Ankara'nın göbeğinde çiftlere "uygunsuz oturma" sorgusu ... Çankaya ilçe Emniyet Müdürlüğü'ne ait bir polis minibüsünde görev yapan iki polis memuru, Kurtuluş Parkı'nda el ele dolaşan, bank ve çimlerde oturan genç çiftleri Genel Bilgi Toplama'ya (GBT) tabi tuttu, "Uygunsuz oturuyorsunuz" uyarısında bulundu.
Beyoğlu Tophane'deki Boğazkesen Caddesi'nde sanat galerisi ve bir resim sergisinin açılışına gelen yerli ve yabancı sanat severler saldırıya uğradı. Yaklaşık 30 kişi davetlileri darp etti, galerilerin camlarını kırdı.
çelenkteki erdoğan'ın isminin olduğu kağıdı söktüğü ileri sürülen kişi hakkında iddianame.
adana'da şehit uzman onbaşı emrah yalım'ın cenaze töreni sırasında bir çelenkteki başbakan recep tayyip erdoğan'ın isminin yazılı olduğu kağıdı söktüğü ileri sürülen kişi hakkında iddianame hazırlandı.
adana cumhuriyet savcısı, 22 ağustosta adana sabancı merkez camisi'ndeki şehit cenaze töreni sırasında yaşanan olaylarla ilgili inceleme sonucu, törende bir çelenkteki başbakan erdoğan'ın isminin yazılı olduğu kağıdı söktüğü ve hakaret ettiği belirtilen serkan t. (28) hakkında iddianame hazırladı.
--spoiler--
cumhurbaşkanı abdullah gül'ün katıldığı yıldız teknik üniversitesi'nin akademik yıl açılış töreni öncesi bir grup öğrenci, parasız eğitim istiyoruz, ferhat tüzer ve berna yılmaz'a özgürlük pankartı açarak, protesto gösterisi yaptı. 1'i kız 2 öğrenci gözaltına alındı.
--spoiler--
diyarbakır hapishanesi'nden canlı yayın!
bugünün tecrit altındaki hapishanelerine sansür!
"şurada bir diyarbakır cezaevi var. (...) türkiye'de işkence yok diye bas bas bağırılıyorken diyarbakır cezaevi'nin 5. koğuşundan gökyüzüne feryatlar, figanlar yükseliyordu. o soğuk betonlarda, pislikler içinde, kanalizasyonlarda insanlara nasıl zulüm ettiklerini kitaplar artık yazıyor." diyordu 3 eylül günü diyarbakır'da yaptığı konuşmada tayyip erdoğan.
8 yıldır iktidarda olan erdoğan, diyarbakır hapishanesi'nde yapılan işkencelerle ilgili tek bir soruşturma açmazken, referandum mitinginde diyarbakır hapishanesi için "... orası artık varlığıyla sürekli bize 12 eylül'ü hatırlatmasın..." diyerek, orayı "yıkmaktan", "yeni hapishane" yapmaktan sözediyordu.
tayyip erdoğan, diyarbakır hapishanesi'ndeki 30 yıl önceki işkenceden sözediyor, günümüzde sokaklarda, karakollarda, emniyet müdürlüklerinde ve hapishanelerde süren işkenceden söz etmiyor.
erdoğan'ın, referandum hesapları nedeniyle diyarbakır hapishanesi'ndeki işkenceden söz etmesi ile birlikte neredeyse bütün burjuva basın-yayın, bir çok aydın, kendisine ilericiyim diyen bir çok çevre diyarbakır hapishanesi'nden söz etmeye başladı.
diyarbakır hapishanesi bazı çevrelerin ise adeta "tek gündemi" durumunda. kuşkusuz diyarbakır hapishanesi'nin, metris'in, mamak'ın tartışılması gerekir. ama bu tartışma akp'nin icazetinde, akp'nin siyasi hesaplarına kurban edilerek yapılamaz. akp bizim değerlerimizi, direnişlerimizi de kullanamaz, acılarımızı da... kimse buna izin veremez.
akp adaletin adını bile anmadan, "12 eylül'ü hatırlatan" her şeyin üstünü örtüyor... hapishaneler kapatıldı mı, her şey çözülmüş, unutulmuş mu olacak?!
kaldı ki, devrimciler 30 yıldır 12 eylül'e karşı mücadele ediyor. devrimciler tarafından bugüne kadar hapishanelere ilişkin onlarca kampanya örgütlendi. akp gericiliği o zaman yoktu ortada.
akp iktidarı, bugün de 12 eylül hapishaneleri tartışılsın ama günümüz hapishaneleri ve tecrit üzerine tek cümle edilmesin istiyor.
diyarbakır hapishanesi ile ilgili tartışmalarda akp iktidarı ve oligarşinin çeşitli kesimleri öylesine hoşgörülü ki, televizyonlar, geçen hafta diyarbakır hapishanesi önünde yapılan toplantıdan uzun uzun canlı bağlantılar yapıtılar. yine geçen hafta yapılan 'diyarbakır cezaevi gerçeğiyle yüzleşme' sempozyumu medyada kendine geniş yer buldu.
akp, 30 yıl sonra kendi belirlediği gündem içinde diyarbakır hapishanesi'nden söz edilmesini "zararlı", düzeni tehdit eden bir tartışma olarak görmüyor.
son derece çarpıcıdır; bu tartışmaların yapıldığı ve televizyonlarda canlı yayınlandığı saatlerde, 18 eylül'den beri hapishanelerdeki tecritin kaldırılması, işkencenin son bulması için sürdürülen yürüyüş, akp polisinin örgütlediği linç güruhlarının saldırısına uğruyordu. diyarbakır hapishanesi'ni günlerce yazanlar, tayad'lılara yapılan linç saldırısı ve yürüyüş ile ilgili tek satır yazmadılar.
canlı yayınlarda 30 yıl önce yapılan işkenceler tartışılırken, akp'nin polisi linççilerle el ele vermiş tayad'lılara saldırıyordu.
türkiye barolar birliği başkanı vedat ahsen coşar, "diyarbakır askeri cezaevi'nde yaşananlar insan olarak bizim utancımızdır. türkiye cumhuriyeti devleti'nin utancıdır" diyordu ama gözünün önünde akp'nin örgütlediği linç saldırısını görmezden geliyordu.
diyarbakır hapishanesi üzerine tartışma; utanç duygusu ve müze talebine sıkıştırılmış, ehlileştirilmiş, "makul" bir tartışma olarak sürmektedir.
hesap sorma yoktur, uzlaşma, barışma, anlaşma vardır. adalet yoktur, intikam yoktur, ceza yoktur.
işte böyle olduğu için diyarbakır hapishanesi'ndeki işkencelerle ilgili toplantılar, sempozyumlar, televizyonlardan canlı yayınlanırken, tecrit işkencesine karşı yürüyen tayad'lılara karşı ise, yüzlerce kilometre boyunca linç saldırıları örgütleniyor. hesap sormanın olmadığı yerde, adalet olmaz.
bu sempozyumlar, toplantılar içinde yeralanlar, belki kendilerini işkenceye, zulme karşı bir şeyler yapıyor gibi görüyorlar; ama yanılıyorlar, çünkü tüm bu tartışmalar, eksik, yanlış, çarpık talepler, akp'nin sahte demokratikleşme manevralarına hizmet ediyor.
kısacası, bu tartışmalar yanlış zeminde, akp'nin belirlediği bir zamanda yapılıyor, akp'nin "bakın demokrasi getirdik, her şey tartışılıyor" yalanını güçlendiriyor. zulme kar adalet mücadelesi, bizim mücadelemizdir ve asla zalimle birlikte yürütülemez.
--spoiler--
Adamalarin arkadaslari gozleri onunde oluyor ve adamlar bunun icin eylem yapiyorlar buraya kadar her sey normal.
ama olmek istemedikleri icin eylem yapanlar hem dayak yiyorlar hem de 3 yil hapis istemiyle yargilaniyorlar.
ne demokrasi !
--spoiler--
27 şubat 2008'de eylem yapan ve gözaltına alınan tuzla işçilerine 28 ay sonra toplantı ve gösteri yürüyüşleri kanunu'na muhalefetten 3 yıl hapis istemiyle dava açıldı. gözaltına alınanlar: 'polis bizi çok dövmüştü, şikayetçi olduk, hiç ses çıkmadı
istanbul - tuzlada, temmuz 2007 ile şubat 2008 arasındaki yedi ayda 18 taşeron işçinin ölümünü protesto eden ve gözaltına alınan işçilere 28 ay sonra 2911 sayılı toplantı ve gösteri yürüyüşleri kanununa muhalefetten üç yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı. i̇ddianamede, işçilerin taşıdığı pankartlarda sıralanan ve bugün hâlâ yerine getirilmemiş şu istekler suç hanesinde sıralandı: taşeron sistemi kaldırılsın, günlük 7.5 saatlik çalışma süresi ve iki çay molası, semtlere servis hakkı.
tuzla tersanelerinde art arda cenazelerin kaldırıldığı günlerdi. akpnin ikinci kez iktidara yükseldiği temmuz 2007den şubat 2008e kadar geçen yedi ayda tam 17 işçi toprağa verilmişti. disk başkanlık kurulu, ölümcül iş kazalarını ve taşeron sistemini protesto için tuzlada 27 şubat 2008de 24 saatlik oturma eylemi yapma kararı a
--spoiler-- http://www.radikal.com.tr...10.2010&CategoryID=77
yorumsuz.
--spoiler--
çorumda sözleşmeli olarak görev yapan, öğretmen b. y., internette kişisel facebook sayfasında; referandumda hayır oyu vereceğini ifade ederek, başbakan recep tayyip erdoğan hakkında hakaret içeren fiadelere yer vererek, "madem 12 eylülle ilgili derdiniz vardı, 7 yıldır neredeydiniz" yönelik ifadeleri nedeniyle hakkında soruşturma başlatıldı.
--spoiler-- http://www.ivmedergisi.co...den-al%c4%b1nd%c4%b1.ivme
super ozgurlukcu akp hukumeti'nin basbakanindan yine demokrasi dolu bir aciklama.
--spoiler--
öğrencilere "bu tipler" diye hitap etti
eylem yapan öğrencileri marjinal gruplar olarak niteleyen erdoğan, "küresel ekonomiye yön verdiğimiz bir ortamda son derece seviyesiz son derece nezaketsiz ve son derece çapsız bir üslupla ülke içindeki istikrar ve güven ortamı tahrip edilmek yıpratılmak isteniyor. son dönemdeki birçok olaylar ve bunlara karışan tipler, özellikle siyasi partilerin liderleri tarafından gruplarına taşınması ve buralarda ellerinin kaldırılması ve bunların okşanması, illegal örgütler içerisinde yer alan bu tiplerle bir şeyler toplamaya gayret etmek, hiçbir zaman hiçbir siyasi çalışmaya prim yaptırmaz, tam aksine kaybettirir" dedi.