su kaynaklarını barajlarını elektrik şirketlerini arsalarını yabancılara satan bir hükümetin ne tarım politikası olabilir ki. ananıda al git politikasıdır.
Marketler ve yerli aracinin payını dusurmeden sonucs ulasilmayacak polotikadir... Disardan ürün almasinin sebebi yerli isbirlikci kapital patronlarin satis fiyatini dusurmek içindi r...Islamda topraktan cikarilan bir urunun zekatini sulu susuz yer ve madrafi gozetilerek onda birden kirkta bir e kadar değişen rakam larla uretici verir. Araci sadece oz malinin zekatini verir...Bunun anlami tam ikiyuzcyil once sanayi devriminden once insanlarin asil gecim kaynagi tarim ve kucuk tezgahlardi... Yani islam asil kar sahibinin uretici ilmasi gerek tigi icin zekati ureticiye vermistir...Oysa mevcut sistem tambir uretici dusmani... Zincir market ler araciligiyla yapıp üretiminde ele gecirmek icin yapiyor.. Ayrıca 2001 krizi sonucu imf li kemal dervisten 5 milyar dolar icin pamuk seker pancari ve tutun u amerika ya devrettik... O zaman ulkenin basinda su mhp ve chp nin baska adi dsp ecevit vardi...Sirf muhalif olsun diye ak parti elestirenlere hatirlatilir... Devlet ciftcinin malinin değer fiatta satilmasinin yolunu kursun ciftci vergi versin. ..Destegini marketlere versin...Bu rejimi kuranlarin sorunu oyle kolay yedirmezler...Cunki onlar icin var olmak yada yok olmak anlamina geliyor bu dengenin bozulması.....
yerli üreticiyi kökünden kazıyan politikadır. ülkenin dört bir yanında yetişebilen kaliteli baklagil ve tahıllara kota koyup, başta israil olmak üzere bilimum yabancı ülkelerden yerli üreticiden aldığı fiyatın 3 katına ürün almaktır. son 10 yılda nüfus artış hızı yüzde 5 iken tahıl ve baklagil ithalatı yüzde 1200 artmıştır. tekrar yazıyorum.
nüfus artış oranı: yüzde 5
tahıl ithalat oranı: yüzde 1200
emperyalizmin türkiye'ye biçtiği dışa bağımlı uydu ülke rolünde yerli işbirlikçilik yapmaktan ibarettir. yoksa, yerli tohumu yasaklamak ve tarımsal ürün ithalatını kısıtlamamak, tarımsal alanları imara açmak, mazotu ve gübreyi sübvanse etmemek başka ne anlama gelirdi ki ?
Uretici ile tuketici arasindaki kanserli uru almadan fiyaskoyla sonuclanan politikadir....Narenciye yerinde 20 krusa alici bulamazken marketlerde 4 tl ye satilirsa... 1kg bugday bir 200 gram ekmekten ucuzsa ....Dunya nin ilkleride oldugumuz kayisi findik çay gibi ureticiler araci lara kole durumundaysa verilen desteklerin kredilerin hic anlami yok....Aslinda koklu degisimler yapmak gerek lakin dikkat cekilmesi gereken onemli husus bir sehrin ileri gelen zenginleri artik hayvancilik yapiyor utanmadan sikilmadan...Yani hukumet kirsalin isini kirsalda birakmali..
a'tarım, tu'tarım politikasıdır.
Pek sallar çiftçi dostuyuz diye. Oysa köylerde insan kalmamıştır.
Hepsi göç etmiştir.
Haliyle organik üretim ortadan kalkmış ve fabrika üretimleri kazanmıştır.
Haliyle para ağaları.
Ticaret adamı ve çiftçi ailesi üyesi olmam, hala da aktif çiftçilik işi içinde ticaret yapıyor olmam sonucunda buraya sayfalarca yazabılecegım, dram ötesi durumdur. Sadece sukadar söylüyorum, cumhuriyetin kurulmasından bu yana yok edilen tarım arazisi nin, 80 katı akp döneminde yok edilmiştir. Hayat çiftçiye çok zor.
1950 den bu yana dışa bağımlılık için bu alanlarda sadece yerli çiftçinin aleyhine bir politika izlenmiştir. bazı dış mihrakların ve onların yandaşları toprak ağalarının işine gelmediği için zamanında nasıl toprak reformu tam anlamıyla yapılmadıysa, bu günde dp zihniyetinin devamı olarak bu alanda çiftçinin lehine hiçbir politika izlenmemiştir. üreten bir türkiye yerine dışa bağımlı bir türkiye oluşturuldu. buğday ithalatı, saman ithalatı bunun ne güzel örneğidir.
