bir gecede el çektirilip, gecenin bir vakti devlet bankasından çıkarılan kredi sayesinde atv kanalının satın alınması ile başlayan bu süreç, bildiğimiz diktatör rejimlerinde mevcut olan bir hale bürünerek tüm basının ele geçirilmesiyle devam etti. sürekli yalan haber, sürekli propaganda, sürekli iftira ve sürekli iktidara övgü sunan bir basın anlayışıyla yayın hayatına devam edenlerin arkasındaki güç, muhalif kurumlara rtük sayesinde nefes aldırtmamaya çalışarak (mehmet ali çelebi vakası da bunun bir koludur) insanların sesini kesti.
satılmış yalaka gazetecilerinin yaptığı haberlerde dün yeni şafak gazetesi kılıçdaroğlu ile ilgili amerika'da bay kemal'i fetöcüler karşıladı yalanını utanmadan servis edip, yalanı ortaya çıktıktan sonra da pişmiş kelle gibi sırıtmasından sonra yine sabah gazetesinin ibb aracında uyuşturucu yakalandı haberini verdikten sonra o aracın akepelilere ait olduğu ortaya çıkınca şerefsizce sırıtmaya devam etmeleriyle şereflerini bir kez daha kamuoyuna tarttırma fırsatı verdiler.
milyar milyar vergi borcu, ceza nedir aq... o kadar çok ceza çıkardılar ki adama pes ettirene kadar... canımı kurtarayım deyip her şeyi satıp gitti adam.
hürriyet amiral gazetelerden biriydi bülent arınç bile ahmet hakan a laf sokarken güzelim gazetenin aq kodun paçavraya döndü dedi.
demirören denen herif devletten bankadan aldığı borcla kimi yerlere çoktü... sonra devlet o borcu affa soktu.
basın illa muhalefet olsun diye yoktur. halk kim ne bok yiyor haberi olsun diye vardır. insan hakkıdır haber almak.
kimileri yargılanır mı falan diyonuz ya... şunların ucundan bile tutup çeksen bile bir ton adam yargılanır.
