nerde o günler dediğim önermedir. biraz tarih bilgisi olanlar bu ülkeyi ve devleti kuranların atatürk değil, 90 yıl kadar önceki türkiye büyük millet meclisi olduğunu bilir. atatürk de bu meclisin başkanıdır. 1924 anayasasının egemenliği millete verdiği anlayış nerde, günümüzdeki despot anayasa nerde? keşke akp öyle bir zaman makinası yapsa da 1924 anayasası tekrar yürürlükte olsa...
bir anlamlandıramadığım tartışma da hitler meselesi... kaç gündür akp ve tayyip erdoğan'a hitler benzetilmesi yapılırken sesi çıkmayanlar ve hatta bu benzetmeye katılanlar, tayyip erdoğan'ın "kendi parti binanızdaki resimlerde hitler'i görürsünüz" diye inönü'ye atıfta bulunmasını kınıyorlar... üstüne üstlük cumhurbaşkanı abdullah gül'e ermeni babaannesi varmış diye hakaret eden bir "vekil" demeye utandığım kadın eski cumhurbaşkanımıza hakaret ediliyor diye veryansın ediyor. ulan abdullah gül bu ülkenin cumhurbaşkanı değil mi? kıyaslayacak olursanız inönü'den daha demokratik bir şekilde seçilmiştir. abdullah gül'e saygı göstermeyip, adamdan saymayanların cumhurbaşkanına saygı diye sızlanması tam bir ikiyüzlülüktür.
inönü hakkında diktatördü, değildi tartışması yapmak oldukça mantıksız. okumuş yazmış chpliler bile diktatör olduğunu kabul edip o dönemin şartlarında gerekliydi diye savunduklarını şimdi burda üç beş cahile aktarmaya ve yaşanan olaylara girmeye gerek yok. sadece iki olaya bakmak benim için yeterli.
atatürk'ün öldüğünün ertesi günü meclisi toplayıp kendini cumhurbaşkanı seçtiren (11 kasım 1938) ve daha atatürk'ün cenazesine ağlayanlar varken aynı salonda bulunan büstünü yok emeye kalkan bir inönü'ye saygı duyamam. atatürkçülük böyle birşey olsa gerek. ölür ölmez onu ve izlerini yok edip sonra kendi atatürk anlayışını yapılandırmak...
(bkz: 25 lira 80 kuruş)
(bkz: varlık vergisi)
ayrıca 2. dünya savaşına hiç girmediğimiz halde açlıktan birbirini yiyenlerden hiç bahsetmiyorum bile. 2. dünya savaşına girip yenilen almanya ve iki atom bombası yemiş japonya'nın nerelerde olduğu bizim nerede olduğumuza bakarsanız daha iyi anlarsınız. inönü'ye bu vatanın hiçbir borcu yoktur, alacağı vardır.
bunların hepsi fasa fiso gelir. fakat çok daha önemli bir şey söyleyeyim. tabi ki anlayanlar ve ırkçı olmayanların anlayabileceği bir noktadır. ismet inönü ırkçıdır. savaş zamanıdır, korkmuştur, ürkmüştür, milleti aç bırakmıştır ama ırkçılığını affedemem. herhangi bir etnik ögeye dahil değilim ve türküm. ancak başkalarına sırf ırkı yüzünden varlık vergisi koymak ırkçılığının en büyük delilidir. diğer ırkçı politikalarına girmeye gerek görmüyorum. bu ırkçılık bize ve dünyaya nelere mal oldu düşündünüz mü hiç? bu ırkçı tutumu olmasaydı bugün dünyanın en ileri ülkesi olurduk. geçmişi biraz bilenler bilir ki avrupa ve dünyada en mühim meslek eskiden askerlikti. ırk olarak adam yerine konmayanlar ise bilimle, sanatla ve başka dallarla daha çok ilgiliydi. 2. dünya savaşında avrupa'da yetişmiş bir çok yahudi nereye gitti? ufak bir örnek vereyim. albert einstein bir yahudi ve almanya'dan kaçmak zorunda kalınca amerika'ya gidiyor ancak o zaman ırkçılık tüm dünyada yükselen bir değer... amerikalılar einstein'i meslek lisesi tarzı bir okula gönderiyorlar. adama adam gibi laboratuvar bile vermiyorlar. ama adam atom bombası yapıyor. inönü eğer hitler'e yakınlık duymasaydı ve atalarımız osmanlılar gibi her zulüm görmüşe kucak açan bir ülke olmaya devam etseydik ülkemize birçok bilim adamı gelecek ve yeni kurulan bir ülkede nasıl bir gelişme olacaktı görecektik. düşünsene einstein bizim ülkemize sığınmış. atom teknolojisi kimin elinde olurdu? amerika'nın ve başka ülkelerin zorlamasıyla ülkemize gizlice gelen bir miktar yahudinin kurduğu üniversitelerle bu kadar ilerlemişiz. fakat savaş biter bitmez ülkemizden kovmaya başlamışız. bugün eski üniversitelerimizin kuruluş yıllarına bakarsanız;
Ankara Üniversitesi 1946
istanbul Teknik Üniversitesi 1944
bunlardan yetişen insanlarla 1950'li yıllardan sonra sadece 10 yıl gibi bir süre içinde bir çok üniversite açıldığını görürsünüz.
Anadolu Üniversitesi 1958 Eskişehir
Atatürk Üniversitesi 1957 Erzurum
Ege Üniversitesi 1955 izmir
Karadeniz Teknik Üniversitesi 1955 Trabzon
Orta Doğu Teknik Üniversitesi 1956 Ankara
Polis Akademisi 1957 Ankara
2. dünya savaşından önce ise;
Gazi Üniversitesi 1926
istanbul Üniversitesi 1933
Yıldız Teknik Üniversitesi 1911 ve osmanlıdan kalan birkaç üniversite daha...
daha önce doğru dürüst bölümü olmayan üniversitelerimiz yahudilerce bir çok alanda faaliyete geçmişti ve yeni kurulan üniversitelerle beraber bir çok ilim adamı yetiştirdik.
eğer yahudilerin yetiştirdiği üniversite personelimiz ırkçılığı bahane ederek üniversitelerde daha iyi konumları kapma kavgasına girmeselerdi ve o yahudilere biraz şükran duysaydık daha ne kadar ilerlerdik bilemiyorum. bu ülke ne kaybettiyse milliyetçilik akımının artması ile ve müslüman olmayanlara düşmanca tavırların başlamasıyla kaybetti. osmanlının son döneminde başlayıp onu geri bıraktıran anlayış yıllardır bizleri de geri bıraktırıyor. düşünsene yıllar önce dünyanın yarısına sahip bir süper güçsün, tüm ülkelerle savaşabiliyorsun. şimdi 1924'teki konumundan oldukça geri bir üçüncü dünya ülkesisin. amerika ise beyin göçüyle amerika olmuş bir süper devlet.
Darbeler sonucu ülkenin sosyo ekonomik ve ticari yapısının 10 sene gerileyeceği iddiaları düşünüldüğünde, keşke darbe yaşasaydık ama ülkenin milli varlıkları yine bizde kalsaydı, satılmasaydı dedirten, satışı yapanların kesesini doldurmak için çaba sarf edileceğine darbe sonrası ülkenin kalkınması için çabalasaydık gerçeğidir.
fazla iddaalı bir tespittir. bakış açısına göre değişir. 80leri seven birisi halinden memnun olabilir * şaka bir yana ne kadar geri götürdü bilemem ama pek ileri gitmediğimiz bir gerçek...