2 ayda üretim %2.2 gerilemişken başarı söz konusu olamaz. hele ki cari açık mevzusunda gelişme namına hiçbir şey yok. akitlere göre sorun yok tabi herşey yolunda.
2002-2010 arası başarılı, 2010-2015 arası da bir o kadar berbattır.
Çünkü ilk 8 yıllık dönemde, kemal derviş politikaları ali babacan eliyle devletin makroekonomik seyrinde etkili olmaya devam etmiş, bu vesileyle 2001 krizi ve kronik yüksek enflasyon 2-3 yılda ortadan kalkmıştı.
yabancı yatırımcılara kurumları özelleştirerek ekonomiyi canlandırdı. bundan 3-4 sene önce dolar dibe vurmuştu işte o zamanlar dışardan sıcak para girişiyle ekonomi iyiye gitmişti ancak şuan o giren paralar yurtdışına çıkmaya başlayınca ve üretime değil ithalata dayalı montaj ekonomimiz olması yüzünden dolar aldı başını gitti tabi abdden gelen haberler de etkili.
kısacası politikamızı değiştirmeliyiz. küçük esnafı nasıl büyütüp ihracat yapan şirketlere dönüştürebiliriz ona yönelik siyasiler adım attığı zaman uzun vadede vergi olarak karşılığını devlet alacak zaten.
--spoiler--
Gelir Dağılımı bozukluğu ve yeni fabrikalar kurulması konularında eksiklik vardır.
--spoiler--
akp'nin özgün bir ekonomik politikası yoktur. 12 eylül faşist darbesi ve özal'dan başlayarak giderek hızlanan şekilde gelişen, küresel sermayenin istediği gibi uygulanan ve akp'nin vahşice sarıldığı bir sömürü politikası vardır. işsizlik, gelir dağılımında giderek bozulma, aşırı borçlanma, kaynakların hortumlanması, özelleştirme ve üretimden uzaklaşma bu politikanın temel sonuçlarıdır.
herşey baştan bellidir. neymiş, eksiklikler varmış, hadi canım sen de !
üretim boyutunu ihmal ederek tüketime dayalı bir ekonomi yaratan, ekonomiyi sıcak para ekonomisine bağlayan, üretim derken ağırlıklı olarak bol ithal girdili bir üretim gerçekleştiren, rant bazlı inşaata dayalı büyüme politikaları izleyen bir ekonomi nasıl başarılı olabilir? (bir de hükümetin yandaş olmayanlara baskısı ve sonu gelmez yolsuzluk iddialarını da bu çemberin içine almak gerek). bu mafya ekonomisi bir noktadan sonra patlar, sürdürülemez hale gelir...
konuya uygulama açısından yaklaşmadan önce ekonomiye yaklaşım olarak bakmak gerekiyor belki de. demek istediğim türkiye'nin ihtiyacı ileri kapitalist bir ekonomik model midir.
artık yandaşları bile kuşkuya düşürecek kadar başarısızdır. işte yeni fabrikalar kurulmadığını kendileri de itiraf ediyor.
sanayinin içinden gelen bir kişi olarak diyorum ki değil yeni fabrikaların kurulması mevcut fabrikalar kapanıyor. yolun sonuna iyice yaklaştık.
mesela akp cumhuriyetin kurduğu şeker fabrikalarını "özelleştirme" adına tarumar etti. şeker pancarı ekilmesin diye kota koydu. sonuç? türkiye 996 bin ton şeker, 1,5 milyon ton mısır ithal etti. ithal edilen mısırın bir kısmını, nişasta üretimi görüntüsü altında, glikoz üreten fabrikalar kullanıyor. türkiye'nin nişasta üretimi ihtiyacının üstündedir. sözde nişasta üreten fabrikalar nişastayı hayvan yemi yapsalar, çöpe atsalar da olur. zira asıl parayı nişasta üretiminin bir yan ürünü olan glikozdan elde etmektedirler. ithal mısırdan üretilen glikoz, şeker pancarından üretilen şekere göre ucuzdur, kar marjı yüksektir ama sağlıksızdır. keza memlekete şekerpancarı gibi katma değer ve istihdam sağlamaz. aslında glikoz üretiminde de kota var. fakat akgillere yakın olan ve de yaptıklarının görülmemesi için icap eden yerleri "gören" fabrikalar kotaları olmadığı halde el altından sürüyorlar glikozu piyasaya...
kılıçdaroğlu bugünkü konuşmasında konuya değinmiş: