99 depremi için konmuş geçici vergiyi toplamaya edip "biriken para nerde" deyince "yok ki" demek.
deprem toplanma alanlarını apartman yapıp, sokaktaki en çürük apartmanın köşesini deprem toplanma alanı yapmak.
kentsel dönüşüm diye bir şey uydurup bağdat çaddesi, barbaros bulvarı gibi çok değerli semtlerdeki apartmanların üzerine konmak, diğer asıl çürük binalara ederi düşük diye dokunmamak.
yoktur. tek kelime ve ötesi de yoktur.
he çadır kent için ayrılan arazilerin otel olması bir deprem politikası olabilir bence.
bir de denetimsiz bırakılan mücahit müteahhitler!
taktiri ilahi, kader dedikleri bir baska afet durumudur.sehitler icin kelle, magden kazasinda olenler icin kader ne yapalim diyen bir zihniyetin deprem politikasi olur mu hic?
bir tür kamuflaj politikasıdır. memlekette gündem değiştirecek konu eksik mi kalıyor ki? sapıklar, çocuk tecavüzcüleri, seri katiller, asker ve polis katilleri...
Akp hükümetinin yaptığı deprem politikasıyoktur. Eğer olsaydı 10 gün önceki deprem unutulmazdı.insanlar bilinçlendirirdi.70 milyonun 50 milyonunda deprem çantası hazırlamıs olup bu konuda bilgili olurlardı.Fakat Halkı bilgilendirmek bilinçlendirmek bile onları zor duruma sokucak herhalde.
akpnin gerçek politikasını açıklıyorum.:2 sure 1 fatihe bir besmele depremi önler.
kum torbası verip depremden bu şekilde korunmamızı öngören politikadır.malum sel felaketinde olduğu gibi.
ardından hamdolsun çok az bir hasarla atlattık gibi cümlelerin kurulabileceği bir konuşma olmasının da ihtimali hayli yüksektir.
güzel bir serzenişin konu olmuş bir halidir. yazarı kutlamak gerekir.
evet deprem gerçeği ile defalarca yüzleşmemize rağmen bu konuda ne halk bilinçlendirilmiş, ne mimari açıdan ne de imari açıdan hiç bir girişimde bulunulmamıştır.
aslında işi iktidar partisinden soyutlayarak incelemek istesekte 7 yıldır iktidarda olan ve öncesinde de istanbul büyükşehir belediyesini yöneten bir siyasi parti ve onun yöneticilerinin bazı mesafeleri kat etmeleri gerçeğini de göz ardı etmememiz gerekir.
kaldı ki iş diğer partileri suçlamaya eleştirmeye gelince mangalda kül bırakmayan siyasiler iş halkı silkelemeye geldiğinde canla başla birbirlerine destek olmaktadır. misal izmit depreminden sonra alınmaya başlayan özel tüketim vergileri kemikleşerek vergi hayatımıza sert bir giriş yapmıştır. bu fonda biriken paralarında akibeti meçhuldür. (hakkaten o fonda biriken paralar ne oldu?)
depremin bir doğa olayı olduğu gerçeğini gözardı etmeksizin "insanları deprem değil, eşyalar öldürür" saplamasının ne kadar doğru olduğunu elazığ depreminde 2-3 gün sonra bir kere daha görmüş olmamıza rağmen istanbul gibi gecekondusal bir metropolde ne olduğunu öğrenebilmemiz bile aylarımızı alacağı gün gibi ortadadır.
ülkenin ağır sanayisinin yer aldığı marmara bölgesi ve ticari başkenti olan istanbulun bu felaketten sonra ülkeye verebileceği zararı düşünmekte şu an; aka boka laf atan siyasilerin görevidir.
izmit depreminin suçlusu olarak gösterilen "dinsizlere", "7,4 yetmedimi" diye laf atan bir kesmin olası bir felaketten sonra ne diyeceği ayrı bir merak konusudur.
buyrun sevgili yazarlar, bugün deprem konusunda bir kere olsun aklımızla düşünelim, gerekirse eleştirelim. ama dürüst olalım. bu siyasetten, toplumsal iğrençliklerden uzak bir insanlık konusudur. ve unutmamak lazımdır ki; "oyun bittiğinde şah ve piyonlar aynı kutuya konur."
Silivri açıklarındaki deprem, istanbul'u ciddi boyutta etkileyecek büyük Marmara depremi beklentisini korkusuyla birlikte tekrar gündemimize taşıyınca, deprem hazırlık çalışmaları da yeniden mercek altına yatırıldı. Öyle görünüyor ki, istanbul depreme hazır. Ancak bu hazırlık depreme karşı önlemlerden çok, deprem sonrası için yapılıyor.
Yani, binaların güçlendirilmesi, hasarlı binaların yıkılıp yeniden yapılması, köprü ve tünellerin elden geçirilmesi, rafineri gibi patlayıcı potansiyeli olan tesislerle hastaneler gibi hayati önemdeki tesislerde gerekli önlemlerin alınması türünden hazırlıklar, baştan kaybedilmiş bir savaş gibi. Sanki depremle mücadele neferleri çoktan savaş alanını terk etmiş.
Zaten Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Deprem Araştırma Merkezi Müdürü Ahmet Mete Işıkara'nın feryadı da bu yüzden. "Deprem değil, bina öldürür" demekten dilinde tüy biten Deprem Dede, yine çaresizce haykırıyor. Yukarıda saydığımız türden önlem niteliğinde çalışmaların yapılmadığını, üstelik para ve imkân olmasına rağmen sırf organize olamamaktan ötürü ihmal edildiğini vurguluyor.
Peki ya bir kısmı tamamlanan, bir kısmı tamamlanmak üzere olan çalışmalar... Onlar daha çok 'takdiri ilahi' sayılan deprem sonrası enkaz kaldırma, ölüleri gömme, yaralıları tedavi etme, açıkta kalanları barındırma ve doyurmaya yönelik hazırlıklar. Öncelikle ceset torbaları, seyyar gasilhaneler ve toplu mezarlar hazır! Evet yanlış okumadınız: Toplu mezar yerleri belirlenmiş durumda!
TEMPO iZ SÜRÜYOR
Bu bilgiler Tempo'ya ulaşınca, "istanbul beklenen depreme ne kadar hazır" sorusuyla yola çıktık. Önce istanbul Büyükşehir Belediyesi Afet Koordinasyon Merkezi (AKOM) Başkanı Mesut Pektaş ile belediyenin istanbul´daki hazırlıklarını konuştuk.
Yemek-içmekle ilgili tüm sorunlar, içme sularının ayarlanması, birinci derece önemdeki yolların belirlenmesi, park alanları, helikopter alanlarına kadar tüm hazırlıkların tamam olduğunu öğrendik. Bu arada, büyükşehir belediyesinin deprem öncesinde binaların depreme hazırlıklı olmaları yönünde çalışmalarını hızlandığını da öğrendik. Ancak binaların güçlendirme projeleriyle ilgili prosedür çok karışıktı ve bu nedenle belediye hizmetleri tam yürütülemiyordu.
Büyükşehir belediyesinin çalışmalarını öğrendikten sonra valilik neler yapıyor sorusunun cevabı için Afet Yönetim Merkezi´nin (AYM) başında bulunan istanbul Vali Yardımcısı Cafer Akyüz ile bir görüşme yaptık. istihbaratımızın doğruluğuna ilişkin ilk teyit de Akyüz'den geldi.
Akyüz deprem öncesi ve sonrası olarak ayırdığı çalışmaları anlattı. Bu çalışmaların içinde, bölgelere ayrılan istanbul´da hangi bölgede kapalı barınma alanları, hangi bölgede açık park alanları, içme sularına ulaşılacak adresler, okullar, hastaneler, çadırkent alanları, geçici adı verilen toplu mezarlıklar, hatta gasilhaneler bulunduğu yer alıyordu.
HARiTA GiZLENiYOR
istanbul'un tüm ilçelerini içeren bu haritalarda sokak sokak istanbul taranmış ve mega kentin bölge bölge envanteri çıkarılmıştı. Akyüz istediğimiz bölgeye ilişkin harita ve belgeleri iki gün sonra bize vereceğini söyledi. Kamuya açık ve kamu yararına bir hazırlığa ilişkin olduğu için vaat edilen belgeleri alacağımıza kesin gözüyle bakıyorduk. Ancak öyle olmadı. Söz konusu haritalar birden bire 'gizli' ilan edildi, üstelik 'halka açıklanması sorun olabilir' gerekçesiyle verilmedi. Bu, karşımıza çıkan ilk engeldi. Sayısız benzeriyle karşılaşacağımızı henüz bilmiyorduk.
Belge bulmak için başka kaynaklara başvurduk. Küçükçekmece Belediyesi yetkilileri söz konusu haritaların içerdiği bilgilerin gizli olmadığını ve verebileceklerini söyleyince umutlandık. Ancak ertesi gün haritaları almaya gittiğimizde yine bir sürprizle karşılaştık. Belediyede valiliğe bağlı olarak çalışan sivil savunma yetkilileri 'gizli' diyerek haritaları veremeyeceklerini söyledi. ikinci kez 'gecikmeli yasak' ile karşılaşınca, saklanmak istenenin ne olduğunu daha fazla merak etmeye başladık.
istihbaratımıza göre Sultanbeyli de toplu mezar bulunan yerlerden biriydi. Sultanbeyli'deki sivil savunma uzmanları bilgi verme konusunda cömertti. Sultanbeyli'de toplu mezar alanı olduğunu doğruladıkları gibi, Küçükçekmece, Avcılar, Büyükçekmece gibi semtlerde de toplu mezar alanı bulunduğunu söylediler. Ancak cömertlikleri bu noktada sona erdi, onlar da 'gizli' deyip bu konuda belge vermeyeceklerdi...
Kendimizi giderek büyük bir sırrın peşine düşmüş gerilim romanı kahramanı gibi hissediyorduk. Ancak çaldığımız her kapı yüzümüze kapanıyor, istihbaratımızı teyit edecek bir kanıta ulaşamıyorduk.
Umudumuzu kesmek üzereyken güvenilir kaynaklardan Büyükçekmece Karaağaç Köyü'nde toplu mezar için yer ayrıldığını duyduk. Köye gidince yakın zamana kadar bölgede emlakçılık yapan Kamuran Hızlan'dan öğrendik ki, köyün çıkışında Robert Kolej'in ilköğretim bölümü olarak faaliyet gösteren okulun arkasına düşen arazide 40 bin metrekarelik bir alan bu amaçla ayrılmıştı.
istanbul Boğazı'nın Avrupa yakasında karşılaştığımız 'gizli', 'yasak' türü engellerden bunalıp iz sürmeye Anadolu yakasında devam etmeye kalkınca bambaşka bir durumla karşılaştık. Kadıköy Belediyesi yetkilileri her sorumuzu yanıtlıyordu.
Ne 'gizli' ne de 'yasak' suyun bu tarafına geçebilmişti. Zaten bu konuyu halka duyurmak için bir broşür bile hazırlamışlardı. Broşürde nerenin mezar yeri nerenin çadırkent, nerenin toplanma alanı olduğu açık seçik yer alıyordu. Kadıköy Belediyesi'nin Ataşehir içinde bulunan Afet Yönetim Merkezi, AKUT ve Sivil Savunma ile birlikte çalışarak bütün bu yerleri belirlemişti.
KADIKÖY iÇiN BROŞÜR VAR
Bu broşüre göre Kadıköy bölgesinin geçici mezarlıkları, Kayışdağı Mesire Yeri arkası, TEM otoyolu üstü, Küçükbakkalköy Ataşehir arası bir bölgede bulunuyordu. Sahra hastanesi için ayarlanan yer, Sahrayı Cedit Spor Kulübü (Omaca Sokak), enkaz döküm sahası olarak Küçükbakkalköy-Ataşehir arası, Eski Taşocağı bölgesi belirlenmişti.
Bu bilgileri veren Kadıköy Belediyesi idari işler Amiri Oğuz Çalkın bu bilgilerin kesinlikle halka duyurulması gerektiğini ve bu konuda ellerinden gelen yardımı yapmaya hazır olduklarını söyledi. Çalkın tüm depolarında ceset torbalarının bulunduğunu ve çadırların da hazır olduğunu belirtti.
Anadolu yakasında Kadıköy Belediyesi'ne ait 9 tane depo bulunuyor. Ayrıca altyapısı hazırlanmakta olan 7 tane çadırkent alanı ve 29 tane altyapısı hazır çadırkent alanı bulunuyor.
Altyapısı olan çadırkent alanları da Koşuyolu Parkı, Kadıköy Belediyesi otoparkı, Fenerbahçe Parkı, Özgürlük Parkı, Carrefour Alışveriş Merkezi, Darülaceze, Çocuk Esirgeme Kurumu E5 yanı, Eski Taç Spor Yeri, Kayışdağı Mesire Yeri...
Valilik ve diğer belediyeler de Kadıköy Belediyesi gibi açık davranırsa, istanbulular hiç olmazsa deprem sonrasına ilişkin hazırlıklardan haberdar olacaklar.
-------------------
işte akpnin deprem hazırlığı. işte akp hükümetinin deprem politikası. işte akp hükümetinin halka verdiği değer.
inşallah o dönüm dönüm hazırlanmış mezarlıklar inadına akp diyen ve ciddi olarak deprem hazırlığı yapmayan akp hükümetini hala savunan körlerin olur.
(bkz: zorunlu deprem sigortası)
yeni yapılan binalarda depreme dayanıklılık şartının kesinlikle uygulanması.
kentsel dönüşüm projeleri ile çürük binaların yıkılması ve yerlerine yenilerinin yapılması ama bazı götelekler bunlara karşı çıkıyor. ve daha birçok uygulama. önlemler alınıyor işte daha ne istiyorsunuz amq adamlar gelen eceli de durdurabilecek değiller ya. gidin çadırda yatın o kadar seviyorsanız kendinizi.
gerizekalıların anlayamayacağı ya da anlamak istemeyeceği politikalardır.
halkın ihtiyacını gidermek, yaralarına merhem olmak için yürütülen politikalardır.
koalisyon hükümetlerindeki gibi gelen deprem yardımlarını iç edecek bi politika yürütülmemektedir.
düşünecekleri o kadar önemli dertleri varken sıra gelmeyecek politikadır. hatta söz konusu bile değildir. akp bütün dikkatini ve enerjisini soyut kavramlar için harcamaktadır. böyle depremmmiş , millet ölecekmiş falan bunlar allah'ın takdiri ne yazık ki. kader falan onlara göre. böyle durumların önüne geçmeye kalkmak allah'a şirk koşmak falan da olabilir. *