal proje olduğundan bu ihanete yandaş bulabilmek için yolsuzluklar kaçınılmazdır. haliyle akp bir rant organizasyonu haline gelmiştir.
--- alıntı ----
istanbul'da yolsuzluk ve rüşvet operasyonu
istanbul'da aralarında ünlü isimlerin ve işadamlarının da bulunduğu isimlerin evlerine baskın düzenlendi. Aralarında işadamı Ali Ağaoğlu'nun da bulunduğu çok sayıda gözaltı olduğu belirtiliyor. Gözaltına alınan isimlerden biri de bir bakanın oğlu.
--- alıntı ---- http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/25378685.asp
ali ağaoğlu
Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan'ın oğlu Salih Kaar Çağlayan
içişleri Bakanı Muammer Güler'in oğlı Barış Güler
Çevre Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar'ın oğlu Abdullah Oğuz Bayraktar
Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir ile
Halkbank Genel Müdürü'nün de olduğu iddia ediliyor.
Rıza Sarraf'ın sahte belgeler ve hayali ihracat gibi yöntemlere şüpheli para transferleri ve bakanların oğulları üzerinden Türk vatandaşlığı olmayan kişilere rüşvetle vatandaşlık verilmesini temin etme; Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar'ın oğlu üzerinden rüşvet vererek ve bakanlığın yetkilerini kullanarak imar usulsüzlükleri, rant yolsuzlukları, yerel yönetimlerin imara açmadığı arazilerin rüşvetle bakanlık üzerinden illegal olarak imara açılması; Fatih Belediyesinin sit alanındaki arazilerin bakanlığın gücünü kullanarak illegal olarak imar ve inşaata açılması; Marmaray projesine ciddi zarar vereceği halde rüşvet karşılığında bazı arsalara imar ve inşaat izni vermek gibi suçlamalar bulunuyor. http://t24.com.tr/haber/y...gozaltinda-iddiasi/246243
Çevre Bakanlığı Genel Müdürü Mehmet Ali Kahraman,
Çevre Bakanı Danışmanı Sadık Soylu ve
Zafer Çağlayan'ın Özel Kalem Müdürleri Mustafa Behçet Kaynar ve
Onur Kaya'nın da gözaltına alınan isimler arasında olduğu iddia ediliyor. http://www.odatv.com/n.ph...glu-gozaltinda-1712131200
göz yumma yoktur, yalandır, iftiradır..
biz bu iftiracıları da çok iyi bilirizz.. biz bilirizz bizz..
göz yummuyorlar, aksine gö*ze sokuyorlar, alenen yapıyorlar, lakin ses çıkmıyor..
çıkan ses de hemen susturucuya takılıyor..
sonra gelsin gemicikler, gitsin toki ler, vursun sıvı yumurtalar, takla atsın doğalgazlar, karma pos lar vs lar vs lar..
ülkenin yarısı nemalanıyor demek ki ses çıkarmıyor..
tecavüz e ses çıkarmazsan, pek de hoşnutsuz değilsin demektir..
eti maden işletmeleri genel müdürlüğü'nün üç ihalesinde milyonlarca liralık yolsuzluk tespit eden ve bunun gereği yapılmadığı için savcılığa suç duyurusunda bulunan başmüfettiş musa duran hakkında başlatılan 4. disiplin soruşturması tamamlandı. soruşturma sonucunda duran'a sosyal paylaşım sitesi facebook hesabından başbakan tayyip erdoğan aleyhinde paylaşımlar yayımladığı gerekçesiyle disiplin cezası verildi. bunun üzerine toplanan eti maden yönetimi, musa duran'ın "başmüfettişlik" yetkisini kaldırarak, kendisini tenzili rütbe ile "başuzmanlığa" atadı. maaşı 1500 lira düşen duran, bundan sonra kurumda denetim yapamayacak.
cumhuriyet'in 27 eylül'de "yolsuzluk madeni" başlığı ile eti maden'de yaşanan yolsuzluk iddialarını duyurmasının ardından kurumda sular durulmuyor. olay şöyle gelişmişti: kurumdaki yolsuzluk iddiasının üzerine giden başmüfettiş musa duran, yaptığı denetim sonucunda hazırladığı 6 haziran 2012 tarihli raporlarda eti maden'in ihaleye verdiği üç yapım işinde kamunun zarara uğratıldığını tespit etti.
raporda, "emet yeni borik asit tesisi ve yardımcı üniteleri işi"ni alan yüklenici firma öztaş inşaat malzemeleri ticaret anonim şirketi'ne 3 milyon 139 bin fazla ödeme yapıldığı, aynı şirkete toplam maliyeti 230 milyon lira olan başka bir işin kamu ihale yasasına aykırı olarak verildiği öne sürüldü.
--- alıntı ----
istanbul'da başlatılan rüşvet operasyonu kapsamında evinde arama yapılan Halk Bankası Genel Müdürü Süleyman Aslan'ın evinde yapılan aramada kütüphanedeki ayakkabı kutuları içerisinde 4,5 milyon dolar bulundu.
--- alıntı ---- http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/25388816.asp
2008'de 50 bin TL sermayeli bir şirkete 'teminatsız', sadece gelecekteki gelirlerine karşılık 750 milyon dolar kredi verildi! Basit anlatımla, bu kredinin verilme yöntemi şudur: Halkbank sokaktan geçen herhangi bir kişiye: "Al sana 750 milyon dolar, git Sabah-ATVyi satın al. Önce 3 yıl dinlen. Sonra da, ileride sağlayacağın reklam ve gazete satış gelirleriyle bana borcunu nasıl olsa yavaş yavaş ödersin" demiştir.
Ülke, sektör ve yönetim alanında dünyanın en büyük araştırma ve analiz şirketi olan The Economist Intelligence, 11 Şubat 2009'da yayınladığı raporda, Türkiye'ye ait genel değerlendirmede yolsuzluklara dikkat çekip, Türkiye'ye kırık not verdi. Türkiye'de yaşanan yolsuzluklara örnekler verilirken, Başbakan Erdoğan'ın damadının CEO Vekili olduğu Çalık Grubu'nun, Sabah-ATV'yi alırken kamu bankalarından kullandığı krediye de vurgu yapılması dikkat çekti. Çalık Grubu'nun TMSF tarafından satışa çıkarılan Sabah-ATV'ye 1,1 milyar dolar verip satın alması çok tartışıldı.Tartışmanın temelinde Çalık Grubu'nun, medya sektörüne girerken ihtiyaç duyduğu kaynağı iki kamu bankası olan Halk Bankası ve Vakıfbank'tan kullandığı krediyle temin etmesi yatıyordu". (Ercan inan: "Sabah-atv kredisi kötü örnek sayıldı" - Vatan - 13.02.2009)
The Economist Intelligence'ın adı geçen Türkiye Raporu'nda ayrıca:
i) Yolsuzlukların hükümet politikalarının etkinliği açısından büyük risk oluşturduğu,
ii) Kamu sektöründe yüksek seviyede ve yaygın olarak görülen yolsuzlukların, uluslararası yatırımcılar tarafından da büyük bir caydırıcılık taşıdığı,
iii) Kamu ihale Kanunu'nun AB standartlarına uygun hale getirilmesi için yasa hazırlandığı, ancak daha sonra ulaştırma ve enerji gibi sektörlerin ihale kanununun kapsamı dışında bırakılarak, kanunun kuşa çevirildiği,
iv) 2005 yılında hükümetin uluslararası ticari işlemlerde yabancı kamu görevlilerine rüşvet verilmesinin önlenmesi sözleşmesini yürürlükten kaldırdığı,
v) AKPnin iktidarının ilk döneminde vergi kaynaklı suçlara pek çok af kararı çıkarttığı,
vi) AKP'nin iktidara gelmesinin ardından, AKP'ye yakınlığı ile bilinen şirketlerin gözle görülür bir şekilde büyüdüğü, palazlanıp yeni sektörlerde faaliyet göstermeye başladığı,
vii) Sabah-ATV'yi devlet bankalarının şaibeli kredileriyle satın alan ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın damadı Berat Albayrak'ın yöneticisi olduğu Çalık Grubu'nun da hızlı büyüyen şirketlerden biri olduğu ifade ediliyor.
Raporun en çarpıcı bölmünde ise, Sabah-ATV'ye esasında Etibank'tan kaynaklı kamu zararının karşılanabilmesi için el konduğu hatırlatılıyor. Kamu zararının karşılanması için el konulan Sabah-ATV'nin kamu bankalarından kullanılan krediyle satılmış olmasının tuhaflığına vurgu yapılıyor.
--- alıntı -----
Yapılan teknik takipte, bazı yandaş medya yöneticilerinin Süleyman Aslan ile yaptığı "destek" pazarlıkları da gün yüzüne çıktı. Örneğin hükümete yakınlığı ile bilinen bir gazetenin tepe yöneticisi ile Süleyman Aslan arasında geçen telefon görüşmesinde, medya yöneticisinin, "Süleyman Bey, maaşları ödeyemiyorum. Oradan 2 milyon yolla" şeklinde talepte bulunduğu belirlendi. Aslan'ın ise, "Burası halka açık şirket. Açıklayamayacağım, kaynak transferleri yapamam" dediği saptandı. Bunun üzerine medya yöneticisinin, "Bir şey olmaz. Ben reklam faturası keser gönderirim, sana" cevabı vermesi dikkatlerden kaçmadı. Savcılık bu konuda özel bir inceleme yapmadı. Ancak, teknik takipte elde edilen bilgilere göre, hükümete yakın medya kuruluşlarına, reklam adı altında yüksek miktarlarda kaynak transferinin yapıldığı tespit edildi.
Bu kapsamda, özellikle Halkbank'ın geçtiğimiz yıl hizmete giren Paraf kartının tanıtımı için milyonlarca liralık kaynak harcanması dikkat çekici bulundu. Bankanın sadece 2012 yılında reklam ve tanıtıma 95.9 milyon liralık kaynak aktardığı belirlendi. Aynı yıl bankanın reklam harcamalarının yüzde 74.9 oranında artış gösterdiği saptandı.
--- alıntı ----- http://www.taraf.com.tr/h...milyon-yolla-suleyman.htm
--- alıntı ----
2007 öncesinin Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın girişimci oğlu Abdullah Unakıtan'ın eli neye değse altın oluyordu.
Örneğin gümrük vergisi yüzde 20 iken mısır ithal etmiş, birden vergiler önce yüzde 45'e, sonra yüzde 70'e çıkarılmış, Abdullah Unakıtan böylece birkaç günde 360 milyar lira kazanmıştı.
2006'da kuş gribinin Türkiye'yi kasıp kavurduğu dönemde Unakıtan'ın A.B adlı şirketi raflara pastörize yumurta çıkardı Aynı günlerde likit yumurtanın KDV'si yüzde 18'den yüzde 8'e düşürüldü. Satış patladı.
Erdoğan'ın kayıtlara geçen cevabı aynen şu oldu:
"Medya bu konuda kendini fazla yormasın, medyanın ileri gelenleri de kendini yormasın, köşe yazarları da kendini yormasın. Attıkları birçok iftiranın yalan olduğu ortaya çıkıyor. Bunun bir şeylerin karşılığı olduğunun farkındayız.."
O zamanlar dış mihrakların rolü keşfedilmemiş olmalı ki... Başbakan durumu "iftira" ile izah ediyordu Bu iftiraların neyin karşılığı olduğunu ise söylemiyordu!