akp nin gerçek hedefi bop ve 2015

entry42 galeri0
    16777210.
  1. 16777209.
  2. sallamasyon komplo teorilerinden bir demet daha.

    bunları yiyebilecek kadar düşüncesiz insan kaldımı acep?

    bir arada akp lilerin yahudi olduğunu idda eden kitaplar moda yapılmaya çalışılmıştı. bakın modaydı demiyorum ,"çalışılmıştı" diyorum.

    bu bop fantazileride yeni değil aslında , 7 sene önceki sallamasyon idda alınıp biraz makyajlanmış ve tekrar vitrine sürülmüştür.
    4 ...
  3. 16777208.
  4. akpartinin iktidara gelmesinin arkasında gizli güçler olduğu yönünde komplo teorilerine inanan yazar düşüncesi.

    akpartinin iktidara gelmesini analiz etmek için 2002 öncesi ülke içi siyasetine göz atmak şart. nitekim bunu yapmaksızın yapılan bir analiz hem eksik kalacak hem de yanlış olacaktır.

    28 şubatı ve öncesinde kurmaca-düzmece- kes, kopyalaya, yapıştır gibi dahine yöntemler uygulanarak hazırlanan gazete ve televizyon programları, aczmendiler, ali kalkancılar, müslüm gündüzler, fadime şahinler, anıtkabirde muhabir yumruklayan meczuplar vs. dün gibi gözümün önündeler. bugün ergenekon davası sayesinde ortaya çıktığı üzre o dönemde derin planlar yapıldığını kimse tartışmıyor bile. tartışmaya yüreği elvermeyenler de kısadan kestirip atıyor "atatürkçülere karşı savaş açıldı" diye. * *
    arkasından 28 şubat geldi. bir önceki hükümetin koalisyon partileri olan refah ve doğru yol partileri arasındaki mutabakat gereği seçimden önce sürücü dğeişikliğine gidilmesi düşünüldü. başbakan erbakan istifa etti. plan seçime kadarki dönemde çillerin başbakan olmasıydı. ama demirel hükümet kurma görevini çillere vermedi. fırıldaklar 1 gecede kafile kafile yeni kurulacak hükümetin partilerine akın ettiler. anasol hükümeti kuruldu. seçime kadar gerginlik devam ettiyse de asıl olaylar seçimden sonra kurulan dsp-mhp-anap döneminde oldu. ordunun gerek bir önceki hükümet döneminde gerekse bu hükümet dönemindeki siyasete dolaylı etkisi ve müdaheleleri barizdi. cumhurbaşkanlığı değişimi sonrası gelen ahmet necdet sezer in başbakana anayasa fırlatması ile cebimizdeki paranın yarısı bir gecede uçtu gitti. * kemal derviş yurt dışındna ithal edildi. ekonominin başına oturtuldu. elbette ülke de imf nin kucağına oturtuldu. banka hortumlamalar, gündelik haberlerimiz oldu. halk hem ekonomik olarak hem de özgürlükçülük ve dmeokratlık anlamında her yöndern bir cendere altındaydı. bunalmıştı. sonra ne oldu? tayyip erdoğan -ki bir şiir okuduğu için hapse atılan kişi- hapisten çıktı. yeni bir oluşum hazırlığına girişildi. bir parti kuracaklardı. daha ismi bile belli değildi. ama halka sorulduğu zaman yaklaşan seçimlerde oyunu kime atacağını şöyle söylüyordu. "tayyip erdoğanın kuracağı partiye" daha parti kurulmamış bir parti tüzüğü oluşturulmamış, izleyecekleri siyasi çizgi belirlenmemiş, ve deniyor ki ben onun kuracağı partiye oy verecğeim. ha kimse yine aptal cahil halk söylemi içerisine girmesin. o dönemleri gören bizzat içerisinde yaşayan ve aklı yetecek yaşta olan birisiyle oturur sabaha kadar tartışırım. ama 12-13 sene önce ilkokula veya ortaokula giden kişinin o dönemdeki siyaseti takip etmemesi kadar doğal bir şey yok.

    özete gelirsek akpartiyi iktidar yapan güçleri bulmak için taa amerikaya gitmeye gerek yok. onlar bir dönem ülke yönettiler. onlar bir dönem ordu yönettiler. onlar bir dönem sincandan tank geçirdiler. mgk toplantısında irtica pkkdan daha tehlikelidir dediler. hem de pkk nın terörist faaliyetlerinin en cafcaflı olduğu dönemlerde. kimse demesin yok terör bitmişti. yok sıfırdı filan diye. amerikanın parmağını görmek isteyen önce apo itinin ülkemize getiriliş hikayesini incesine öğrensin. mhp ve dspnin bu sayede iktidar oluşlarının gerçek yüzünü öğrensin. amerikanın 28 şubatı mı desteklediğini, yoksa akparti hükümetini mi desteklediğini görsün. şu bir gerçek ki güney komşularımızdan birisi abd. (elbette gayrı meşru. savunmuyorum). sonuç olarak gerek biz onlarla gerekse onlar bizimle anlaşmak zorundayız birbirimizle. canciğer kuzu sarması şeklinde, höt dediğine al sana göt diyerek değil elbette. ama şu da bir gerçek ki yabancı devletlerin 50 yıldır-100 yıldır uyguladığı siyah düşünüp pembe konuşma siyasetini biz ancak 10 senedir yapıyoruz. biz pembe düşünür pembe konuşurduk hep. "amerika bizi seviyor. ülkemizin iyiliğini düşünüyor. bak israil kardeş de orada bize el sallıyor. aaa elinde de elma şekeri. hadi gidip kucağına oturalım elma şekerinden biz de yiyelim." geç bunları. artık siyah düşünüp pembe konuşmak, kurnaz dış politika yapmak, ilk bakışta uçuruma gidiyormuş izlenimi verip uçurumun kıyısından son anda direksiyon kırıp rakibi uçuruma sürüklemek politikaları sonuç vermektedir. kıbrıs meselesinde herkes muhalefet etti. o dönem ben de tasvip etmiyordum. çok fazla taviz veriliyor diyordum. ama yunan tarafının uzlaşmaz tavrı sayesinde kozumuz, "bakın biz istedikleri her şeyi yaptık. ama onlar hiç bir şekilde uzlamıyorlar." oldu. terörle mücadelede senelerce terörist öldürdük. bir gün biter ümidiyle. nasıl bitsin bataklığı kurutmadıktan sonra. sonra kürt açılımı yapıldı. pkk nın yandaş çekmek için kullandığı bütün sözler teker teker ortadan kaldırılmaya başlandı. kürtlerin zerre kadar çıkarını düşünmeyen bir pkk bundan hoşnut mu sanıyorsunuz? en başta onlar rahatsız. ama bizim çakma demokratlarımız 1939 model kafalarıyla bunu anlamazlar. üzülerek belirtiyorum ki ülkelerini sevdiğinden zerre şüphe duymadığım ülkücüler de beyinleri öyle yıkanmışlar ki, bu yapılanların doğu-güneydoğunun bölünerek ayrı bir ülke kurulması için değil ülkeye gerçek anlamda entegrasyonu için yapıldığını anlayamıyorlar.

    çok dallandırıp budaklandırdık. toparlamak gerekirse akpartinin, izlediği politika ile ülke çıkarlarına zıt düştüğü, ya da ihanet ettiği yönündeki iddiaları desteklemek için, kimi gerçek, kimi kurgu, kimi hayal mahsulü, kimi yalan dolan bir çok haber gördüm. ama kendi içinde anlam bütünlüğü olmayan böylesini görmedim dedirtiyor bu başlık. eksiktir. 28 şubattan bahsetmez. yalandır. mantıksızdır. seçimle gelmiş bir akpartiyi sanki tepeden inme bir şekilde, manipule edilmiş ve şaibeli bir seçimle göreve gelmiş gibi göstermeye çalışmakta "oyveren halk" etmeninigözardı etmektedir. kendi içinde çelişmektedir. zira abd desteği ile geldiyse bu durumda 28 şubat süreci de abd tezgahıdır. ama akpartiye bok atan kesim 28 şubatı savunmaktadır. bu ne perhiz, bu ne kuyruk yağlı mumbar dolması, bu ne dondurmalı tereyağlı künefe, bu ne afyon kaymaklı ekmek kadayıfı
    6 ...
  5. 16777207.
  6. "bize de bop konusunda görevler düştü. biz de bunları kabul ettik. bop ortadoğunun kalkınması ve barışı için çok önemli bir projedir. türkiye de bopun eş başkanlarındandır."

    Recep Tayyip Erdoğan

    edit: eksi veren arkadaşım recep tayyipin söylediğini mi beğenmedin. anlaştık o zaman ben de beğenmedim.
    7 ...
  7. 16777206.
  8. bölücü örgüt ile askerin görüşmesi istihbarat anlamındadır fakat akp nin görüşmeleri diyalogdur.
    bu çok tehlikeli. akp bop ve oyları uğruna pkk ile ülkeyi tehlikeye sürüklemektedirler. artık insanların uyanması ve vatanlarından yana olma zamanları geldi de geçiyor bile. aziz nesin haklı çıktı...
    2 ...
  9. 16777205.
  10. bop 2002
    ...
    bop 2006
    ...
    bop 2010
    ...
    bop 2015
    ...
    to be contuniued *
    3 ...
  11. 16777204.
  12. varan1)
    referandumun ardından ipleri iyice eline alacağı hesaplanan akp hükümeti, aralık ayındaki mgk toplantısında "Milli Güvenlik Siyaset Belgesi'ni masaya yatırarak türk silahlı kuvvetleri'ne yunanistan'ın karasularını 12 mile çıkarmasının savaş sebebi (casus belli) sayılmamasını dayatacak...

    http://www.milliyet.com.t....2010/1280845/default.htm

    efendilerin istekleri yerine getirilmeye başlanıyor yavaş yavaş. önce 12 eylül referandumu sonra milli güvenlik siyaset belgesi...haydi türkiye durmak yok yalanlara inanmaya devam...

    ama tüm bunlar miting meydanlarında söylenmiyor nedense.
    söylense o kitle buna da evet der hiç şüpheniz olmasın sayın tayyip efendi...
    (bkz: akp ye oy verenlerin zeka seviyesi)
    (bkz: tokat mitinginde başbakan ı şaşırtan evet)
    7 ...
  13. 16777203.
  14. artık sıradanlaşan, darbe heveslisi kesim iftiralarındandır.

    eskiden okurken falan bir heyecan oluyordu biliyormusunuz? ama artık sadece sıkıcı.
    sene 2005 idi , bu akp nin yönetim kadrosunun tamamının mason olduğu , yahudi ailelerden geldiklerine dair çakma belgeler , çakma kitaplar dan bahsediliyordu. "vay be acaba doğrumu?" demiştim, çocukluk işte. hani insan veledin tekiyken ne duysa inanır ya , hani küçükken hepimizin inandığı "üniversitede kızlar teklif ediyormuş" masalları vardır ya onlar gibi...

    artık her bilinçli türkiye cumhuriyeti vatandaşı olarak bir tarafımla gülüp geçiyorum sadece. e büyümek böyle birşey. ilk bakışta neyin masal olduğu anlaşılıyor artık...
    2015 kısmıda bir hayli fantastik. halbuki 2009 da bitiyordu bu fantazilerde , paramparça oluyordu türkiye falan. güncellemişler demek 2015 e geldiğimizdede muhtemelen aynı hikaye ama tarih 2020 olarak ortaya çıkıcak. ve yine o tarihte 16-17 yaşındaki veledin önüne atılacak kandırmak için.

    ama eskisi kadar işe yaramıyor artık bu fantazilerde. baksanıza 2005 de olsaydık bikaç yüz entry girilmişti bile. halk da artık dönüp bakmıyor bu masallara, ilk çıktığında ilgi çekiciydi artık değil.
    3 ...
  15. 16777202.
  16. insanların 900 lira maaşla memur olmak için neredeyse götünü siktirteceği bir ülkeyi; amerika yönetse ne olur, ötekiler yönetse ne olur, bop olsa ne olur, hop olsa ne olur.
    bu konularla kafayı bozanların ya hiç maddi sıkıntısı yok, yada titanic batarken keman çalan adamların torunları.
    4 ...
  17. 16777201.
  18. o değilde haklı olabilirler. bu topraklar altında 45 trilyon dolarlık bor madeni var. herşey o yüzden. bi de tanımadığınız insanlarla sevişmeyin, sonra böbreklerini çalarlar.

    (ara: frw: vatanını seviyorsan)
    5 ...
  19. 16777200.
  20. (bkz: uludağsözlük değil siyasisözlük)
    (bkz: tematik mode/#9101223)
    not:bu bkz'lar görülen saçma sapan siyasi ve ideolojik başlıklara yazılacaktır.
    0 ...
  21. 16777199.
  22. 16777198.
  23. 16777197.
  24. akp bir projedir ve amacı türkiye yi değiştirmektir.
    0 ...
  25. 3.
  26. "akp nin gerçek hedefi bop ve 2015" e alternatif bir senaryo daha vardır. şöyle ki;

    çok varmış bir yokmuş...

    üzerinde güneş batmayan britanya imparatorluğu dominyonlarını bir bir kaybetme derdindeymiş. en önemli sömürge alanları ortadoğu ve güney asya dedikleri ülkelermiş, bu ülkelerin halkı müslümanmış ve dersaadet' e gönülden bağlıymışlar. britanya bu bağı kopartmak için minor asya da hanedanlığın yıkılıp yerine kendisine hayran hayran bakan yeni bir idarenin gelmesi için çakıl taşlarını temizlemekteymiş....

    sevr adını verdikleri proje' yi ucundan kenarından birazcık kırparak lozan adında yürürlüğe sokmuşlar. azıcık verdikleri taviz ile lozan' ı pazarlanabilir kılmışlar. itiraz edenleri de bertaraf ettirmişler....

    bu da ingiliz' in bop planıdır.

    edit: meraklıları lozan ve sevr' i indirip okuyabilirler.
    http://wwi.lib.byu.edu/index.php/Treaty_of_Lausanne
    http://net.lib.byu.edu/~rdh7/wwi/versa/sevres1.html

    edit: imla
    3 ...
  27. 2.
  28. fikri olmayanların boş bakınızlarla zikir yaptıkları hedeftir efendim.
    bizler onları bu boş beyinleri ile de seviyoruz...
    12 ...
  29. 1.
  30. dünya siyasetinde söz sahibi olan ülkeler siyasi anlamda manevralarını 10 yıllar öncesinden planlar ve uygulamaya geçirirler...
    bu bir dönemin "güneş batmayan imparatorluğu" büyük britanya için de böyle idi,
    roma imparatorluğu için de, osmanlı için de...

    günümüzün efendisi(!) abd'nin dış politikadaki satranç hamleleri de bu paralelliktedir.
    abd'nin dünya siyasi haritasında bir rengi olan her ülke için uyguladığı bir planı, bir siyaseti mevcuttur. hem de 10-15 yıl önce yapılan bir plan...

    şimdi biz bu dev planların en önemlilerinden biri olan "büyük ortadoğu projesi" (bkz: bop) hakkında ve bop'un türkiye'ye olan yansımaları hakkında abd arşivlerinden aşırdığımız örneklerle değinelim...

    bir varmış bir yokmuş...
    o zaman türkiye'de koalisyon hükümetleri varmış, terör sıfıra indirgenmiş, marmara depremi henüz yeni olmuş ve tayyip ile saz arkadaşları henüz iktidara gelmemişlerdir...

    dönemin abd başkanı bill clinton'un 1999 ekim ve kasım aylarında yaptığı konuşmalardan;
    --spoiler--
    türkiye modelinin, hem islam dünyası, hem ortadoğu, hem de batı dünyası için çok büyük etkileri olacaktır. 21. yüzyıl büyük ölçüde türkiye'nin bugünkü ve yarınki rolunü nasıl tanımlayacağına bağlı olarak şekillenecektir.
    --spoiler--
    bu açıklamalardan bir buçuk yıl sonra ise cia ve abd ulusal istihbarat konseyi(nic), türkiye'nin uluslararası önemine dikkat çeken bir rapor hazırladı,
    --spoiler--
    türkiye'deki her gelişme, global oluşumları dolaysız olarak etkileyecektir. 2015 yılına kadar türkiye'nin iç istikrarı ve jeopolitik konumuyla ilgili gelişmeler ortadoğu, batı dünyası ve abd menfaatleri üzerinde büyük etkiler yapacaktır...
    --spoiler--
    o dönem türkiye'sini düşündüğümüzde global anlamda abd beklentilerini nasıl karşılayabiliriz sorularını akıllara getirmemek mümkün olmasa gerek...
    abd'nin ve küresel çete'nin türkiye'ye, aslında türkiye'ye değil de türkiye'nin jeopolitik önemine ihtiyacı olduğu ve küresel çete'nin planları için vazgeçilmez bir coğrafyada olduğu aşikar.
    bu rapor ve görüşlere ab de katılmış, abd ile hemfikir olduğunu daniel cohn bendit şu konuşmasında betimlemiştir;
    --spoiler--
    türkiye iki yoldan birini seçmelidir;
    barselona yolu yahut bağdat yolu...her iki yol da mümkündür, her iki yolun da kendi şans ve imkanları vardır. barselona yolu, türkiye için kemalist köktenciliğin parçalanması anlamına gelmektedir. bu durumda türkiye türk devleti içindeki kürtlerin kendilerini yönetmesini de içeren bölgesel yerel yönetimciliği kabul etmek zorundadır, bağdat yolu ise kemalist merkeziyetçilik ve otoriteciliğin güçlenmesi, böylece de avrupa ve batı dünyasından vazgeçmesi anlamına gelmektedir...
    --spoiler--
    yani burada açıkça belirtilen,
    türkiye'de varolacak iktidarın ab ve küresel çete çıkarları doğrultusunda nasıl bir yol izleyeceğinin altını çizmek ve türkiye'de bu çıkarlara hizmet edecek iktidarı bulmaktır...

    washington'da abd hava harp akademisi türkiye masası şefliği tarafından 2000 kasımında açıklanan raporda ise alenen türk ordusu hedef alınmış, 1997 yılında değiştirilen ve genel anlamda atatürk'Ün bölge merkezli barışçıl dış politikasına yönelen mask(milli askeri strateji kavramı) değişikliği adeta sorgulanıyordu...
    --spoiler--
    kararların brüksel ya da washington'da değil de ankara'da belirlenmesi, diğer nato ülkelerinde askeri harcamalar azalıyorken türkiye'de artması ve türkiye'nin mask'ı abd'ye sormadan değiştirmiş olması kabul edilemezdir.
    türkiye'nin bölgede bağımsız bir güvenlik faktörü olarak güçlenmesi ve artan askeri gücü, bölgesel istikrarsızlığı arttırmaktadır, ankara'nın post-kemalist dış politika denemesi ile tsk'yı modernize ederek tüm komşularından daha fazla kabiliyet kazanması aynı dönemlere denk gelmiştir. türkiye'nin ihtiraslı ulusal güvenlik stratejisi ve kanıtlanmış askeri yetenekleri tüm bölgede(bop bölgesi) jeopolitik yeni bir yapılanmayı gerektirmektedir...
    --spoiler--
    yeni bir yapılanma...
    evet yeni bir yapılanma. hem türkiye devleti ve hükümetinde, hem de türk silahlı kuvvetlerinde...
    zira türkiye'nin bölgesinde istikrarlı ve sözü geçen bir güç olması ab, abd ve küresel çete'nin çıkarlarına fevkalade aykırı...
    ve yine cia ile nic'in raporlarına geri dönüyoruz.
    bu sefer karşımıza bir tarih çıkıyor. 2015...

    bu raporda;
    türkiye'nin iç istikrarında ve jeopolitik konumunda 2015'e dek meydana gelecek değişikliklerin batı dünyası ve global oluşumlara çok büyük etkisi dile getiriliyor, ırak'tan sonra iran ve suriye'nin işgalinin de 2015 te tamamlanarak ortadoğu'da sınırların değişeceği ve genişletilip meşrulaştırılacak olan kürt devleti'nin 2015'e dek israil ile stratejik birlikteliğe gideceği ve türkiye'nin bu şartlar gerçekleşmeden yani 2015 ten evvel ab'ye giremeyeceği açıkça dile getiriliyordu...

    son olarak abd eski dışışleri bakanı madeline albright'ın şu sözlerine yer verelim;
    --spoiler--
    biz(abd) dünyanın en güçlü devletiyiz, yeryüzünün en önemli unsuru olarak, dünyayı çocuklarımız, torunlarımız ve tabii ki bizim kurallarımıza uyan diğer ülkelerin insanları için daha güvenli hale getirmek için gereken herşeyi yapmalıyız...
    --spoiler--
    işte abd dış politikası ve bop'un ana hedefi sanırım gayet açık...
    ve artık 2015 hedefinin gerçekleşmesine sadece 5 yıl kaldı.
    peki ırak'ın işgali ve bop'un ortaya çıkışından beri türkiye'de neler değiştirildi?

    milli ve bağımsız bir türkiye'nin adımlarını atan dsp-mhp hükümeti, ecevit alaşağı edildi.
    önce nifak tohumu olarak yetiştirilmiş kemal derviş gönderildi, sonrası ise malum...

    akabinde abd çıkarları doğrultusunda türkiye'ye yön verecek bir hükümet ihtiyacı hasıl oldu.
    akp ve tayyip erdoğan bu hedef için biçilmiş kaftandı.
    kendisine bop eşbaşkanlığı da bahşedildi...

    nitekim sıra orduya gelmişti,
    aslı astarı olmayan belgeler, kasetlerle ordu yıpratıldı, kahraman komutanlar cezaevlerine gönderildi, emekli edildi...
    artık küresel çete türkiye coğrafyasında engel tanımıyordu.
    üstelik terör örgütüne de kolaylıkla hükmedebiliyorlardı.
    çıkan her çatlak ses türkiye'ye terör eylemi olarak geri dönmeye başladı.

    şimdi ise daha radikal değişiklikler ile 2015'e tam hazır olmak gerekmekteydi.
    yeni bir anayasa ile türkiye'nin kemalist kurum ve ideolojisi kökten değişikliğe uğramalı böylece 2015 ten yıllar önce taşlar tamamen yerine oturtulmalıydı...

    işte bu,
    günümüzde akp'nin hedeflediği, daha doğrusu küresel çete ve abd'nin direktifleri doğrultusunda uyguladığı bu...
    pkk ile yapılan gizli anlaşmalar, bel altı vurmalar, korku imparatorluğu yaratmalar...

    hepsi yıllar önce bizlerin haberi dahi yokken uygulamaya konmuş senaryolar...
    gözünü açanlar bu senaryoyu doğru okuyor, lakin gözü tamamen kapalı olanlar ve ulufelere aldanıp ruhunu satanlar ve hatta aslında ruhlarını şeytana satanlar ise dolaylı olarak efendilerine hizmet ediyor...

    bizler ruhumuzu şeytana teslim etmeyenleriz.
    bizler yüreğinde atatürk sevgisi dolu, vatan, millet sevgisi dolu bireyleriz...
    bizler bu oyuna, bu senaryoya gönülden "hayır" diyebilen bireyleriz...

    ne mutlu türküm diyene...
    71 ...
© 2025 uludağ sözlük