faşizm'in en büyük lideri hitlerin bir sözü vardır.'söylediğin yalan ne kadar büyükse inandırıcılığı o kadar yüksektir' bu söyleme göre mitinglerdeki yalanlar ile seçim sonuçlarında çıkanlar biribirini tamamladı.
*Kadınlarımız,
*Çocuklarımız,
*Özürlülerimiz,
*Yaşlılarımız,
*Şehitlerimizin dul ve yetimleri ve gazilerimizin, her alanda avantajlı olmalarına "Evet" demektir.
--spoiler--
bir yanda bunu söyleyeceksin. kadınlarımıza pozitif ayrımcılık nutukları atacaksın, sayfa sayfa ilanlar vereceksin.
diğer yanda sana yalamalık yapan bir sendika başkanı çıkacak bir bayana "konsomatris" diyecek,
bir diğeri çıkacak 70 yaşında kadını dövecek...
dikta anayasalarını geçirmek için halkın gözünün içine baka baka söyledikleri yalanlardır.
bir kişi şu aşağıdakilere çıksın doğru desin ben de özür dileyip bu giriyi patlatmazsam namerdim...
öncelikle efendim halkı kandırmak için geçmişe flashback yaparlar, 12 eylül döneminden bahseder, 12 eylül sürecinde gençlerimizin nasıl işkence gördüklerini gözü yaşlı bir şekilde işlerler;
ama yalandır zira 12 eylül'de bu zihniyet palazlanmış, ülke bu zihniyete teslim olmasın diye birçok değer yitirilmiştir;
(bkz: 12 eylül de dincilerin sadece 1 kayıp vermesi)
geçelim...
sonra sosyal yardımlardan bahsederler,
milletin kendi parası ile milleti nasıl satın aldıklarını vatandaşın gözünün içine baka baka anlatırlar...
alkış alırlar.
oysa yeşil kartı da vatandaş vermiştir ihtiyacı olana, kömürü de, bulguru da...
çetelerden bahsederler.
aslında asıl çete kendileridir, hedefleri vardır, misyonları bellidir.
alkış alırlar;
(bkz: akp nin gerçek hedefi bop ve 2015)
şehitlerimiz üzerinden prim yaparlar. halkı aldatırlar. pkk ile görüşüp "görüşmedik" derler. ispat ve delil isterler.
o bindirilmiş kıtaların içindeki koyunlardan biri de çıkıp "bunun belgesi mi olur ulan" diye sormayı akıl edemez.
sonra da lafı döndürür dolaştırır "pkk referandumda hayır diyecek" yalanını söylerler...
(bkz: referandumda pkk hayır diyecek yalanı)
doğru önermedir. aslında şöyle demesini istiyorsunuz galiba;
"Efendiler! içinde bulunduğumuz şartlara rağmen safsatayla, münakaşayla, nazariyatla vakit geçirdiğimizi görüyorum. Hakimiyet ve saltanat hiç kimseye ilim icabıdır diye münakaşa ile mügalata ile verilmez. Hakimiyet ve saltanat kuvvetle, kudretle, zorla alınır.Türk milleti de hakimiyet ve saltanatı bil fiil isyan ederek kendi eline almıştır.Bu olmuş bitmiş bir durumdur.Mesele, 'hakimiyet ve saltanatı bırakacak mıyız, bırakmayacak mıyız' Meselesi değildir.Mesele bu zaten olmuş bitmiş durumu ifade etmekdir.Bu herhalde ve mutlaka olacaktır. Burada toplananlar meclis ve herkes,meseleyi bu şekilde görürlerse fikrimce uygun olur. Aksi takdirde yine hakikat ifade olunucaktır. Fakat ihtimal bazı kafalar kesilecektir."