evet sonuna kadar doğru bir tespittir. dışarıya tam bağımlı bir Türkiye idea'sının gerçekleşmesinin yakın olduğu gerçeğidir. yapılan asılsız iddialar, pembe dizilerin senaryosunu geçmekte, tekmili birden tüm bölümler bir arada izlenmeye devam etmektedir. kaldı ki ülkenin gerçek sorunlarından hiç biri gerçek anlamda sonuca ulaşamamaktadır. geçen süre zarfında açıklanan başarılı rakamlar, istatistik bilminin bir sonucu olmaktan öteye gidememektedir. ilk seçimlerden sonra " ilk önce ülkenin ekonomik hedeflerine ulaşacağız. sonra halk cebinde ki paranın arttığını hissedecek" diyen iktidar elini korkusuzca halkın cebine elini daldırmıştır. Milli değerlerimiz olan fındık, çay, tütün neredeyse hiç üretilmemekte ayçiçeği, pirinç, mısır gibi ürünler ise dışarıdan ithal edilmektedir. üretici olan köylü güya sübvanse edilmiş, kahvelere tıkılmıştır. hayvancılık konusunda uygun olan coğrafyamız haksız rekabet koşullarına dayanamamıştır.
gelişmiş teknoloji satan ülkelerde bile tarım bu kadar dışlanmamışken tarım ülkesi olan ülkemiz tarımdan da uzaklaştırılmıştır. çözümü bulacak olan kişiler ne yazık ki gerekli yaptırımlardan çok uzak, gerçekçiliği olmayan ve sadece rant'a dayalı projelerini hayata geçirmeye çalışmaktadır.
ab'nin emirleri ile tarım ve hayvanclığı bitirmesi; kurumları peşkeş çekmesi yüzüne hızla artan işsizlik; tek bir çivi bile çakmayarak, fabrika kurmayarak, sadece duble yol yaparak; yalan, dolan, hile, yolsuzluj, hırsızlık, cehalet gibi politikalar sonucu ortaya çıkan gerçeklerdir.
birileri hala akp süper, durmak yok yola devam desin.
bunu diyenlerin çoğu nemalanan satılmışlardır, onları anlarım hadi de aç olup bunu diyenlere ne demek lazım düşünmek lazım. *
alışveriş merkezlerindeki kalabalık olması zaten başlı başına ülkenin ne kadar zıtlaştığı, zenginlerin iyicene zengin olduğu ama fakirlerin ise iyicene fakir oluğunun kanıtıdır.
ek olarak o merkezlerde gezegenlerin abartısız yüzde 90'ı sırf gezmek, camekanlara bakmak için yürüyen insanlardan ibarettir.
zira bunun bir röportajını geçenlerde yapmışlardı hatta.
mesela 2 trilyonluk bir araba satışa çıkar.
100 tane satılcak denir ve daha 2 saat dolmadan 200 kişi başvurur.
ee tayyip gibi birinin oğlunun gemicik aldığı, geceliği 7600 euroluk otellerde tatil yaptığı ülkede normaldir.
zira zenginler hiper zengin oldu; fakirler ise hiper fakir.
bi de 2002 yılında yani akp iktidara gelmeden önce asgari ücret 180 milyon idi.
yıl 2010 ve asgari ücret 600 milyon civarında sanırsam.
peki et için durum nedir.
yıl 2002 et fiyatı ortalama 7-8 milyon.
yıl 2010 et fiyatı 30 milyon civarı.
mesela geçen sene soğana, bakliyata ortalama yüzde 50-60 civarı zam gelmiş.
saymakla bitmez.
doğalgaz, elektrik rezaletlerini bahis bile etmiyorum.
ha lan şey var bi de. memura falan yüzde 2-3 zamlar geldi.
bak işte süper. halk niye açım diyorsa. cidden nankörsünüz lan.
yüzde 2 zam var. bok gibi zam gelmiş.
gidin alışveriş merkezlerine alışveriş sepetlerinizi doldurun.
neyse efem sözüm odur ki zamları bile savunan, işsizliği bile savunan hatta bu hükümetin başı olan tayyip için geç kaldı diye ezanın geç okunmasıne bile ses etmeyecek kadar hatta savunacak kadar rezil bir zihniyetin olduğu ülkede sen ne kadar açım dersen ne bu kişiler sana nankörsün der.
hatta diretirsen evini basarlar, kilimler altına plazma tv'ler saklayıp; " lan sen zenginsin işte, fakirim deyip hükümeti kötüledin; darbeye zemin mi hazırlıyordun yoksa " deyip anında ergenekoncu diye tutuklarlar.
sanırım bu stratejik bir hareket. neden diyecek olursanız; emeklinin, memurun eline geçen rakamları arttırmayıp (ya da %2, %3 gibi komik rakamlar ile arttırıp) zorunlu tüketim konusu olan herşeyin fiyatını katlarsanız (yiyecek, elektrik, doğalgaz, su vb.) ortadireğin (tabi hala varsa) harcama yapmasını önlersiniz. bu da talep enflasyonunu engeller.
savunma olarak yazmadım. mantık çerçevesine oturtmak adına yazdım. öbür türlü durum vatan hainliğine kadar gider. ülkenin verimli topraklarını bilerek heba edersen, ab dayatması kotalar koyup tarımı öldürürsen, eskiden ihraç edilen ürünleri artık ithal ediyorsak, hayvan eti için bile ithal etme kararı çıktıysa bu ülkede birşeyler yanlış gidiyordur. vatanı satmaktır bu. özelleştirme anlamında söylemedim zıplamayın. bildiğin satmak.
alışveriş merkezlerine gidenler arasında bende varım. diğer arkadaşların dediği gibi sadece gezmek ve vitrin bakmak için gidiyorum. bir de hava soğuk olunca* dışarıda iseniz az biraz ısınmak için güzel oluyor tavsiye ederim.
akp nin kendi çevresi ve yakın aileler, cemaatlerle yakın münasebetleri olanlar haricindeki halkın aç kaldığı gerçeğidir.
''et bulamazlarsa yemesinler veya ot yesinler. yeşil mercimekte de protein vardır...'' devrinin geri döneceğine işarettir.
karnı guruldayan cahil kardesimin hadi lan ordan diye cevap verecegi hadise.
mesajımı da gondereyim burdan artık kim duyacaksa yada kim anlayacaksa: sakın ha akıllanmayınız efendiler, oyunuzu veriniz.
maaşlarını az bulan insanlara "her gün bir çay bir simit alsanız paranız yeter" diyen bir boş-bakana sahip olan güzide ülkemde yaşanan sıradan bir hadisedir.
Lozan'da türk heyeti dışarı çıkınca şöyle bir konuşma geçer,
-Türklere çok yer vermedik mi?
-Merak etme cahil ve eğitimsiz bir millet oldukları sürece geri alıcağız.
dışarıya satacağımıza dışarıdan alıyoruz. neyi mi? hemen her şeyi. ithal domates suyu bile var artık.
dışarıdan aldıklarımızın hepsini biz üretebiliyorduk. ülke toprakları müsait. ama köylü ziraat yapamaz halde geldi. sonuç olarak yukarıda da söylediğim gibi dışarıya ürün satacağımıza dışarıdan bir şeyler alıyoruz. bu kasıtlı yapılan bir politika. adı da türk halkinı fakirleştirme politikası.
neden türk halkı fakirleştiriliyor peki?
çünkü düz mantıkla bir adet zengin yaratmak için en az on kişinin fakir olması lazım. amerika zenginliğine zenginlik katmak istiyor. bilmem başka söz söylemek gerekir mi? ülkede ziraatin öldürülmesi işin bir tarafı. kaynakların ve değerlerin satılması diğer tarafı.
hala ammmpüll tayyyiipp i savunanaların inatla cevaplamasını istediğim soruları aklıma getirir..
tayyipin oğlunun 8 sene önce bursla amerikaya okumaya giderken, şimdi 8 tane gemisi olması hakkında ne düşünüyorsunuz?
tayyipin eşinin kaç tane hastanenin yarısına ortak olduğunu biliyor musunuz?
tüpraşın, tekelin, ülkenin bütün ulaşım, enerji ve iletişim kanallarını, bütün limanlarının, bütün maden ocaklarının, tersanelerinin, köprülerinin yabancılara peşkeş çekilmesini başarılı buluyorsunuz?
kendilerine çıkardıkları kanunla 4 senede emekli olmayı ve maaş olarak da 4 milyar civarında bir emeklilik maaşı alırken bize çıkardıkları yasa ile 65 yaşında emekliliği ve asgeri ücret civarında bir emekli maaşını hak görmelerini başarılı buluyorsunuz??
bir savcının başsavcıyı sorgulayıp hapse tıkmasına ses etmezken bu yaptığından ötürü savcının yetkilerini aştığını belirtip yetkilerini alan hsyk ya ateş püskürmesini nasıl değerlendirirsiniz?
pırlantanın, likit yumurtanın vergisinin %0 olmasını buna karşın çiftçinin, üreticinin kullanmak zorunda olduğu mazottaki vergi oranının %80 civarında olmasını başarılı buluyorsunuz?
70 yaşındaki kanser bir bayanın evinde silah aramak için baskın yapmasını nasıl değerlendirirsiniz?
askerlik yaptınız mı? (bayanlar için oğlunuz, babanız, eşiniz askerlik yaptı mı? yaptı ise ben de askerlik yaptım. ve sizin de benim de askerlik görevimizi yaptığımız türk ordusundaki askerleri öldüren teröristleri pişman olmadıklarını söyledikleri halde hakimi ayarlayarak serbest bırakmaları hakkında ne düşünüyorsunuz?
hakim ne kadar ayarlanmış da olsa, son anda ettiği yeminleri edip geri dönebilir diyerek bu türk askerinin kanını akıtan teröristlere sınırda mahkemeye çıkarması (hakim eğer beraat vermez ise adamlar sınırı geçmediği için herhangi bir müdahale yapılamayacak adamlar geldikleri dağa geri çıkacaktı) hakkında ne düşünüyorsunuz?
bu pkklıların davul zurna eşliğinde türk kanı ile sulanmış topraklarda halay çekmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
7 tane askerin öldürülmesi eylemini kendisinin yaptığını pkk bile üstlenirken akepenin çıkıp bunu yapan ergenekon subaylarıdır, bu askerleri öldüren türk ordusudur diye dolaşması hakkında yorumlarınız nelerdir?..
gerceğin ta kendisidir. oy toplamak için insanlara ölmeyecek kadar yardım edip köleliği aşılamalarıyla başlamıştır. esas üzen olaysa bu kadar basit bir planı kusursuz uygulayabilmeleridir. aldıkları oyların yarısını gıda yardımlarıyla, yarısını da sağlıktaki sözde açılımlarıyla. ücretsiz diye şov yaptıkları sağlık hizmeti kısa bir süre ücretsiz devam ettikten sonra şu anda ayakbastı parasına dönmüştür. yani şu anda özel yada kamu nereye giderseniz gidin sgk adına sizden para tahsil edilir. bu ücret 8-15 tl arası değişir ve tamamen kamu adına alınır. hani ücretsizdi? onlar atar biz tutarız tabiki.
2001 krizinde açlık tüm tabana yayılmışken iktidara gelen ak parti bankaların içini boşaltıp bavullarla yurtdışına para çıkartanlardan daha kötü ne yapmıştır lan? sorusunu sormamıza neden olan durumdur. akp sütten çıkmış ak kaşık değildir. doğrudur ama insaf beyler açlık tabana yayılmıştı unutmayalım, unutturmayalım.
