akp hükümeti'nin şayet hazırladığı dayatma anayasa taslağına 12 eylül referandumunda "evet" oyu alabilmesi halinde yargı sisteminde yapmayı hedeflediği değişiklikler bütünüdür.
öncelikle ve pek tabii ilk hedef anayasa mahkemesi adlı kurumu bypass edebilmek, önemini ve partiler üstü oluşunu yok etmektir.
bu hedef akepe'ye yahut akepe sonrası tek başına iktidara gelecek herhangi bir partiye astığım astık kestiğim kestik bir siyaset yürütmesini sağlayacaktır.
sanırım başbakan 23 nisan'da yerine oturan öğrenciye "artık başbakansın ister asarsın, ister kesersin" derken bunu bizlere müjdelemişti vakti zamanında...
sonracıma,
hsyk'nın yapısı kökten değişecek...
misal hakim yahut savcı olmayan biri hsyk'ya başkan olabilecek, hükümetin direktifleri doğrultusunda kritik mahkemelere kritik atamalar yapabilecek...
hükümet ve hükümet noteri cumhurbaşkanları hsyk üyelerini seçme yetisine sahip olacak.
dolayısı ile hakim ve savcılar hükümetin gözüne şirin gözükebilmek, ulufelerden pay alabilmek adına bağımsız yargıyı bir kenara bırakıp birer "taklacı güvercin" haline gelecek. hangisi daha iyi takla atarsa o daha önemli ve iyi görevlere atanacak yani...
parti kapatma yetkisi anayasa mahkemesinde değil meclis'te olacak.
e haliyle akepe'nin bu konuda çokça kuyruk yarası var. adamlar haklı beyler!!!
askeri yargı ortadan kalkacak.
askerler de sivil yargı tarafından yargılanacak.
dolayısı ile hükümetler silahlı kuvvetler'in üzerinde hep bir demoklesin kılıcı halini alacaklar...
işte kısaca bu minvalde...
yeni anayasa taslağı ile güdümlü bir bağımsız yargı(!) hedeflenmiş...
hem güdümlü, hem de bağımsız nasıl olunur diye soruyorsanız, onu ben de bilemiyorum. bekleyip göreceğiz güdümlü bağımsız yargıyı...
ps özel not;
umarım hem evetçilere, hem de hayırcılara basitçe birşeyler anlatabilmişimdir.
herkesin vicdanı ve fikri hürdür. ama düşünmek de insanoğluna mahsus bir özelliktir.
çoğunlukçu değil çoğulcu yargı meydana getirmek. şöyleki ; çeşitlendirme yoluyla artık yargıda belli düşünce sahiplerinin çoğunluğu sağlayarak tamamen insiyatifi ele alması ihtimali
mümkün olduğunca ortadan kalkacak. ayrıca siyaseten hesap verme konumdaki yürütme ve yasamanın her tasarrufunu yerindelik denetimiyle etkileyen ve bunu yaparken siyaseten hesap verme gibi konumdada olmayan idari yargının yerindelik denetimi ortadan kalacak sadece hukuka uygunluk yönünden inceleme yapabilecek ki daha demokratik olan budur.
kemalist tosuncukların anlayamadığı yahut anlamak istemediği değişikliklerdir.
türk yargı sistemini uluslararası standartlara ulaştıracaktır bu değişim. "ak parti kendi yargısını oluşturuyor bıdı bıdı" yapmayın. adam gibi araştırın.
- ilk önce anayasa mahkemesi(aym)'nde yapılacak değişikliğe bakalım. yasanın şuan ki hali parlamentonun aym'ye üye atamasına izin vermiyor ancak değişiklik ile parlamento aym'ye üye atayabilecek. bu yargı bağımsızlığına zarar verecek mi? elbette zarar vermeyecek. zira bünyesinde aym bulunan tüm devletlerde(rusya hariç) meclis, aym'ye üye atar. hukukunu, siyasetini örnek aldığımız batı demokrasisinde durum budur. hem de bazı ülkelerde aym'nin tüm üyelerini meclis seçer. meclisin aym'ye üye atayamaması demek "jüristokrasi" demektir. yargı, devlet içinde devlet olmuş demektir. aym verdiği kararları "türk milleti adına" verir. o halde milletin seçtiği vekillerin buraya üye atamasında ne sorun var? burada ancak halktan korkanlar, oligarşik bir yönetim isteyenler sorun görür. gerek uluslararası hukuka gerekse demokratik siyasetin temeline uygun bir durum var. bu değişiklik aym'nin "partiler üstü" konumuna zarar vermeyecek. zira oraya bir parti değil "parlamento" yani halkın seçtikleri üye atayacak.
- gelelim hsyk'daki değişime. öncelikle iddiaya bakalım, deniyor ki; "hakim yahut savcı olmayan biri hsyk'ya başkan olabilecek". bunu diyen kişi, değişikliği açıp okumamış demektir. aslında cevap da vermemek lazım ama ben yine anlatayım belki birileri bir şeyler anlar. öncelik hsyk'nın başkanı "adalet bakanı"dır onun yokluğunda ise "bakanın müsteşarı"dır. yani hsyk'nın başkanının kim olacağı gayet açık yazar, acaba şu iddiayı dillendiren kişi değişikliği -eğer okuduysa- neresiyle okudu çok merak ediyorum. gelelim ikinci iddiaya; "hükümet ve hükümet noteri cumhurbaşkanları hsyk üyelerini seçme yetisine sahip olacak." küfür etmemek için kendimi zor tutuyorum şuan inci sözlük'te olsaydık hiç hoş laflar etmezdim. zira alıntıladığım cümle "art niyet ya da cahillik" göstergesi. iki durumda da küfür hak ediyor. şimdi bir kere cumhurbaşkanı zaten hsyk'ya üye atayabiliyor. yeni yeni değişiklikle getirilen bir şey değil bu zaten üye atayabiliyordu yine atayabilecek. hükümetin hsyk'ya üye atayabildiği söylentisi ise külliyen yalandır. 159.madde gayet açık hükümete atama yetkisi verilmemiştir.
- başka bir iddiaya bakalım; "parti kapatma yetkisi anayasa mahkemesinde değil meclis'te olacak." keşke böyle olsaydı ancak reform paketi mecliste oylanırken bu madde yeterli oyu alamadı ve paketten düştü. yani böyle bir madde referandumda oylanmayacak. eğer oylansaydı neden doğru olduğunu da anlatırdım.
- son iddiaya bakalım; "askeri yargı ortadan kalkacak. askerler de sivil yargı tarafından yargılanacak. dolayısı ile hükümetler silahlı kuvvetler'in üzerinde hep bir demoklesin kılıcı halini alacaklar..." askeri yargı ortadan kalkmıyor iki yeni değişiklik getiriliyor; 1- siviller savaş halleri dışında askeri mahkemelerde yargılanamayacak. 2- darbe yapmaya teşebbüs etmiş kişiler ancak sivil mahkemelerde yargılanabilecek. bu değişiklikler askeri mahkemeyi ortadan kaldırmak değildir. keşke askeri mahkemeleri de küçültselerdi, askeri yargıtay'ı kaldırsalardı ama yapmadılar onun yerine bu değişiklikleri yaptılar. bu değişikliklerde ne sorun var ki? darbecilerin sivil mahkemelerde yargılanmasından neden rahatsız oldunuz? kolay kolay dosyaları sümen altı edemeyeceksiniz diye mi korktunuz? bu olumlu reformlar ile hükümet tsk'nın üzerinde demoklesin kılıcı olmayacak, asker normal ülkelerdeki gibi denetime açılacak. yıllardır tsk ülkenin üzerinde demoklesin kılıcı oldu sesinizi çıkarmadınız şurada bir normalleşme var hemen çığırıyorsunuz. hem de bilgileri çarpıtıyorsunuz. askeri bir suçta asker yine askeri mahkeme'de yargılanacak ama darbe yapmaya kalkarsa paşalar gibi gidecek sivil mahkemeye. beğenseniz de beğenmeseniz de...
yargı, daha doğrusu yüksek yargıda yapılmak istenilen en büyük değişiklik, anayasa mahkemesi'nin güdümlü hale getirilmesi, hükümetlerin kuklası bir kurum haline getirilmesi hedefidir.
eee ne var bunda? diyenler için yakın tarihimizden bir örnek.
suriye sınırındaki mayınlı arazileri pek kıymetli hükümetimiz tüm kamuoyu tepkisine rağmen israil'e vermek istemişti hatırlarsanız. hatta bu hususla ilgili bir de kanun çıkarmıştı. lakin anayasa mahkemesi'nin bu oyunu bozması ile bu kanun akp'nin elinde patladı. vatan toprağı akp eli ile siyonistleşmekten bir süreliğine de olsa kurtulmuş oldu.
tabii bu olay da akp'nin yaptığı diğer hamleler gibi unutuldu gitti. hatta aradan kısa bir süre geçti akp ile israil kanlı bıçaklı oldu.
şimdi sorarım size ey akp'liler...
şayet anayasa mahkemesi bu oyununuzu bozmasa idi ve siz vatan toprağını 49 yıllığına israil'e devretmiş olsaydınız mavi marmara olayından sonra israil bayrakları yakmaya, kahrolsun israil diye haykırmaya, "you shall not kill" demeye hakkınız olacak mıydı.
bağımsız yargıya "evet". güdümlü yargıya sonuna kadar "hayır"...
şart olan değişikliklerdir. şu an ve bundan önceki dönemlerde yargıyı bağımsız ve siyasi olmayan bir kurum(367 kararı ve türevleri) olarak gören kişilerin işine gelmeyen değişikliklerdir.
gelişmiş avrupa ülkeleri standartlarında bir yargı sistemi oluşturarak demokrasi bu millete çok diyen kooptasyoncu, mezhepçi ve siyasallaşmış yargı mensuplarının hegemonyasını kaldırmak.
yargı avrupa standartlarında bir yapıya kavuşunca hsyk üyeleri yargıtay ve danıştay üyelerini seçer, yargıtay ve danıştay üyeleri de döner kendi aralarından hsyk üyelerini seçer şeklinde bir döngü halinde devam eden ve seyfi oktay isimli şu an yargıyı etkilemekten sanık olarak yargılanan eski adalet bakanının yıllar önce yapmış olduğu mezhepçi-siyasikadrolaşmanın kontrolünde yer alan düzenin bozulmasına, binlerce hakimin yüüksek yargı üyelerini kendi aralarından belirleme konusunda söz sahibi olmasına ve ülkenin birinci sınıf hakimlerinin mevcut kadrolaşmayı gerçekleştirmiş mezhebe/siyasi görüşe mensup olmadan sadece görevlerini iyi yaptıkları için yüksek yargı organlarna seçilebilmelerine olanak sağlayacak düzenlemedir.
yargının bir azınlığın hegemonyasından kurtulmasıdır.
bu düzenlemeye kadrolaşma diyenler de şu an yargıda kadrolaşmış olanların uzantıları veya bu kadrolaşma sayesinde adaletin canına okunmasından nemalananalardır.
367 kararlarının tekrar yaşanmaması, milletin 411 vekilinin iradesini; anayasal olarak mümkün olmadığı halde esastan girip şaka gibi türk milleti adına karar vererek yok saymaların yaşanmaması...gibi hedefleri vardır...
367 kararını uygun bulan,başörtüsü konusunda 411 vekilin iradesinin yok sayılmasını yerinde bulan,meslek liselerinin katsayılarını uygun bulan hayır versindir...rahatsız olan evet versindir...tüm hadise budur aslında...
hsyk mevcut başkanının adalet bakanı olduğunu bilen tek kişi benmiyim acaba diye düşünmeme vesile olan değişikliklerdir.
hakim yada savcı olmayan hsyk başkanı olabilecekmiş.
yok anayasa mahkemesi başkanı bir ekonomist olabiliyormuş. yahu şimdiki ne? adam iktisat mezunu.
müthiş değişiklerdir. anti ak particilerin yüreklerinin davul gibi zonklamasına sebep olacak hayrlı değişiklerdir.
itiraz eden fizan a katip tayin edilecektir. yargı, yürütme ve yasama 1920 li yıllardaki gibi tek elde toplanacaktır. mezhepçi tunceli, erzincan, sivas triosu sündürülecektir.
tam olarak budur. köklü bir değişim yapmıyorlar evet. hiyerarşide yapıda işleyişde çok büyük bi değişiklik yok sadece içinden geçebilecekleri bir kısa devre açıyorlar