amerikan tabanlı bir partinin, gaza gelmekte hiç zorlanmayan bir halkı çok iyi çözmüş olması durumudur. genel başkanı, o kürsü senin bu kürsü benim dolaşıp israil'e olan sözde kinini kusar durur ama nihayetinde hiçbir halt yiyemez. laf kalabalığı yapıp yerini garantilemektir onun amacı. insan görünümlü sazanlar da istediğini hemen verir ona.
gerginliği ak parti'nin kendi oylarını arttırmak için çıkardığını sanan insan söylemidir.
öncelikle bütün dünyanın tepkisini çekip dünya kamuoyunu günlerce sarsan bir olayı, chp-akp çekişmesi içine çekmeye çalışmak, kişinin kendi aşağılık kompleksi olduğuna şüphe yoktur.
bilmiyor muyum, tabii ki böyle düşünmüyorsun..*
böyle düşünmediğine göre, ak parti'nin iktidarı olduğu türkiye cumhuriyeti devleti'nin, ortadoğudaki pozisyonunu düşünerek bu kahpece işlenmiş insanlık dışı katliamlara ve özellikle türk insanını hedef alan bu saldırılara gösterdiği tepkinin boyutunu tartışmak yerine, tepkinin altında oy arttırma sevdasının olduğunu düşünmek, dünyanın kendi etrafında döndüğünü sanmanın dışa vurmuş halidir. tepki gösterilecektir ve olabildiğine sert bir tepki olmalıdır ki, israil'in işlediği insanlık suçlarına bir "dur" denilebilsin. eğer ki, bir türkiye cumhuriyeti vatandaşı olarak, bu tepkinin gösterilmemesi gerektiğini düşünen biri varsa, onun vatan millet sevgisinden şüphe ederim...
eğer ki, bu olayların tümünün, ak parti oyunu olup nihai amacının ise, son dönemlerde medya rüzgarını arkasına alarak bir şeyler yapmaya çalışan fakat bir numaralı kukla olan chp'nin yeni genel başkanı kemal kılıçdaroğlu rüzgarını kesmek amaçlı olduğu düşünülüyorsa, hakikaten şu chp'lilerde müthiş bir eziklik ve kendini bir bok sanmak güdüsü mevcuttur. zira kemal kılıçdaroglu'nu, ak parti'nin çaycısı bile yerin dibine sokar...
son olarak, "beyinsiz, siyaset üretemeyen, aşağılık kompleksine sahip" gibi hakaretlerle kendi milletini aşağılamaya çalışan gerzeklerin anlayabileceği düzeyde bir olay olmadığından, anlatmak için fazla kasmamak gerekir.
chp zihniyetinin nerede yanlış yaptığının işareti olan önerme.
bu fikriyata göre; "zaten bu halk hep kolay gaza gelen, nereye çekilse oraya gidecek sazan bir halktır." artık her ne hikmetse, bu özelliğini en iyi onlar bilir ve dillendirirler ama bir tür kitle manipülasyonu olan demokrasinin sandık dönemlerinde halkın bu durumundan bir tek onlar istifade edemezler. belki de parti, bu sefil siyasi metodları kullanamayacak kadar erdemlidir(!) de ondan böyle olmaktadır hep.
atladıkları şey şu olabilir*; meydanlarda ve artık tepki koyulabilecek her ne kadar mecra varsa orada tepkisini ortaya koyan kalabalıkların tümünün iktidar partisinin seçmeni olduğunu kabul etmek zaten tek başına saçma bir iddiadır. konsolosluk önünde görülen; mhp, bbp, saadet, bir kaç sol grup ile hatta chp'nin kendi seçmenidir. aynı şekilde taksim'de de durum böyledir.
Somutlaştırırsak, iktidar partisi henüz doğru dürüst bir tepki koymamışken(malum latin amerika gezisi) o öğlen, on binlerin taksim'de toplanması ve akabinde gelen parti tepkisinin de kalabalıklarınkinin paralelinde olması ise, bize şunu gösterebilir: "parti halkını takip ediyor, halkını dinliyor. halk da dolayısıyla kendini takip edene teveccüh gösteriyor."
halk parti zihniyetinin başörtülülere yobaz,rejim düşmanı;kürtlere asalak unsur;türk erkeğine göbeğini kaşıyan,geviş getiren gibi ağır sözler söyleyip halkı kendisinden nefret ettirdikten sonra akp nin meydanı boş bulmasından kaynaklanan durumdur.