aslında halk içerisinde çoğu kişinin bildiği fakat şaban dişli olayına kadar resmi olarak ortaya çıkmamış yolsuzluklardı. art arda patlayan şaban dişli ve deniz feneri olayları ile yavaş yavaş ortaya çıkmaya başlayan yolsuzluklar, daha önce yolsuzluklardan bunalıpta akp'ye sarılan seçmenlerde nasıl bir etki göstericek bilinmemekle beraber, muhafazakar bir partinin bu kadar aleni cebine para indirip bu kadar yüzsüzce muhalefet etmesi de tarihimizde ender görülen olaylardan biri olarak şimdiden yerini almıştır.
bu dönemin yolsuzluklarıda daha önceki dönemlerde olduğu gibi hükümet düşüp yeni bir hükümet gelince ortaya çıkacaktır. Daha önceki anap, dyp, refah dönemlerini örnek verilebilir. Bir nevi takke düştü kel göründü olayının periyotlar halinde seyretmesidir.
(bkz: konjuktural olarak yolsuzluk dönemleri)
mevcut dokunulmazlık durumu nedeniyle hakkında zanlılarına işlem yapılamayan yolsuzluklardır. kayıp trilyon davasında kusuru bulunduğu düşünülen yargılanamayan bir cumhurbaşkanına, resmi evrakta usülsüzlükten yargılanan ama dokunulamayan bir başbakana, çıkardığı kanunlarla kendisini korumaya alan bir maliye bakanına ve devletin rejimine aykırı güçlerin odağı olduğu mahkeme kararıyla kesinleşen bir iktidara sahibizdir, yalakaları da hâlâ "nereden biliyorsun kesin değil" bla bla diyor, peki sen nereden biliyorsun alayının ak sütten çıkmış ak kaşık olduklarını? iki lafından biri islamla ilgili olan her adamı cidden adam sanmak yaptıkları, komik bebeler sizi.
ancak akp'nin yaklaşık 6 yıllık iktidarından sonra, en sonunda b.k atabilecekleri bir kaç çamur izi bulmuşlardır. lakin hiç biri kesin değildir. sadece iddadır. başbakan, deniz feneri olayının benimle ilişkili olmadığını ispatlayamazsanız, ahlaksızsınız diyerek, kendine olan güvenini halkına belirtmiştir. ama halkın hepsinin anlaması beklenemez tabi. ergenekon'a sadece idda diyenler, ne de çabuk sahiplendiler deniz fenerini yahu. helal olsun, sizede bu yakışırdı.
buzdağının görünen kısmının medyada az da olsa yer bulduğu yolsuzluklar. seçim vakti yarım altınla, 3 kilo etle sindirilen halktan gizlenen yolsuzluklar..
tabi bu buzdağını kaale almamak çok yanlış olur, titanic bile battı bu okyanusta bilal'in gemiciği nasıl dayansın?
o değilde, 5 yılda köşeyi dönen bir taş yapı vardı noldu ona? he bir de unakıtanın "aç kalasıca oğlu" vardı dimi?..tmsfnin hiç paraya sattığı şirketleri hiç saymıoyrum zaten. özelleştirmelerden bahsetmiyorum bile.
1-Ayda 9 milyar lira maaşla geçinemeyen bir Başbakan.
7 yılda dolar milyarderi oları Recep Tayyip Erdoğan, ayda 9 milyar liralık Başbakanlık maaşıyla geçinemediğini söylüyor!
Recep Tayyip Erdoğan'ın istanbul Büyükşehlr Belediye Başkanlığı'na aday olduğu gün açıklanan serveti: "Kasımpaşa'da bit daire, Maltepe'de bir kooperatif hissesi. Bolluca'da (Gaziosmanpaşa) 346 metrekare arsa, Burak Gıda ve Ticaret Limited Şirketi'nde yüzde 10 hisse," (20 Şubal 1994 tarihli SABAH Gazetesi).
7 yıl sonra Rahmi Koç. "Tayyip Bey 1 milyar dolar para biriktirmiş." açıklamasını yaptı.(3 Ağustos 2001-CNN Türk)
Başbakan'ın 26 yaşındaki oğlu Ahmet Burak Erdoğan, 2,325,000 dolara bir kuru yük gemisi aldı. Başbakan'ın diğer oğlu Bilal Erdoğan. ABD'de 261.000 dolara daire sahibi oldu.
Ayrıca iki kardeş, Çamlıca Kısıklı'da "tapu kayıtlarına göre" 1 trilyon liralık villanın sahibi olular. Başbakan aynı yerde içi 450 metrekare olan villanın bir benzerini kendisi için satın aldı.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Ben ticaret yapmasam, oradan para kazanmasam, bu maaşla (Başbakanlık maaşı) geçinemem," diyor.
Peki, halk nasıl geçinsin?
2- Naylon fatura düzenlemekten sanık bir Maliye Bakanı.
Sanık Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın oğlu Abdullah Unakıtan, hiç çalışmadan, yorulmadan, oturduğu yerde bir kalemde 366 milyar lira kazanıyor.
Peki nasıl?
17 Nisan 2003 larihinde önce mısır ithalatındaki gümrük vergisi %20'ye indiriliyor.
Ağustos 2003 tarihinde Kemal Unakıtan'ın oğlu 4000 ton mısır ithal ediyor, ithalat işlemi bittikten sonra, 8 Ağustos 2003 tarihinde mısır ithalinde gümrük vergisi yeniden %45'e çıkarılıyor.
Kimin hakkı yeniyor? Tabii ki halkın!
Abdullah Unakıtan. pastörize yumurta ithalatı işine de giriyor. Önce şirketi AB Gıda San. ve Tic. A.Ş.'ye 2,5 milyon YTL'lik teşvik belgesi veriliyor. işe başlamadan önce pastörize yumurtada KDV oranları %18'den %8'e iniyor.
Yani Maliye Bakanı, aileye çalışıyor!
3- Bir arsa satışından bir trilyon lira kâr eden ama vergi vermeyen Maliye Bakanı.
Kemal Unakitan, kendi aldığı mülkü kendine sattı. 19 ayda 1,244,400,000.000 TL kazandı!
izmir'in Foça ilçesinde bir taşınmaz, Kemal Unakıtan'a ait BEM Dış Ticaret A.Ş. tarafından 12 Ekim 2000 tarihinde 15.600.000.000 TL'ye satın alındı, Aynı taşınmaz. 10 Mayıs 2002 tarihinde, yani 19 ay sonra 1.260.000.000.000 TL'ye bir özel finans kurumuna satıldı.
Satan şirketin ortağı Kemal Unakitan, alan şirketin genel müdürü de Kemal Unakitan!
Bu olağanüstü kârdan kurumlar vergi ödenmedi, şirket tasfiye edildi.
4- 13 günde 219 yol ihalesi.
AKP hükümeti 18 Kasım 2002'de kuruldu. Hükümetin henüz ilk 13 gününde, 31 Aralık 2002 tarihine kadar, tam 219 adet yol ihalesi yapıldı.
Toplamı 52 trilyon lira olan ihale bedelleri, Sayıştay vizesinden kaçırılmak için 750 milyar lirayı aşmayacak şekilde ayarlandı. Böylece, yolsuzluk saptamasın diye Sayıştay devre dışı bırakıldı.
Yolsuzluk yapmadığını söyleyen bir hükümet, Sayıştay denetiminden niçin kaçar?
5- Hortumcular VIP salonunu kullanmaya devam ediyor.
Adalet Bakanı Cemil Çiçek,
"Havaalanının VIP salonunda bankasına e konulan birisini gördüm. Adamın ayakkabısının fiyatına bir ay evrak memuru çalıştırıyorum, Nasıl olur, VlP'te ne işi var diye baktım,"
diyebiliyor. Aradan 4,5 yıl geçti, bu konuda hiç birşey yapılmadı.
Aynı adamlar, bugün de VIP kapısından geçiyorlar.
6- Hortumcu helikopteriyle hortumcu köşküne giden bir Başbakan.
Halis Toprak, özel helikopterini göndererek AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı, Bozüyük'teki köşküne getirtti. Görüşmeye bazı hortumcu banka patronları da katıldı.
Hortumcunun helikopteriyle gezen bir Başbakan, hortumculara VIP kapısını kapatır mı?
7 ihalesiz 2 milyon dolarlık iş alan AKP'li.
TCDD izmir Limanı, 15 yıllığına Reha Denizcilik adlı şirkete (toplam 2 milyar 100 milyon dolarlık iş) ihalesiz olarak bir sözleşmeyle verildi.
Reha Denizcilik, sözleşme tarihinden sadece bir halta önce kuruldu, Bu ballı işi ihalesiz alan şirketin büyük hisseli ortaklarından biri, AKP'nin Bakırköy ilçe Başkanlığı'nı yapmış olan Rahmi Genç.
"Yolsuzluklarla mücadele edeceğim, " diye halka söz verip, vatandaşın oyunu alan AKP, böylece yandaşlarını devletin olanaklarıyla besliyor.
8- Hortumcudan pahalıya al, yandaşına ucuza sat.
Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu. Ceylan Grubu'ndan, banka borcuna karşılık 52 milyon dolara Antalya'daki Deluxe Resort Otel'i aldı, Karşılığında da Ceylan Grubu'nun 52 milyon dolarlık borcu silindi.
Devletin 52 milyon dolara aldığı otel, bir süre sonra 25 milyon dolara AKP yandaşı bir şirkete satıldı.
Devletin bu ticaretten zararı tam 27 milyon dolar.
Bunun adı, hortumcunun cebine devlet kesesinden para koymaktır; halktan çalmaktır...
9- Devletin 51 milyon dolarlık fabrikası, AKP yandaşına 1.1 milyon dolara satıldı.
Gerçek değeri 51 milyon dolar olan Balıkesir SEKA Kağıt Fabrikası 1,1 milyon dolara AKP yandaşı Albayraklar A.Ş.'ye satıldı.
Ancak bu arada şirkette 12,7 trilyonluk bir varlık kaybı tespit edildi (yaklaşık 10 milyon dolar). Halkın vergisiyle kurulan birçok şirket, AKP yandaşlarına bu şekilde peşkeş çekildi.
Bunun adına AKP'nin özelleştirme - hortumlama politikası deniyor.
10- Ver ihaleyi kap milletvekilini.
ikinci Beyaz Enerji Operasyonu'nda AKP'nin yolsuzluk batağına ne denli girdiği telefon kayıtlarıyla da ortaya çıktı.
Milletvekili Cemal Kaya, işadamı ibrahim Selçuk'u arayarak eşi üzerine kayıtlı Aram Şirketi'ne, EÜAŞ'dan ihale alma girişiminde bulundu.
Savcılık tarafından hazırlanan iddianamede,
"Bu amaçla Kargamış, Özlüce ve Urfa ihaleleriyle ilgili ayrıntılı görüşmeler yaptıkları, bu görüşmelerde sanık Selçuk'un, Milletvekili Cemal Kaya'ya yapması gereken kırımları dahi söylediği, Cemal Kaya'nın teklif edilen bazı ihaleleri küçük bularak, kendisine daha büyük ihaleler vermesini istediği" ifadelerine yer veriliyor.
iddianamede ayrıca, işadamı ibrahim Selçuk'un, Teftiş Kurulu Başkanı Cevdet Malkoç'a baskı yapması için, AKP Genel Sekreteri idris Naim Şahinle görüştüğü ve Malkoç'a Şahin aracılığıyla baskı yapıldığı" açıklaması da yer alıyor.
CHP'den AKP'ye geçen, yolsuzlukları ortaya çıkınca milletvekilliğinden istifa edip ayrılan ve yargılandığı dosyadan mahkum olan Cemal Kaya, 2007 seçimlerinde AKP'den Ağrı milletvekili adayıdır.
11- içişleri Bakanı'nın işbitirici oğlu.
içişleri Bakanı Abdülkadir Aksu, Bakan olduktan sonra Türkiye Jokey Kulübü hakkında inceleme - soruşturma açtırıyor.
Ancak, Türkiye Jokey Kulübü, Bakan'ın avukat oğlu Murat Aksu'yu, aylık 7,5 milyar liraya danışman olarak tutuyor.
Yani hem hakim, hem de savcı aynı aileden...
12- ihaleye fesat karıştıran Milli Eğitim Bakanı.
Cumhuriyet tarihinde ilk kez bir kamu kurumu, bir bakan hakkında yolsuzluk iddiasıyla ilgili olarak soruşturma açılmasını istedi.
Milli Eğitim Bakanlığı, 7 Haziran 2004 tarihinde,135 ilköğretim okulu inşaatı için 62 ihale açtı.
Ancak ihalede yapılan yolsuzluklar nedeniyle, Kamu ihale Kurumu. Başbakanlığa resmen başvurarak Mili Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik hakkında soruşturma açılmasını istedi.
Peki, soruşturma açıldı mı?
Hayır... Yolsuzluk yapan AKP'li olduğu için özenle korundu.
Böylece, Recep Tayyip Erdoğan, yolsuzluk yapan bir bakanı daha kanatlarının altına almış oldu.
13- Özelleştirme yağmasına örnek.
Gemlik Gübre Sanayii A.Ş., 83,1 milyon dolara özelleştirildi. Oysa bu fabrikanın sadece arsası, içindeki 154 lojmanla birlikte 120 milyon dolar ediyor.
Limanıyla birlikte fabrikayı salın alan işadamı Ali Rıza Yıldırım'ın basına yaptığı açıklama:
"IGSAŞ gübre, 90 milyon dolara satıldı, içinde 60 milyon dolar para vardı, Eti Gümüş, 33 milyon dolara satıldı. 20 milyon dolar nakiti vardı, Gemlik Gübre bugün satılsa, iki katına satılır."
işte, ülkemiz bu şekilde yoksullaştırılıyor...
14- Yağmaya devam, 4.5 ayda 4 misli kâr.
3 milyon 751 bin dolara özelleştirilen Sümerbank'ın arsasının sadece bir bölümü 13 milyon 750 bin dolara satıldı!
Sümerbank'ın 50 yıl önce kurduğu Pamuklu Mensucat A,Ş,, 13 Temmuz 2005'te, Özelleştirme Yüksek Kurulu'nca 3 milyon 751 bin dolara, 47 ortaklı Ortak Girişim Grubuna (OGG) satıldı.
OGG'nun başında AKP'li Manisa Belediye Başkanı Bülent Kar bulunuyor
Şirketi alan grubun ilk icraatı, Sümerbank'ın 90 dönümlük arsasının 55 dönümlük bölümünü, alışveriş merkezi yapılmak üzere KiPATESCO şirketine 13 milyon 750 bin dolara satmak oldu.
Böylece şirket, sadece arsanın bir bölümünü satarak yatırdığı paranın 4 katını 4,5 ay sonra kazanmış oldu. Kaldı ki, daha fabrikanın 35 dönümlük arsası duruyor.
Böylece özelleştirme bir yağmaya dönüştü; bir yatıranlar daha bir yıl geçmeden 4,5 ay sonra sadece arsanın bir bölümünü satarak 4 misli kâr elde ettiler, Tabii fabrikanın satılan bir trilyonluk hurdaları bu kârın içinde değil...
OGG Yönetim Kurulu ve AKP Manisa Belediye Başkanı Bülent Kar, ÖiB ile yaptıkları gayriresmi anlaşmanın fabrikayı ekonomiye kazandırma amacı taşımadığını da açıkça belirtti.
Amaç, özelleştirmek değil, halkın hakkım yağmalamak...
15- Ulaştırma Bakanı'nın oğlu nasıl gemi sahibi oldu?
Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım'ın oğlu Erkan Yıldırım, Almanya'daki Santour GmbH firmasından aldığı 200.000 Euro ile italya'da bir gemi satın aldı.
Binali Yıldırım, milletvekili olmadan önce bu firmanın Genel Müdürüydü,
Peki, Binali Yıldırım'ın oğluna 200.000 Euro para veren şirkete nasıl bir kıyak yapıldı?
Türkiye Denizcilik işletmesi'ne ait bir gemi ihalesiz olarak, Santour GmbH firmasına kiralandı!
Kimin eli kimin cebinde?
16- AKP'nin ulusal yolsuzluk markası: OFER
AKP hükümeti, yasalara aykırı olarak israilli işadamına 6 ayda 755 milyon dolar kazandırdı!
TÜPRAŞ'ın yüzde 14,76'lık hissesi, kapalı kapılar ardında yapılan pazarlıklarla, yasadışı olarak israilli işadamı OFER'e 446 milyon dolara satıldı.
Ancak 6 ay sonra TÜPRAŞ'ın %51'lik hissesi ihaleyle satıldığında gerçek fiyatın, bu rakamın çok üstünde olduğu anlaşıldı, 6 ay arayla yapılan, biri ihaleli, diğeri ihalesiz iki işlem karşılaştırıldığında, AKP hükümetinin OFER'lere 755 milyon dolar kazandırdığı ortaya çıktı.
Danıştay, ihalesiz satışın yasalara aykırılığını karara bağladı. Fakat yargı kararı yerine getirilmedi.
Önce OFER'i tanımadığını söyleyen Tayyip Erdoğan, daha sonra bir kez görüştüğünü açıkladı, Ancak OFER'le birden fazla görüştüğü ortaya çıktı.
Kemal Unakıtan, Kuşadası, Galataport ve Tüpraş ihaleleriyle ilgili olarak kapalı kapılar ardında OFER ailesiyle pek çok kez görüşmeler yaptı. OFER'in özel uçağıyla Hong Kong'a gitti, Limanların özelleştirilmesiyle ilgili olarak, Mehmet Kutman adlı bir işadamından ihale tekliflerini gizli yazılarla aldı.
Hükümet, Türk halkından yana değil OFER'den yana tavır alıyor. AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ve onun Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, OFER'i koruyor.
17- AKP'nin yerel yolsuzluk markası: ALi DiBO.
AKP'lilerin kurdukları "ALi DiBO" düzeni, AKP'nin yolsuzluklarının yerel markası oldu.
AKP Grup Başkan Vekili Sadullah Ergin'in de adının karıştığı Hatay'daki yolsuzluklar zinciri, halk tarafından "ALi DiBO" düzeni olarak adlandırılıyor.
Yolsuzluğu ortaya çıkaransa bir başka AKP milletvekili.
AKP Grup Başkan Vekili Sadullah Ergin'in kendi el yazısıyla ihalelerin AKP'lilerce nasıl paylaşıldığı belgeleriyle ortaya kondu. Bir süre sonra AKP'nin yerel yönetimlerde nasıl bir ihale yağması yaptıkları, belgeleriyle birlikte Türkiye'nin her tarafından medyanın gündemine düştü.
Kısa sürede görüldü ki, "ALi DiBO" düzeni sadece Hatay'da değil, Türkiye'nin pek çok ilinde kurulmuş.
Çorum, istanbul, Samsun, Sinop, Ankara, Kırklareli, Gümüşhane, Bolu. Afyonkarahisar, Adana ve Amasya. "ALi DiBO" düzeninin kurulduğu başlıca iller...
"ALi DiBO" düzeninin medyada sık sık yer alması üzerine Başbakan Recep Tayyip Erdoğan,
" Bir AKP'li 10,20,50 milyarlık kamu ihalesine girse, o adam yandı, Elinize, dilinize dursun ya, insaf, Yani AKP'li bu memleketin evladı değil mi?"
dedi. Oysa aynı Başbakan daha önce,
"iş başka, siyaset başka; müteahhitlik yapmak isteyen başka yere gitsin,"
demişti.
Bizzat Başbakan, "ALi DiBO" düzenini meşrulaştınyor ve "ALi DiBO"nun, AKP'nin yolsuzluklarının yerel markası olarak Türk siyasal tarihinde yerini almasını sağlıyor.
19- Bir Başbakan dokunulmazlıkların kaldırılmasını neden istemez?
Dokunulmazlıklar kalkarsa, başta Başbakan Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere, pek çok bakan yargılanacak!
2002 seçimleri öncesinde, AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ile CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Uğur Dündar'ın sunduğu "seçim arenası" programında dokunulmazlıkları kaldıracaklarına dair halka söz verdiler.
Recep Tayyip Erdoğan, dokunulmazlıkların kaldırılması konusunda daha da ileriye giderek,
"Neden kürsüdeki konuşmaya dokunulmazlık olsun? Gönül ister ki, o da kalksın. El ele verip onu da kaldıralım,"
dedi.
Aradan 4,5 yıl geçti ama milletvekili dokunulmazlığı kalkmadı.
20- AKP neden yolsuzlukların üzerine gidemiyor?
AKP, yolsuzlukların üzerine gidemez çünkü kendisi yolsuzluk batağına batmış durumda.
Bazı bakan, il ve ilçe başkanlarının kapalı kapılar ardında nasıl ihale pazarladıkları, belgeleri ve mahkeme kararlarıyla kesinleşmiş durumda.
Yurt dışında alın teri dökerek para biriktiren vatandaşlarımızın 5 milyar doları hortumlandi; AKP kılını bile kıpırdatmadı, Bir hortumcuyla aynı safta yer alan bakanlar, gazetelerin manşetine bile çıktı.
21- AB Türkiye'deki yolsuzluklar konusunda ne diyor?
Avrupa Birliği'nin Türkiye ile ilgili olarak yayınladığı 2006 yılı ilerleme raporunda, yolsuzluklar konusunda şu gerçeğin allını çizilmektedir:
"...yolsuzluk yaygın ve yolsuzlukla mücadele eden makamlar ve politikalar zayıf olmaya devam etmektedir."
AKP iktidarının yolsuzluklarını Avrupa Komisyonu da kabul etmekte ve raporuna almakta sakınca görmemektedir.
şimdi ilk önce başlığı açan ve ilk entryi giren arkadaşa teşekkürlerimi sunarım. ancak bu kadar uzun yazması, entryin okunabirlilik oranını azaltır. şimdi arkadaşlar, bu akp denen oluşum din iman diyerek, halkın temiz duyguları oynayarak ülkeyi bir nevi soyuyorlar. ancak bizim halkımız, ağzında besmele olan, namaz kılanların asla böyle bir şey yapacaklarına inanmıyor. adama diyorsun, isviçre'de banka hesapları varmış. diyor ki; o adamlar müslüman yapmaz. adama diyorsun, oğluna trilyonluk gemi almış. adam diyor ki; o adam namaz kılıyor yapmaz. adama diyorsun; dünyanın bilmem kaçıncı zengin başbakanı; adam diyor ki bunlar chp'nin uydurması, onlar dindar adam harama el uzatmaz. diyorsun da diyorsun ama karşında ki zihniyetin cevabı hiç değişmiyor. o adam müslüman, namaz kılıyor. hep din tabanında cevaplar veriyor. bu ülkede hacı ve hocadan korkacaksın diye boşuna dememiş büyüklerimiz.
yolsuzluk, rant, torpil ve soygunlar bunlar. biri koruma polisine olmayan makamda kadro verir, diğeri vekilinin karısını vali atar (bkz: tayyip erdoğan). bir bitmediler. devleti batırıyorlar.
Şöyle bir devlet dairelerine hastanelere belediyelere gidin... Yalnozca çalışanların yüzlerine ve tarzlarına bakın.. Yüzyılın kadrolaşmasını torpilini görürsünüz.