resmen şok oldum.
bu ülkede çay mı yok? şeker mi yok? kahvaltılık peynir zeytin yumurta mı yok?
devlet kahvaltı çay şeker istemez.
sn. iç işleri bakanının etrafında "siz ne yapıyorsunuz bakanım. bu açıklamayı yapmayın. zaten oylarımız düşüşte, bu açıklamayı siz değil sivil toplum dernek vakıflara yaptıralım" diyecek bir tane insan yok mu?
bilerek devleti aciz çaresiz gösteren bu açıklamayı bir bakan yapamaz.
devlet aciz çaresiz değildir. çaya şekere muhtaç değildir. öyle olsa bile bu açıklamayı sn bakan değil de deprem bölgesinde yardım organize eden kızılay afad ahbap vb örgütlerin açıklaması istenir.
size gelip "devlet bir lokma kahvaltı, bir bardak çay yokluğu çekiyor" deseler bile "yok öyle şey, sadece organizasyonda kesintiler iletişim sorunu yaşanıyor ve buna neden olan görevliler hakkında soruşturma açılacak" demeniz lazım.
devletin organizasyon bozukluğu içinde olduğunu söyleyip su bulamıyoruz diyene dava açılırken bir bakan bu açıklamayı yapmamalı.
üstelik sen devletin temsilcisi görevlisisin.
gidersin şeker fabrikalarına çay fabrikalarına tavuk çiftliklerine süt ürünü işleme tesislerine, zeytin havuzlarına, depolar önüne tırları yanaştırır gıda malzemelerini tırlara yüklersin ve yanaştırırsın tekstil ayakkabı fabrikarı önüne tırları malzemeleri yüklersin, mal sahiplerine carcar etme lan al paranı der avucuna çeklerini yazarsın.
para mı yok?
yetki mi yok?
bir söze bir a4 kağıda bakar yasal olması.
merkez bankasına-hazineye talimat verir şu tarihli ödemeler için para basın bulun dersin.
kim şu kış gününde toplumsal afet esnasında mülkiyet hakkı, ticaret hakkı vs diye sayıklayabilir?
üstelik devletlerin gerekirse böyle davranması kızılhaç kızılay kızıl elmas vb organizasyonlar tarafından ve lahey adalet divanı tarafından bırakın suç olarak tanımlanamaz denmesini gerekirse böyle davranılması zorunluluk yükümlülüktür diye idareye izin veriyor.
hangi ticari kuruluş veya yardım kuruluşu, hangi marka olursa olsun depolarında böyle zamanlarda malzeme gıda tutamaz. devlet o kilidi kırar gerkli olanı alır çekini avucuna verir.
yok yani, 6'lı masada olan veya 6'lı masa dışında cumhurbaşkanı adayı olan muhalif birine yetki versen şimdi particilik zamanı değil git deprem bölgesi ile ilgilen-birlikte bu yarayı saralım desen, cumhur ittifakını iş bilmez yetersiz göstereyim diye bu açıklamayı yapmaz.
muhalefete bu kadar koz verilir mi?
acaba sn. erdoğan seçilmesin diye akp içinde bir yapı mı var?
bu kadar danışman ne iş yapıyor?
hay allah'ım ya...
akp'yi bile savunur hale geldik.
olsun, hiç olmazsa akp seçmenine kaliteyi anlatmış olduk.
seçmendeki kalite böyle olmalı.
Bu Akapeli'ler gerçekten ilginç varlıklar: Fakirleri, totişlerinde olmayan dona bakmadan, aldıkları üç kuruş için "maaşımı veriyor" der; patronuna, siyasetçisine, partisine tapınır. Zengini, zati neye tapınır; yazmaya gerek var mı, a canım? Sözlükteki tayfası da "14 Mayıs'ı bekleyin" diye kapınır. Hadi diyelim yine Akape kazandı; bu haksız düzen devam edecek: Peki, dinine imanına and ver de söyle: Bet bereket var mı? Var, diyorsan; Akape'ye oy atacağım, söz. Söylediklerine kendi inanmayan herifler, yalamayı ne çok seviyor Allah'ım!
akpli diye bir şey yoktur aslında. bir zamanlar nasıl fanatik anaplılar vardı sonra ne oldu buhar partisi. bunların tek bildiği kim güçlüyse onun dümeni ve yelkeniyle bir şeyler yapmak rüzgar tersine estimi ne mürit kalır ne partili. çünkü gelişmemiş dünyaya kapalı eğitimsiz zır cahil kuru kalabalık laf salatasından başka bir şey üretemez hiç bir yere varamaz. akp bütün değerli kişilerini kaybetti geriye zır cahil kara kalabalık palavracı fırsatçılar kaldı. bu beceriksiz boş beleşlerle dibe doğru daha hızlı gitmeye devam edecek.
Aslında AKP'li yada CHP'li zekası diye bir şey yok. AKP'li şark kurnazlığı var. Fakat o da günümüzde çok fazla etkili olmuyor. artık sokakta, özellikle büyükşehirler ve 18-40 yaş arası nüfuzda, islami söylemler üzerinden oy toplama tekniği eskisi kadar etkili olamıyor. bu dönemde, yolsuzlukların ve torpil mekanizmasının artarak devam etmesinin yanında, ekonomik çöküş ve yoksullaşmanın ortaya çıkışı, AKP'nin hamasi söylemlerinin etkisinin azalmasında etkili oldu. sokakta, kıymanın kilosunun 300TL, yumurtanın kolisinin 80 TL, peynirin kilosunun ise 100 TL olması daha çok ses getiriyor. Kiraların ve satılık ev fiyatlarının artışı ise herkesin malumu. kısa bir süre önce AKP, ev sahiplerinin %25 kira zammı kısıtlamasını da ortadan kaldırdı. yakında bunun etkisi de ortaya çıkacak. dış politikada ise net bir sonuç elde edilememesi de, bu şark kurnazlığının başarısız olmasında etkili bir faktör oldu. ihvancılığın çöküşü ve bu otoriter sistemin yürürlüğe geçmesinden sonra, Batı Dünyasında oluşmuş olumsuz algı, dış politikada, AKP'nin etkisinin kırılmasında etkili oldu. ama iktidarın nimetlerinden faydalanalım diyen bir kesim var ki, bu kesim de büyükşehir belediyelerinin kaybedilmesi, AKP'liler içinde kamuda iş bulma ve yükselme konusunda büyük bir rekabetin olması- partinin 5 milyondan fazla üyesi var ve Mhp'nin de etkisini arttırdığı kamu kurumları var- ve ekonomik çöküşün etkisiyle- pasta küçüldü keke döndü nerdeyse- eskisi kadar kazanç elde edemiyor. zaten AKP iktidardan gittiğinde, bu kesim de çeker gider.
Sonra birde bana neden bu kadar muhalifsin derler. Be kardeşim ben hükümete değil yarattığı cehalete de muhalefetim. Gelecekte araştırmacılar güzel ülkem Türkiye'de kazı yaptıklarında bu yürüyen cehaletlerin de kalıntısını bulacak, bizi ona göre yorumlayacaklar. Daha ne diyim bilemedim!
