iktidar karşıtlığını bir bok sanan üniversitelidir. konu akp filan değildir. önemli olan iktidara bir baş kaldırı gerçekleştirmektir. klasiktir amk. okula gidilir bir kaç yıl böyle takılınır. ardından iş, güç. çoluk çocuğa karışmış geçim derdinde demokrat...
bunlar son zamanlarda türemiştir. tamam akp gitsin kim gelsin diye sorulduğunda kesinlikle cevap verememekte, öyle bakmaktadırlar. akpnin özgürlük zamanı olduğunu anlamamakta, gerçek bir krizle durgunluğu ayırt edememektedirler. evlerden kitap toplayan sol hükümetler dönemlerini yok saymaktadırlar. açık oy gizli tasnifi bilmemektedirler. millete karneyle ekmek verildiğini bilmemektedirler. başbakana yazar kasa fırlatılan devirde uykuda olsalar gerektir.
Karşıtlıktan ziyade akp'yi bir bok sanan üniversitelidir. Dünyadaki en pasif ve aşağılık bir emperyalist burjuvazi iktidarını temsil eden bir amorf kütlenin yönetiminde geleceğini belirlemeye çalışırken tam isabet etmiştir. Sanrı gerçek olmuştur.
takım tutar gibi parti tutulmasını anlam veremeyen ogrencilerdir.hatta partiyi desteklemek ile yalakalık yapmanın arasındakı kocaman farkı gor(e)meyen arkadasları tarafından asla anlasılmayacak bir universitelidir.ek olarak komurcu arkadasları: bu ulke boyle duzeldi, onceden soyleydı bak simdi boyle oldu derken , ulen o zaman ben hangi ulkede yasıyorum diye kendi kendine soran universitelidir.
universiteli olmak eleştirmektir. ne varsa zamana dair sorgulamaktır, iktidar koltugunun zehrini her içenin karşısında durmaktır. o zehri bir gün içmek için çalışıp, panzehirini yaratmaktır.
akp gitsin, kim gelsin sorusuna verilen yanıtın sonu göz altında kaybolan insanların yoluysa kimse bu soruya ya cevap veremez ya da adam yerine koymazlar bu soruya cevap vermek için. Teğet geçen krizler, seçim öncesi verilen rüşvetler ve aymazlık derecesine varan eylemler kanıtlarıdır akp'nin güncesinde.
-Kömür verdik de, neyle yakacaklar bu kadar zehiri?
Bazen insan şöyle düşünüyor,"doğal gaza zam, seçim rüşveti için miydi acaba?"
O kadar çok oyun döndürüyorlar ki insanın başında, herkesi komplo teorisyeni yaptılar.
akp nin istikrardan kastı her gün işine son verilen yüzlerce emekçidir. dün itibariyle 800 sözleşmeli işçinin işine ülker de son verilmiştir. türk tarımın önemli iki firması çukurova forklift ve uzel traktör de, üretimi durdurarak fabrika çalışanlarını ücretsiz izine göndermiştir. iki fabrikada 1500 ün üzerinde işçi artık çalışamamaktadır.
(bkz: yaşasın kriz bizi teğet geçiyor)
akp nin neo-liberal politikalarına karşı, çözümü, çözümsüzlüğün yaratıcısı liberal ekonomide değil, marksist iktisatta arayan üniversitelidir. devletçidir. herşeyden önce özelleştirme karşıtıdır. para babalarının değil toplumun çıkarlarını düşünür. ekonomideki eşitliği, adalette de arayandır. bağımsızlıkçıdır. devrimcidir.
en azından lise mezunu olup konjonktürel işsizlik ne demek bilmeden kendi savına kanıt olarak göstermeyen, yalakalık için kralı olsa yürüyüş yapmayacak, eksilerin artılardan çok olduğunu bilimsel analizler sonucu sözlükte ve bir çok mecra'da binlerce kez ortaya koymuş olan gençlerdir.
sevgimizden yürüyüş yapmamız gereken başbakanımız değil mi kriz'in bize ekonomik geçtiğini söyleyen? senin savunduğun başbakan'a ters düşmüyormusun konjoktürel işsizlik diyerek? sen ne biçim akp seversin?
sav ne? siz akp'yi sevmiyorsunuz. sevmek zorunda mıyım? ayrıca benim gördüğüm kötülükleri de sen görmüyorsun. niye bu koşullamaya çalışma? akp'nin ne yapıp yapmadığı tarih kitaplarında yazacaktır. küresek kriz'i bahane edip beceriksizlik örtmeye çalışmak hem de seçimler yaklaşırken yine iktidar şak şakçılarının ortaya çıkması hiçte şaşırtıcı değil.
bireysel anlamda muhalefet yapan herkesi karikatürize ederek "bu söylemlerle olmaz arkadaş yaratıcı olun açılım getirin, hatta mümkünse das capital'in 3.cildini de siz yazın" tarzında bir yaklaşım ve satır aralarında yine aşağılıyıcı üslubun tezahürü olarak akp zihniyetine muhalif kesime "kitap okuyun-ekonomi okuyun-gelişin gelişin" tarzında yazılar yazmakla, can yücel'in duygu asena'ya "bizde nokta noktaya nokta nokta derler" sözünü akıllara getiren ilginç tespit! Sakallı celal diye bir türk düşünürü vardır, karşı cenahı sürekli okumamakla içi boş söylemler üretmekle eleştiren sayın arkadaşımıza onun veciz sözüyle veda ediyorum
(bkz: böyle cahillik ancak okuyarak olur)
devletle halkın bütünleşmesine karşı gençtir. zira bu bütünleşme yalnızca halkın devlete domalmasıyla gerçekleşecektir, yeterince sondaja maruz kaldık, gazımızı da aldılar. barış elçiliğine soyundular diye şakşakçılığın lüzumu yoktur. kapalı kapılar ardında yumuşak koltuklarda ne konuşulduğundan o kadar da emin olmayınız.
kitap okuyun, ekonomi okuyun diyerek aşağılayıcı bir üslup takınan, çözüm odaklı olunması gerektiğini salık veren yazarımıza, bahsettiği konjonktürel krizde avrupa ülkelerinin sanayisini gerek nakit, gerek kredi, gerekse de subvansiyon ile nasıl koruduğunu araştırmasını tavsiye ediyoruz.
muhtemelen burjuva değildir. yani hükümeti sevmesinin nedeni, hükümetin babasının yardakçısı olması olamaz. bunun dışında bir neden düşünür sırf bu hükümeti, sevgili başbakanımızı, bu ülke için varını yoğunu ortaya koyan, biz onu sevsek de sevmesek de bizler için çalışan o kıymetli insanı sevmek için bir neden düşünür. ne yazık ki bulamaz. hadi buldu diyelim, o kadar eksi vardır ki tüm artıları götürür. keşke nötr olsaydı. kanımca bu yüzden, böyle bir tavır sergiliyordur, b*k sandığından değil.