su götürmez sıkı bir bağdır. diyarbakır'a gidince kuvvetlenir ama ankara'ya geldiğinde gevşer aradaki bağ. akp; bdp referandumda boykot kararı alınca direkt mhp ve chp ile aynı safta diyerek bu partileri pkklı gibi göstermeye çalışır. kandilden gelenleri davul zurna ile karşılar, devletin hakimini savcısını teröristin emrine amade eder. açılım der; pkk ile kürt halkını birbirine karıştırır. ama bir yandan tutup chp ve mhp'yi bölücü olmakla suçlar. kılıçdaroğlu "eğer pkk tamamen silahsızlanacaksa afdan bahsedilebilir der" bölücü olur.
akp büyük ortadoğu projesinin sorumlusudur. ulus devletinin sonunun getirilmesinden yanadır. ortadoğudaki küçük devletciklerden israil'den, federasyondan, başkanlık sisteminden, yarı başkanlık sisteminden yanadır. bunları da öyle gizli kapaklı değil meclis sıralarından bağıra bağıra söyler. pkk'da aynı şeyi istemektedir. hatta apo ile müzakere edildiğini kendileri de kabul ederler. ama hala başkalarını referandum üzerinden bölücü gibi göstermeye çalışırlar.
bdp boykot kararından vazgeçer hatta bazı iki yüzlü akpli kardeşler der ki "bdp hayır diyorsa ben evet derim" der. ama bdp tersini söyleyince evet diyebiliriz deyince götüm götüm susarlar.
oy için bugün akım dediğine yarın bokum diyebilecek "karakter"e sahip bir anlayış ve onun aynı minvaldeki destekçileri...
böylesine yalancı, riyakar, iki yüzlü, iftiracı bir anlayışa sahip bir parti hala türkiye'nin birinci partisi ise elitist ne skimist yaklaşırsak yaklaşalım şu açık ki aziz nesin her defasında haklı çıkmaya devam etmektedir.
lafla peynir gemisi yürümez, derlerdi yürüyor bu ülkede. lafla her bir şey pek de güzel yürüyor. neden? beyin bedava olduğu için...
