barış atay'ın serbest bırakılmasından sonra hükümete yazdığı mektup üzerine, barış atay'ı yeniden gözaltına almayı gözü yemeyen gücün, onun bir arkadaşını yeniden gözaltına alarak altta kalmamak ve barış atay ve demokrat kamuoyunu rencide etmek adına yaptığı eylemdir.
zaten, ne zaman siyasi bir gözaltıda mahkeme şüpheliyi serbest bıraksa, savcı derhal itiraz eder ve bir başka mahkeme derhal itirazı kabul ederek şüpheliyi tutuklar. şüphelinin serbest kalmasına sevinen demokrat kamuoyu, serbest bırakılan kişinin tutuklanması üzerine moral kaybeder. amaçları da budur zaten; moral bozmak, safları dağıtmak, umutsuzluk aşılamak ve diktaı kabul ettirerek dikensiz gül bahçesi yaratmak. tabii, cin artık şişeden çıkmıştır ve içeri sokmayı asla başaramayacaklardır.
hukukun gerici, bölücü ve çıkarcı siyaset uğruna iğdiş edildiği bir dönemi yaşamaya devam ediyoruz, ama artık haksızlık-hukuksuzluk olaylarında bıçak kemiğe dayanmaktadır.
darbe yapıp demokrasiyi baltalamak istiyenlerden bahsediyorsan zaten haketmişlerdir. yok eğer düşüncelerini saygılıca ifade edenlerden bahsediyorsan aynısını bize de yaptılar
(bkz: said nursi, necip fazıl, mehmet akif, iskilipli atıf hoca, emine şenlikoğlu ve daha yüzlercesi)
Yanlış olan iddadır. Ak partinin tutuklama kararı verme yetkisi yoktur. Tutuklama kararını verme yetkisi yargıya aittir. Yargının verdiği kararlar şu an iktidarda olan partiyi bağlamaz. Yargının insanları haksız yere tutuklaması deseniz hem cümle doğru yazılmış olacak, hemde mantık açısından olabilir denilecek bir idda ortaya atılmış olacak.
bağımsız olmayan, yürütmenin sahibi olduğu yargının yaptığı işlemdir. yargı, kolluk kuvvetleri, askeriye, toplumun ezilen kesimleri, parti içindeki çoğu isim hepsi ama hepsi tayyip'indir. ülkenin sahibi gibi davranmaktadır ve bu artık bitmesi gereken iğrenç bir süreçtir.