-doktorların tam gün mesaisi. artık insanları sömürmelerine izin yok ya devlettesin ya özel.
-özel hastanelerdekilere ssk uygulaması.
-karne ile filan uğraşmadan nüfus cüzdanıyla gidip ülkenin istediğin yerinde muayene olup ilaç almak.
kuş gribi , kırım kongo kanamalı hastalığı, domuz giribi gibi hayali ihracat hastalıklar sayesinde,
ilaç üreticisi firmadan, taşımayı yapana, ilaçların tutulduğu depodan, dağıtımını yapan markaya kadar,
zengin edici muazzam yenilikler yapmışlardır.
balondur patlayacak demiştim. şimdi olana bakalım.
--- alıntı ----
'sağlıkta devrim' sloganı ile 1 ocak 2012'de yaşama geçirilen genel sağlık sigortası (gss) nedeniyle milyonlarca kişi sağlık hizmetinden yoksun kalırken, prim borçları da her geçen gün katlanarak artıyor.
gss kapsamında çalışmayan ve gelir testi yaptırmayan yaklaşık 4.5 milyon kişi, adına en yüksek miktarda prim borcu çıkarılmalarından, bunu ödeyememelerinden ötürü en temel insan hakkı olan sağlık hizmetinden yararlanamıyor.bu kişilerin borcu gecikme faiziyle birlikte katlanarak artıyor. bir yanda sağlık hizmetinden yoksun kalan, diğer yandan da faizleriyle birlikte prim borçları 3-4 bin liraya ulaşan yurttaşlar ne yapacağını bilemiyor.
prim alacağının 8 milyar lirayı aştığı, sgk'nın bu miktarın ancak 300 milyon lirasını tahsil edebildiği belirtiliyor.
18 yaşını bitirmiş çalışmayan tüm yurttaşlar, zorunlu olarak gss kapsamına alınmasından dolayı prim borçlusu olduğunu ancak gittiği aile hekimlikleri veya devlet hastanelerinde öğrenerek büyük bir şokla karşılaşıyor.
--- alıntı ---- http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/25738856.asp
Birçoğu her ne kadar iyi olursa olsun doktorların tam gün mesai yapıp gerek özgür yaşam, gerek de tatil haklarının ellerinden alınması durumudur. Her gün gereksiz yere ilaç konusunda toplanılması da cabası. insanlar hangi ilacı alacağını şaşırdı.
iyi sağlık hizmetinin sadece doktora görünmek olduğunu sanan üstün zekalı söylemidir. sağlık çalışanlarına yöneltilmiş bilinçdışı öfkenin dışa vurumudur, öfke doktorlar üzerinden yürür, eğitimli insanların aşağılandığını görmekten duyulan hazzın altında çokluk zaman aşağılık kopleksi yatmaktadır. haksızlıklar ve hak gaspı üzerinden yürütülen sanal tablodur, vicdan sahibi entellektüellerin cevaplaması gereken soru; tıp fakültesi mezunlarına diplomaları neden verilmemektedir, mecburi hizmet denen 600 günü doldurmayanlar değil diploma almak ülkenin hiçbir yerinde özel sektör dahil neden çalışamamaktadır, diplomamı evime asacağım diyene dahi diploması neden verilmemiştir, tüm bu sorular insan hakları kavramının hangi kısmı ile ilintilidir. bir kesime yapılan hakzılık üzerinden inşaa olan iyilik tablosu uzun soluklu olmayacak gibi görünmektedir, umarım bizden korkmadan muayene edebilecek, ameliyat yaptırabilecek doktor bulabliriz dedirten durumdur.
bence kullanılan tıbbi malzemelerin sterilize edilerek tekrar kullanıma sürülmesi en muazzam yenilikti. Eeee nede olsa hastalıkları başka insanlara bulaştırmanın en iyi yolllarından biri bu.