büyük bir çoğunluğu doğan medyasının gazına gelen bazı insanların ne kadar karamsar, bazılarının ne kadar kötü niyetli, bazılarının da ne kadar sığ olduklarını anlamamızı sağlamıştır akp dönemi.
sırf "biz yaptık" demek için yapılan şeylerle savunulamayacak olan eylemlerdir. mesela birileri demiş ki bedava kitaplar dağıtılıyor, bir kere elinize alıp baktınız mı o iğrenç ingilizce kitaplarına? böyle bedava dağıtılacaksa hiç dağıtılmasın daha iyi, en azından insanlar kaliteli kitaplarla çalışsınlar. kendi alanım olduğu için bunu herkesle tartışabilirim ve diğer kitapların da pek farklı olduğunu düşünmüyorum açıkçası..
hastaneler süper diyenleri ise günde 2 kez şişli etfal'e davet ediyorum, hergün oradan geçiyorum. ne halde olduğunu da çok iyi biliyorum. muhteşem hizmetiyle parmağı kırılan arkadaşımın komple kolunu alçıya almışlardır. yani öyle "vaoov hastaneler süper, hepsi özel hastane oldu!" gibi bir durum yoktur, aynı tas aynı hamam devamdır. ayrıca bu hastaneleri birleştirirken sosyal güvenlik haklarının bir çoğunu tırpanlamışlardır ve bir b.ka yaramamıştır bu iyileştirme.
yaptıkları en iyi şey içinse: (bkz: sigara yasağı)
ancak nedense içimden kötü bir ses bunun sadece olası bir alkol yasağına karşı insanları alıştırma evresi olduğunu söylüyor, hani türkiye'yi adım adım, yavaş yavaş muhafazakarlaştırdıkları gibi bunda da bir esnaf kurnazlığı sezmiyor değilim.
yani akp'ye hiç mi hiç güvenmiyorum. iyi bir şey yaptılarsa bile mutlaka menfaatleri vardır, ya da göstermeliktir. benim bunları söylememse benim suçum değildir, bilin bakalım beni inandıramayan kimlerin suçudur?
çiftçiye haddini bilmesi gerektiği öğretilmiştir.
bazı milletvekili, bakan veya başbakanların oğullarının yan gelip yattığını kanıtlamıştır.
karpuz kabuğundan gemicikler yapılmıştır.
3 ve daha fazla çocuk için halk teşvik edilmiştir.
telekom gibi bir marka çok çok çok çok yüksek meblağlara alıcı bulmuştur.
kadrolaşma neredeyse sıfıra indirilmiştir.
akp döneminde yapılmış kötü şeyler olmadığından, böyle bir kategori yoktur. yapılan şeyler bizim insanımıza iyi gibi gelmiyor ne yazık ki, ahh şu at gözlüklerini çıkarta bilsek.. gelmiş geçmiş en iyi iktidar partidir, nihayetin de beraber yürüdük biz bu yollarda..
akp dönemi boyunca alttan aldığım bütün dersleri verdim, gayet iyi birşey bence fakat gıda sektörünün geldiği durum nedeniyle nasıl bir maaşa çalışıcağımı düşünmek istemiyorum şu an. kendilerine teşekkürlerimi iletiyorum.
akp dönemi en iyi (!) şekilde kotarılmış şeylerdir. mesela;
siyasetin en kara ve en vahim halini sunmak. din ile siyaseti muazzam bir şekilde biraraya getirip yine muazzam bir şekilde sömürüye gitmek.
devamında ise çok daha mühim bir konuyu "en iyi" şekilde kotardılar;
namus.
oy neydi ?
oy, namustu. siyasiler kendi rantlarının peşlerinde koşarken yine olan halka oldu. noldu ? millet fakr-u zaruret içinde eridi gitti. öyle ki "oyum namusumdur" diyemedi bu güruh.
biraz kömüre, biraz pirince gitti bu duruş...
kendine olan saygı ya da vs...
a bir de; anamızı da alıp gitmemiz söylendi, ona hiç değinmiyorum bile.
bunlar işte, en iyi yaptıkları tam olarak bu.
Ne söylersek söyleyelim sadece ironiden ibaret şeylerdir.* Cumhuriyet dönemi siyasi tarihi halk iradesi geyiğine dayalı bir ilahi komedyadır.
(bkz: Karakomedi)
- telekomun beleşe ermeni asıllı hariri ailesine satılması.
- unakıtan gibi devlet adamlarımızın ortaya çıkması.
- devleti yönetenlerin ananı da al git gibi söylemlerde bulunması.
- sağlık reformu adı altında, sağlık sektörünün içine edilmesi.
- dinin geniş kitlelerce benimsenmesinin sağlanması ve insanlarımız arasındaki çatışmaların son bulması (!).
- işsizliğin 0 olması (!).
- dış borçların azaltılması, hatta japonya ya dış borç verilmesi (!).
peşkeş çekmeyi özelleştirme zanneden, özelleştirme nasıl yapılır, özelleştirme çeşitleri nelerdir gibi en ufak bilgi sahibi olmadan özelleştirme konusunda ahkam kesenlerin "özelleştirme" olarak gördüğü şeylerdir.
ideal tip olan anglo-sakson tipi özelleştirme yerine, kâr yapan kurum ve kuruluşların top yekün yabancıya ucuz pahalı satılması olan arjantin tipi özelleştirme yapılan ülkemizde özelleştirme bu ülkeye ne kazandırmıştır?
telekom'un 6,5 milyar dolara -içinde avea da var- satılmasından sonra kurumlar vergisinin düşürülüp reel miktarın 5 milyar dolara düşmesi mi başarı? telekom 30 milyon aboneden her ay ortalama 10 lira sabit ücret almaktadır. hiçbir hizmet vermese bile yıllık 3.6 milyar lira para kazanmakta. yani yaklaşık 3 milyar dolar breh breh breh, işte başarı anasını satayım... buna dandik hizmete kol gibi adsl fiyatlarını da ekleyiverin bir zahmet.
seydişehir alüminyum fabrikasının 335 milyon dolara içindeki stoğu ile verilmesi üzerine de bonus olarak oymapına hidroelektrik santralinin verilmesi mi başarı? antalya'ya elektrik yetiştiremiyoruz deyip maliyeti 200 milyon dolar olan doğalgaz çevrim santrali yapmak mı başarı üstelik botaş'ın santral için yeniden boru döşemesi ile yaklaşık maliyet 350 milyon dolara çıkacak bu mu özellştirme, elindeki santrali bedava ver sonra "elektirk yetmiyor" diye sözüm ona hizmet getir. vay benim anam babam. tüpraş'ı özellştir sonra da halka "efendim akaryakıta özel sektör zam yapıyor, vallahi haberimiz yok" de ülkenin başbakanı olarak. erdemirden yarımca limanı'nı yabancı almasın diye 35 milyon dolara al, sonra 105 milyon dolara şeyh maktum'a sat, galataport bitince limanın değeri 1,5-2 milyar dolar olsun. antalya'daki ferro-krom fabrikasını stoklarının değeri bile etmeyen bir paraya abdullah gül amcamızın yeğenlerine sat, tarım bakanlığının arazilerini 49 yıllığına 10 milyon liraya abdülkadir aksu emmimin akrabalarına ver, ama aynı araziler için tarım desteği olarak 19 milyon lira ödeme yap vay benim anam babam...
özelleştirmede dünyanın en sağlamı olan ingilizler bile ülkelerinin iletişim tekelini halka arz ederek, yabancıya kota koyarak özellştirirken biz maşallah ver gitsin.
bankacılık sektörünün %55'i yabancıda, imkb'nin %85'i yabancıda, enerji sektörünün %60'ı yabancıda, iletişim sektörünün %85'i yabancıda, ağır sanayinin kontrolü yabancıda, üretilen elektriğin %55'i yabancı kaynaklı doğalgazdan üretilmekte. vay benim anam babam... turizm desen, devlet olarak arazi tahsisi yaparak, 15 yıl ödemesiz, düşük faizli kredi vererek yaptırttığın oteller ruslara, fransızlara, almanlara 200-300 milyon dolarlarla satılıyor.
devlet kumaş üretmez, devlet gübre üretmez, devlet plastik üretmez ancak; devlet iletişim sektörünün kontrolünü yabancıya vermez, devlet finans sektörünün kontrolünün yabancıya geçmesine izin vermez -kendi bankacılık yapsın demiyoruz, yasalarla sabitlesin bankalardaki yabancı oranını örneğin %30'da tutsun- devlet enerji sektörünün, ağır sanayinin kontrolünü yabancıya vermez ilgili yasal düzenlemelerini yapar.
son olarak, iyi şey olarak bir örnek vererek bitirelim, ptt'nin işletilme şekli gerçekten takdire şayandır.