kesinlikle doğruladığım teoridir.
malesef bu partiler etkili bir muhalefet sergileyememekle birlikte amaçlarından son zamanlarında tamamen sapmışlardır.
karşı çıktığım söylem. yani evet, chp ve mhpnin başarısızlıkları ortadadır. hatta şu kadarını söylemeliyim ki eğer bugün yüzde 10luk baraj tamamen kaldırılsa, chp de mhp de çok ciddi şekilde oy kaybedecektir. bugün aldıkları oyları uzunca bir süre rüyalarında göremeyeceklerdir.
ancak, akpnin uzun soluklu iktidarı ciddi ölçüde konjonktürel sebeplere dayanıyor. akp iktidara geldiğinde, tıpkı demokrat parti ve adalet partisi iktidarlarında olduğu gibi, dünyada finansal bolluk dönemi yaşanıyordu. ve türkiye 2001 krizini yaşamıştı. akp arkasındaki bu rüzgarı çok iyi değerlendirdi. ve halen bana öyle gelmekte ki bu konuda ciddi destek de gördü hem ülke içindeki hem de sınır ötesindeki çıkar gruplarından. çünkü çok ciddi bir kampanya süreci yaşandı, ytp doğan medya tarafından parlatılırken bir anda derviş vaz geçti, parti dağıldı, sonrasında başbakan kendi kafasına göre hazırlanmadığı çok belli olan bir söylem geliştirmişti:
bakın şu videodaki erdoğanı tanıyabildiniz mi? köprüyü geçene kadar bazı ayılara dayı dediği çok belli değil mi? ve daha da önemlisi, o seneyi hatırlayanlar bilir ki rte'nin o seneki konuşmaları arasında bu sözler kesinlikle bir istisna değildi. gömlek değiştirme mevzusu da o zaman çıkmıştı.
akp iktidarı boyunca ekonomide esen rüzgarı çok iyi bir şekilde arkasına aldı. liberal politikalar izlenerek türkiyenin büyümesi hızlandırıldı. ülkede üretim artırıldı. chpnin ilk büyük hatası, cumhurbaşkanlığı seçiminde oldu. chpnin anlamsız inadı halkın tepkisini topladı. ve böylece uzun soluklu bir akp iktidarının temeli atıldı.
bundan sonraki dönemde ise akp toplumu birleştirip onlara akılcı vaatlerde bulunmak yerine düşmanlar yaratmanın ve o düşmanları ezmenin daha fazla kar getirdiğini keşfetti. veya bunu zaten biliyorlardı ama uygulamaya sonradan geçirdiler. akp bundan sonraki süreçte darbecileri, kemalistleri, cehape zihniyetini, üniversiteli "anarşik" gençleri, çok sonra da cemaati ve daha nicelerini düşman ilan ederek halk arasındaki kutuplaşmayı sürekli artırdı. bunun sayesinde de kendisinden çok az şey bekleyerek kendisine sınırsız destek veren bir kitle ile kendisinden hiç bir şey beklemeyen ve sınırsız düşmanlık besleyen başka bir kitle yarattı. 2014 yerel seçimlerinde de bunu açıkça gördük. halkın neredeyse yarısı iktidara komplolar kurulduğunu düşünürken diğer yarısı iktidarın yolsuzluk ve vatan hainliği yaptığını düşünüyor. şimdi böyle bir durumda insanların oyları nasıl değişebilir?
öte yandan yaşadığımız bu süreç, türk siyasetine bakıldığı zaman istisnai bir süreç değil. türkiyede chp-dp kavgasından bu yana siyaset hiç bir zaman uzlaşmacı olmadı. onun yerine kavgalardan, siyasi krizlerden beslendi partilerimiz. asla birbiriyle melezleşmek istemeyen, kazan-kazan prensibine göre değil görece kazanç (comparative advantage) prensibine göre hareket eden siyasal partiler kuruldu. hiç kimse de bu süreci değiştirmeye kalkmadı. akp dönemi ile 70ler, 80ler,90lar arasındaki temel fark ise siyasete düzen veren askeri yapının nihayet ortadan kaldırılmasıdır. yoksa o dönemlerde de askeri vesayet olmasa muhtemelen o yıllarda da akp gibi bir parti (bu ap olur, dyp olur, anap olur, ecevitin chpsi olur farketmez) oyların yarıya yakınını alıp ülkede belli bir istikrarı sağlayarak ve toplumsal çatışmayı da derinleştirerek bu denli güçlü ve uzun soluklu bir iktidarı kurmayı başarabilirdi.
he amq üç kuruş gıda yardımını dağıtan da zaten mhp ve chp. kendi cehaletinizin sorumluluğunu chp ve mhp ye kesmeyin. tek başınıza o dengesizliğin sorumlususunuz.
kısmen katıldığım önerme-tesbit.
Bir yarışta senin başarılı olabilmen için ya senin çok fazla çaba gösterip ileri geçmen, ya da rakiplerinin çok salak olup senden geri kalması gerekli.
Akpartinin ilk iki döneminde iki seçenek de geçerliydi. Şimdiyse akparti bişey yapmıyor ama chp ve mhp aynı salak partiler. Çizgilerini hiç bozmadılar. Halen halk düşmanı, halen beceriksiz, halen boş.