mirasyedi velet edasıyla malı mülkü satıp, edindiği parayla oh ben ne kadar zenginim deyip, 2 gün sonra don gömlek kalıp, ben fakirim bana yardım edin figanına hasıl ekonomidir.
--spoiler--
Kilis’te artan işsizlik ekonomik bozuklukları da yanında getiriyor. Küçük esnaflar, vergilerini ve kiralarını ödeyemeyecek duruma geldi.
Kilis’te kira ödemelerinin ağır geldiği esnaf kepenk kapatma tehlikesiyle baş başa kaldı.
ESKi GÜNLERiNi ARIYORLAR
Eski günlerini mumla aradıklarını belirten esnaf, yine de haline şükrederken, ümidini ise kaybetmiyor. Son 10 yılın en kötü dönemini yaşadıklarını ifade eden esnaflar, Sabahtan akşama kadar siftah yapamadıklarını söylüyorlar. Senetlerini dahi ödeyemeyen esnaflar ise, “Piyasada potansiyel var ama para lazım. AVM’ler piyasadaki sıcak parayı çekip yurt dışına çıkartıyorlar” diye konuştular.
--spoiler--
Son cümleye dikkat. Yurt dışından gelen ucuz kredileri gömdüğümüz avm'ler neler yapıyormuş görün. Ama gördüğünüz üzere esnaf hala salak.
"Artık yeter, bu hükümetin basiretsiz politikaları yüzünden bugünlere geldik, evet ilk başta aldandık, ama anladık ki hata yapmışlar şimdi artık onlara cezalarını keselim, demek ki kendileri hiçbir şey yapamamış ileride daha kötü olacağız" mi demişler?
Tabi ki hayır: "Buna da şükür" demişler. O zaman yarın o kepenkleri bir daha açmamak üzere kapadığında sana su veren itfaiyenin hortumunu sikeyim desek ayıp etmiş olmayız herhalde.
Eğitim seviyesi ve matematik yeteneği bakımından çok altlarda olan işgücünü oluşturan zombi çalışanlar ordusu yaratmış bir ekonomi. Polonya, Estonya gibi ülkelerin bile altındayız.
Gerçi biz bunu sözlüğü zaman zaman işgal eden aktroller'in beyinsizliğinden biliyoruz ama adamlar rakamlara dökmüş işte.
Neyi iyi yürüttüler, neyi iyi yaptılar ki ekonomiyi düzgün yürütmeyi başarsınlar? Alttaki yazı üst düzey bir AKP bürokratının bir "itiraf" raporundan. Gizli olan bir şey yok aslında her şey ortada hepsini biliyoruz ama yavşaklığın itirafı bu kadar soğukkanlı anlatılabilirdi.
--spoiler--
Dolardaki yükseliş sürecinde, foreks piyasasında Türk Lirası (TL) satıp, dolar alan spekülatörlerin rolü vardı. Yasal bir işlem olan spekülasyonla, yasa dışı bir işlem olan manipülasyonu lütfen karıştırmayalım. Spekülatörlerin TL satış maliyetleri yükselirse, ellerini kollarını sallayarak satış işlemi yapamazlar. Tabii gelecek hafta Merkez’den sert bir faiz artırımı daha gelir mi, emin değilim. Bir tarafı düzeltmeye çalışırken, doğal olarak başka bir taraf bozuluyor. Kredibilitesi yüksek olan şirketlerin orta vadeli finansman maliyetleri yüzde 25’e yükseldi. Bilançolarında borç taşımayan şirketlerden bahsediyorum. Firmaların mal ve hizmet satışlarından doğan yurt içi ve yurt dışı alacaklarının takibini ve tahsilini yapan faktoring piyasasında faizler yüzde 30’un üzerine çıktı. Bu faiz oranlarıyla iş yapılamaz. Hepimiz bu maliyetlere katlanacağız. Önümüzde böyle bir realite var. Gerçekliğin sınır tanımazlığı da utanç verici oluyor. Doların hızını kesmek için hamle yapmakta hakikaten geç kaldık. 24 Haziran seçiminden sonra her şeyin bir anda düzeleceğini düşünmek aşırı iyimserlik olur. Ekonomik sorunlara yönelik olarak hiçbir cumhurbaşkanı adayının elinde sihirli bir değnek yok. Kaldı ki Türkiye’de on ay sonra bir seçim daha yapılacak. 24 Haziran’da kim seçilirse seçilsin; ortamı sakinleştirmesi, dengelemesi gerekiyor. Merkez Bankası bile normalleşmeye çalışıyor. Açıkça görülüyor ki finansal sistem ve ekonomi daha fazla baskıyı kaldırmayacak. Ortalık toz duman olduktan sonra, Mehmet Şimşek ve Murat Çetinkaya paragöz fon yöneticilerine meram anlatmak için Londra’ya gidiyor. Olayların buralara gelmesi üzücüdür. Süreci maalesef iyi yönetemedik.
--spoiler--