Kenan Evren Anadolu Lisesi yaklaşık 15 yıldır Fenerbahçe Spor Kulübü tarafından satın alınmaya çalışılıyordu. Fenerbahçe Spor Kulübü bu
amacına 6 yıl önce ulaşmış, okulumuzun arazisi Maliye bakanlığı tarafından satılmış fakat çıkan çeşitli sorunlardan
dolayı arazinin teslimi 5 ay önce tamamlanabilmiştir. Öğrenciler son 6 yıldır okula kayıt yaptırırken bu bilgiden
mahrum bırakılmış ve kandırılmışlardır.
Okulun 'A' binası yarı tarihi eser özelliği taşıdığından dolayı yıkılma riski olmamasına karşın, okulun
arazisinin büyük bölümünü kapsayan 'B, C, D' binalarına ve okul bahçesine, binalar yıkıldıktan sonra Fenerbahçe
Kulübü tarafından alış-veriş merkezi yapılmak istenmektedir. Yıllardır bulunduğu bölgede ilk önce Kadıköy Orta Okulu,
1983'den bu yana da Kenan Evren Anadolu Lisesi olarak eğitim veren bu arazinin satılmasını,bizler sosyal devlet kavramına bir saldırı ve hakaret olarak yorumlamaktayız.
Fenerbahçe Kulübünün kötülükleri sadece bununla sınırlı kalmamaktadır. Okulun taşınacağı yeni
Kenan Evren Anadolu Lisesi gerek şehir merkezine yakınlık, gerek mali değer, gerek arazi büyüklüğü bakımından şu
andaki okula oranla şehir merkezine daha uzak, mali değer olarak daha ucuz, arazi büyüklüğü bakımından ise çok
daha küçük bir alanı kapsamaktadır. Kenan Evren Anadolu Lisesi'nin tercih edilmesinin önemli sebeplerinden biri
olan Kadıköy hudutları içinde bulunması özelliği de yeni Kenan Evren Anadolu Lisesi binasıyla kaybolmaktadır.
Ataşehir'de yapılmakta olan yeni okul Kadıköy ilçesinin hudutları içerisinde bulunmamaktadır.
Kenan Evren Anadolu Lisesi öğrencileri, Kenan Evren Anadolu Lisesi'ni okulun öğretmenlerini, okulun konumunu,
okulun fiziki ve sosyal şartlarını göz önünde bulundurarak seçmiştir. Söz konusu olan yapılacak okul bu şartların
hiçbirine uymadığından kazandığımız okul durumundan uzaklaşmaktadır.Kenan Evren Anadolu Lisesi'nin taşınmasıyla
beraber okulun öğretmenlerinin ve öğrencilerinin çoğunluğu başka bir okul aramak zorunda
kalacaklardır. Fakat maddi durumdan yeterli güce sahip olamayan aileler nakil sırasında alınan ücreti ödeyemeyecekleri için belki de çocuklarını okuldan almak zorunda bırakılacaklardır.
Okulun öğrencilerinin çok büyük bir çoğunluğu okulun taşınmasına karşı olmasına rağmen, okul idaresi
siyasal rant uğruna öğrencilerin taleplerini görmezden gelerek bu konuda, konumunu okulun taşınmasından yana
belirlemiştir.
Sizden talebim bu işin takipçisi olmanız ve bu olayı gündemde tutarak Türkiye Cumhuriyeti'nin öğrencilerini hiçe sayarak bir alış-veriş merkezi uğruna hakkıyla kazandıkları okullarının yıkılasına karşın
yanımızda bulunmanızdır.
Şimdiden teşekkür ederim.
kenan evren anadolu lisesi öğrencilerinden alıntıdır.
"akp hükümeti gerek yerel yönetimler gerekse hükümet kanalıyla hızlı bir özelleştirme hamlesine girişmiş durumda. özelleştirmeden kaynaklanan gelirler üzerinden iktisadi finansman yaratan hükümet tabiri yerindeyse memleketi satıyor. ancak bu gelirlerin çok küçük bir kısmı özelleştirilen işletmelerin kaynaklarını yaratmış emekçilere gidiyor.
iktisatçılar yıllardır gösteriyorlar ki yönetimde başarının anahtarı mülkiyetin kimde olduğu değil, nasıl bir idare prensibi kullandığınızdır. kamu ya da özel işletmelerin iktisadi performanslarının nedeni sahiplerinin kim olduğu değil, nasıl işletildikleridir.
ancak akp'nin başka yolu yok. emekçi düşmanı böyle bir iktisat politikası verdiği açıkları özelleştirmelerle kapatıyor. böylece emekçilerin maaşlarının iyice yok olmasını engelliyor. bunun sürdürülebilir bir strateji olmadığını bilmek için bilim insanı olmaya gerek yok. atalarımız güzel demiş: hazıra dağ dayanmaz. iktidara geldiği 2002 yılından beri akp hükümeti özelleştirme gelirlerini (gider mi desek?) olağanüstü artırdı."
dis borcu yüksek olan devlete ait isletmeleri özellestirerek borctan kurtulma merakidir , zira o yüzden her bi bok satilir.sonra'da millete dis borcu kapattik derler ...
bu tipki borclarini ödeyemeyen bir dükkanin kepenk indirmesine benzer , iflasa kosan türkiye'dir ancak alinacak avantalar alinir herkes kendi gelecegini garanti altina alir.
tarihsel yapısalcı okulun içinde yer bulan dünya sistemi okuluna göre üç tipte devlet vardır. bunlar; merkez ülke, yarı çevre ülke ve de çevre ülke. denilene göre türkiye bu ülkeler arasında yarı çevre ülkeye girmekteymiş. nedir bu yarı çevre ülkenin özellikleri?
bu ülkeler merkez ülkelerle bir ittifak içindeler ve de çevre ülkelerin kendi aralarında anlaşmalar yapmalarına engel olmaktalarmış. ne tam gelişmiş ne de gelişmemiş ülke imiş bu ülkeler. bakıldığı zaman merkez ülkeyle yapılacak olan ittifaklarda bazı kesimler merkez ülkelerle iş birliğine giderek, merkez ülke sermayesinin kendi ülkelerine girmelerini sağlamaktadır. böylece nispeten bir gelişme sağlanmış bulunmakta ama gelir dağılımındaki adaletsizlikten de söz edilmektedir. işte özelleştirme de bu uygulamaların en belirgin halidir. bundandır ki özelleştirme gelişmenin bir unsuru olarak görülüyor ve de uygulanılıyor.
genel başkanı ve saz ekibinin bir çoğu özelleşmiş insanlar olduklarından hiçte şaşırtmayan merak. asıl bende merak uyandıran özelleşecek bir şey kalmadığında neyi satacaklar?!?!? **
yalnız bir tezat var bu konuda amerika her yıl devletleştirme adı altında kurumları satın alıyor ama takipçisi akp türkiyede her yıl özelleştirme adı altında kurumları satıyor. erk gücü kontrol altına almak için kendi sermaye grubunu yaratıyor herhalde.
gerçek anlamda yapılacak bir özelleştirme devletin hantal yapısından kurtulması için elzem olan bir eylem olmakla birlikte, malesef birtakım özelleştirmeler "peşkeş" çekilmek suretiyle yapılmaktadır.
her iktidar döneminde görülecek olaylardır bunlar. sadece akepeye mahsus bir eylem değildir. sağcısı, solcusu, alevisi, sünnisi, dincisi, dinsizi iktidarda her kim olursa olsun bu peşkeş olayı yaşanacaktır. ama akp döneminde yapılan özelleştirmelerin tümünü de bu şekilde değerlendirmek yanlış olur kanaatimce.
Devletin kritik kurumları dahil özele peşkeş çekilmelidir. Önce fabrikalar ve maddi olarak karlı kuruluşlardan başlanabilir ve başlanmıştır. Daha sonra sıra daha fazla ideolojik yayılmayı sağlayabilecek kurum ve kuruluşlara gelecektir. Okullar,yurtlar vb. Ki bu da şu an başlamıştır. Özel okullara devlet destekleri, Shçek'e bağlı kimsesiz çocukların kaldıkları yurt ve yuvaların vakıflara devredilme çalışmaları hep bu gidişatın birer parçalarıdır.
merak değil tamamen planlı, projeli özelleştirme maskesi altında kurum/kuruluş ve toprakların satılması durumudur. akp'nin iktidara gelebilmesini sağlayan, arkalarında duran, destek veren dış güçler, **** bunun karşılığını elbet isteyeceklerdir ve alacaklardır. bir ülkenin iletişim ağını çok ucuz bir fiyata satmanın hiçbir akıl mantığı yoktur. o kadar ilerledi ki bu durum kuruluşlar, bankalar yetmedi adamlar ülkenin akarsularını bile satmayı düşünüyorlar. nasılsa karşıların da herşeyi çok çabukça kabullenen bir halk mevcut. ayrıca özelleştirme satılan kurumdan gelen paranın daha iyi yerlerde kullanılması demektir. hani nerde kardeşim? tüpraş, petkim, telekom, bankalar hepsi satıldı. karşılığı ne oldu peki? hiçbir şey söz de özelleştirmeden gelen para akp tarafından dış borca yatırılıyormuş o yüzden dış borç sürekli artıyor sanırım.
aslında akp'den değil kapitalizmden kaynaklanan durum. zira global kartellerin paraya ihtiyacı var! e bizim de zenginliklerimiz ve dış borçlarımız var. artık kemal abi öldüm fiyatına satar gözü neyi görürse. telekom'u, tüpraş'ı, mehmetçikler'i.... birileri de kalkıp akp'ye "islamcı" diyor. islamcılık buysa ben müslüman değilim.
en yakın zamanda, bunun yüzünden, kamuya açık alanda sıkmabaş türban yasağının kaldırılması çabalarını da bir şirkete satacaklarını sandığım merak türüdür. şirket batar ya, neyse.
akp'ye has bir merak değildir. eğer ki seçimlerde başka bir parti hükümeti kurabilseydi, aynı şeyleri o da yapacaktı. belki kendisine yakın isimlere satacaktı ama gene genel mantalite bir gıdım farklı olmayacaktı. kaldı ki 12 eylül ve turgut özal'dan bugüne gelen hükümetler de özelleştirmeye çalıştılar devlet şirketlerini. satılan şirketlerin fazlalığı küresel likidite diye tanımlanan son 5-10 yılın olgusunun sonucudur. talep arttı.
ayrıca şirket sahiplerinin etnik kökeninin önemi ne var ki? aydın doğan tc pasaportuna sahip ancak sahip olduğu ana akım basın-yayın kurumları 9-11 sırasında abd'den çevirme canlı yayın yapmadı mı? veya yörsan daha mı az kapitalist? türk şirketleri daha mı çok pay-sosyal hak veriyor çalışanlarına? aynı ekonomik sömürü altyapısı devam ediyorken artı değeri cukkasına türk patronlar atsın'ı savunmanın pek bir anlamı yok.
parayı ceplerine indirdiğini sanan gençler için bir yanılsamadır. merak falan değildir, zira ellerine verilen ülke borç batağında bir ülke. ali babanın mağarasını bulup da kalkınacağımız yok herhalde, hayalperest olmamak lazım. meraklı bildiğiniz hükümet görevlileri sayesinde şu sıralar istanbulun dört bir yanına raylı sistem döşeniyor efendim. bu, mesleğim gereği çok sıkı takip ettiğim bir konu olduğu için bunu örnek veriyorum. 70lerin başından beri yapılması planlanan, nazım imar planlarında yer alan, pek sayın bedrettin dalanın dalıp da geri çektiği kartal kadıköy metrosu şu sıralar inşaatı devam eden çalışmalardandır. marmaray projesi netekim, ne kadar burjuvalar bok atsa da istanbul trafiğinde şahsıma çiftetelli çektirtecek bir projedir. ümraniye-üsküdar metro hattı, ümraniye yolunu her gün tepenlerin hayat kalitesini ve iş verimlerini inanılmaz arttıracağına inanıyorum. geçen 2 sene içinde maltepe ve civarına onlarca kavşak yapıldı, biraz sıkıntı çektik ama şu an süper işliyor o kavşaklar, her gün birerbir şahidiyim.
bunlar sadece istanbulun belli bir kesmine ait çalışmalar. bunlar 6-7 sene önce istenilseydi bile yapılamazdı efendim, cep delik cepken delik idi. "vay onu atamız kurdu" deyip de, sanki manda altına girmişiz gibi "devlet elden gidiyor" geyiği yapmak yersiz. çoluğun çocuğun açsa, kolundaki saati satarsın gene onu doyurursun, yalan mı? vay bu saat bilmemnerden kaldı demezsin.
diyeceğim, bu projeleri kimse babasının hayrına yapmıyor, bütçe lazım. baba gibi bütçe. "yapmasınlar kartal kadıköy metrosuymuş ne gerek var" diyenleri mercedesleriyle en kısa zamanda kartala bekliyorum, 10 kmlik yolu otobüsle nasıl 2 saatte tepiyorum kendilerine göstermek isterim.
türkiye ye has şekilde yürüyen işlerden yolunu bulan akp lilerin yapmaktan haz aldığı olaydır. nedir bu türkiye ye has şekil;
akp li bir bakanın dıdısının dıdısı nasıl olmuşsa bir anda bir şirket kurar yada yıllardan beri bir konfeksiyon işinde dikiş tutturamamış şekilde yaşamaktadır. e ama olur mu ? hem bakanın dıdısının dıdısı olacaksın hemde orta halli bir konfeksiyon olacaksın.
ihalelere biranda bu dandirik firma girmeye başlar ve hiçbir teminat olmadan ihaleler o firmaya gider * sonrasında hızını alamaz bu firma bütün işlere dalar. türkiye de ne yapılacak devlet yordamıyla orada bitmiştir herkesten önce çünkü artık ihaleleri bile o düzenliyordur. kapalı kapılar ardında onlar rakip kızıştırıp işe yaramayan işlerden şu kadar dolar ile çıkarız diyip durduk yerde * para kazanırlar. sonra bi bakmışsın türkerler işbitirmede başı çekiyor.
edit: merhaba sözlük, işbu entry'yi sanırım bir gazeteci de köşe yazısında izin almadan, alıntı göstermeden kullanmış, bir kaç forumda, şurada burada yayınlanmış falan. biline ki, bu yazı tamamiyle benimdir. övünmek için falan söylemiyorum, zaten bence öyle çok ahım şahım bir yazı değil ama, intihal yapmış gibi gözüken taraf ben olmak istemem doğrusu.
geçen hafta mail box'ıma, başka bir ismin imzasıyla "olm şunu bir okusana ne doğru yazmış adam" diye geldi ulan bu yazı, ayıp değil mi?