ortada düzeltilen bir ekonomi olmadığı için, aslında sorunsal olmayan durumdur. inanmayan, pembe camlı gözlüklerini çıkarmak istemeyen bireyler, alsınlar ellerine bir makro ekonomik göstergeleri gösteren bir sunum baksınlar 2002-2010 aralığında cari dengenin nasıl bitarafına koyulmuş, iç borç stoku neyere doğru gidiyor ya da türkiyenin üretebildiği ne kalmış diye.
tarım ve hayvancılığı biten, küçük esnafı tamamen çıkmaza giren, sanayisi dibe vuran, motorlu araç ve beyaz eşya üreticisi ülkelerin montajcılığını yapan, bankalarının çoğu yabancıya satılan bir ülkede nasıl bir ekonomiden bahsedilir anlaşılamamaktadır.
ekonomiyi şekillendiren yarı yarıya somut ve soyut durumlardır. özellikle soyut olan (bkz: insan algısı) ekonomilerde belirleyici bir faktördür. özellikle ekonomide tüketim faktörü algısaldır. açarsak kişi kendini güvende hissederse harcama eğilimi olur buda üretimi tetikleyerek ekonomik gelişmenin dinamiği olur.
dünyada meydana gelen büyük ekonomik buhranların temel sebeplerinden biride algısal tüketim daralmalarıdır.
insan önünü göremezse yada en azından tahmin edemezse yerinde çakılı kalır. ekonomide böyle birşeydir.
siyasi istikrarı destekleyen ve geliştiren olumlu ekonomi politikalarıda uygulanınca (bkz: ekönömi) dadından yenmez.
2002- 2007 arasında avrupa ve abd desteğiyle, 2007- günümüze kadar ise ortadoğu desteğiyle düzeltmişlerdir. bunlar desteği kestiği an halimiz yaman olacaktır.
Ekonomi düzelmiş mi?
Dış borçlar falan bitmiş mi?
ihracat, ithalatı geçmiş de dış ticaret fazlamız mı var?
Artık dış ticaret açığı yok mu?
Ekonomimiz, tüketim ve dış borç yerine, üretim ve dış satımla mı büyümeye başladı?
Asgari ücret ne kadar oldu?
Memurlar aileleri ile haftada bir gün de olsa deniz kenarında bir balık lokantasına gidebiliyor mu ya da DIşarıda yemek yiyebiliyor mu?
Üretimin tüketimi karşılama oranı nedir?
Üretime dönük yatırımlar başladı, işsizlik ortadan kalktı mı?
Kapatılan milli madenler (Volfram, fosfat, cıva...) yeniden açıldı ve işletiliyor mu?
Kapatılan milli üretim tesislerimiz (Elazığ Ferrokrom, Kayseri uçak fabrikası, Samsun Bakır izabe Tesisleri...) yeniden çalışmaya mı başladı?
Çalışanların ücretleri avrupa standartlarını yakaladı mı?
Milli gelirimizin dağıtımındaki adaletsizlik ortadan kalktı mı?
Artık ülke gelirinin %80'i milletin %20'si tarafından paylaşılmıyor mu? Bu haksızlık ortadan kalktı mı?
Avrupadaki gibi işçiler de mercedes otomobile binebiliyor mu?
Sendikal haklar işlevsel mi? Yoksa sendikalar dernek hüviyetindeki kurumlar mı?
Ülkede yasal geliri ile izah edilemeyen mal varlığına sahip olanlar kalmadı mı?
Artık ihalelerde yandaş holdingler ve müteahhit firmalar kayırılmıyor mu?
insanlar evlatlarının geleceğinden kaygı duymuyor mu artık?
Şöyle olmuştur;
Rte nin ülkeyi satmasıyla birlikte rte nin eline büyük bir miktar para geçti. bu paranın bir kısmıyla oğluna gemicikler aldı. diğer kısmıylada medyayı satın aldı. işte medyanın ekonomi düzeldi tarzında haberler yapması ve akp yandaşlığı buradan gelmektedir. Daha sonra amerika para piyasalarının incelenmesi ve uygulanması kısmına geçildi. burda rol xxxx bakanına ait oda sıcak para politikası uygulamaya başladı. ipin koptuğu yer sıcak paradır. insanları cezbeden sıcak para aslında hiç o kadar da iyi bir şey değil. işte bu satın alınmış medya ülkede haddinden fazla dönmekte olan sıcak parayı iyi bir şey olarak halka endeksledi. sıcak paranın cari açığa ve işsizliğe sebep olacağını bilmeyen halkımızda ekonominin düzeldiğini zannediyor. Ey türk halkı(oy verenler) ve akp ekonomi düzeldiyse 12 milyon işsiz niye var? açıklasın birisi.
bir bankacı olarak somut bir şekilde gördüğüm tedbirler neticesinde olmuştur.
öncelikle şunu söylemekte fayda var, bankalar bir ülkedeki ekonomik gücünün en büyük göstergelerindendir. bankalarda yaşanacak her hangi bir güvensizlik hem mevduat sahiplerini, hem kredi kullananları ve genelde bütün ekonomiyi etkilediği için sert tedbirlerle kuralları korunmak zorundadır.
bddk 2000 yılında kurulduktan sonra bankaların denetimi konusunda dizginleri eline alarak bankaların üzerinde demoklesin kılıcı olmuştur. bankaların sermaye yeterlilik rasyoları, faaliyetleri çok sıkı bir şekilde takip edilerek şube açamama, faaliyetlerini askıya alma gibi çok ciddi tedbirlerle bankalara yön vermiştir. bu kadar somut değerlendirmelerin yanısıra bankalara genel müdür yardımcısı ve üstü pozisyonlara getirilecek yöneticilerin bddk ya çaya davet edilerek görüşme yapılarak sizi bu kadar yakından takip ediyoruz havası oluşturulmuştur.
bddk yla beraber merkez bankası da bu sürede gerek faiz ayağında, gerekse bankaları yönlendirme anlamında başarılı işler yapmıştır. 2011 başından beri artan munzam karşılık lar ve dolayısıyla kredi hacminin daraltılması ve talebi kesmeye yönelik tedbirler başarılı bir şekilde uygulanmıştır.
bir de cari açık sorunu var, bu konuda hala başarılı olamadıkları açık bir gerçek.
bizden önce hiçbirşey yapılmadı. 80 yılda yapılanları biz 8 yılda yaptık diyen akp'nin 80 yıllık mirası yediğinden ekonomi düzelmiş gibi oldu. öyle ya özelleştirilen yerin parası, işçiye artık ödenmeyen para, işletme giderleri v.s olmadığından para kasaya girmiştir.
asıl üzerine düşünülesi konu 2001 senesinde ve ekonomik kriz ortamında 250tl asgari ücret alan adam tanesi 22-23 liradan kaç çeyrek altın alabiliyordu; bugün 630tl asgari ücret alan adam tanesi 130tl'den kaç tane çeyrek altın alabiliyor?
kemal derviş sayesinde , ama onlar kemal dervişi aştı ithalata dayalı ekonomi politikası izledi , bakalım şimdi yüksek kurla nasıl başa çıkacaklar ekonomistler onu konuşuyor , ilerki günlerde anayasadan falan önemli gündem maddesi olacak gibi.
