1950 den bu yana dışa bağımlılık için bu alanlarda sadece yerli çiftçinin aleyhine bir politika izlenmiştir. bazı dış mihrakların ve onların yandaşları toprak ağalarının işine gelmediği için zamanında nasıl toprak reformu tam anlamıyla yapılmadıysa, bu günde dp zihniyetinin devamı olarak bu alanda çiftçinin lehine hiçbir politika izlenmemiştir. üreten bir türkiye yerine dışa bağımlı bir türkiye oluşturuldu. buğday ithalatı, saman ithalatı bunun ne güzel örneğidir.
Ticaret adamı ve çiftçi ailesi üyesi olmam, hala da aktif çiftçilik işi içinde ticaret yapıyor olmam sonucunda buraya sayfalarca yazabılecegım, dram ötesi durumdur. Sadece sukadar söylüyorum, cumhuriyetin kurulmasından bu yana yok edilen tarım arazisi nin, 80 katı akp döneminde yok edilmiştir. Hayat çiftçiye çok zor.
a'tarım, tu'tarım politikasıdır.
Pek sallar çiftçi dostuyuz diye. Oysa köylerde insan kalmamıştır.
Hepsi göç etmiştir.
Haliyle organik üretim ortadan kalkmış ve fabrika üretimleri kazanmıştır.
Haliyle para ağaları.
Uretici ile tuketici arasindaki kanserli uru almadan fiyaskoyla sonuclanan politikadir....Narenciye yerinde 20 krusa alici bulamazken marketlerde 4 tl ye satilirsa... 1kg bugday bir 200 gram ekmekten ucuzsa ....Dunya nin ilkleride oldugumuz kayisi findik çay gibi ureticiler araci lara kole durumundaysa verilen desteklerin kredilerin hic anlami yok....Aslinda koklu degisimler yapmak gerek lakin dikkat cekilmesi gereken onemli husus bir sehrin ileri gelen zenginleri artik hayvancilik yapiyor utanmadan sikilmadan...Yani hukumet kirsalin isini kirsalda birakmali..
emperyalizmin türkiye'ye biçtiği dışa bağımlı uydu ülke rolünde yerli işbirlikçilik yapmaktan ibarettir. yoksa, yerli tohumu yasaklamak ve tarımsal ürün ithalatını kısıtlamamak, tarımsal alanları imara açmak, mazotu ve gübreyi sübvanse etmemek başka ne anlama gelirdi ki ?