şu linkten de anlayabileceğiniz üzere gerçek olandır. türkiye'nin tarihindeki ortalama büyüme hızı %5.6 iken bu akp döneminde 4,7 ile sınırlı kalmış durumda. yani akp büyüme konusunda aldığı oyu hak etmiyor bu 1.
şimdi gelelim ikiye, büyüme hızının yanı sıra kasada para olması durumu. merkez bankasında 100 milyar dolar var doğru ama bir de bunu inceleyelim.
merkez bankasındaki 100 milyar doların %56 sı merkez bankasına ait değil. bu paralar türkiyenin bankalar ile ilgili yasalarından dolayı merkez bankasına giren, bir banka türkiyede çalışıyorsa parası burada duracak, o banka kapanmadan da bu para çıkamaz tarzı kararnamelerinden dolayı duran bir para. ki bu %56 lık payın da çoğunluğu yabancı bankalara ait. yarın avrupa ile çok ciddi bir kapışma ortaya çıksa o almanlar bizi öpücüklemek için 5 büyük bankamızdan 3 üne ciddi partnerken o bankaların işlemlerini türkiyede sonlandırıp çıkmaya kalksa merkez bankası cuk diye 60 milyar dolara inebilir.
bunun yanı sıra bu 60 milyar doların olmasının sebebi de amerikanın kriz sebebi ile parasal genişleme yapması ve avrupa merkez bankasının hala günde 1.5 milyar euro para basmasından kaynaklı.
yani ortalıkta para bok.
apple amerikada tek bir şirket ve kasasındaki nakit merkez bankamızdan fazla. bu da buna bir örnek. ayrıca apple ın parasının hepsi apple ın... bizim ki %44 net %56 brüt-net.
yatırımlara gelelim şimdi de. türkiye'nin dış borcu vs yapılan total yatırımın farkını alın önünüze koyun, o yatırımların kaçta kaçı bu hükümetçe yapılmış, kaçta kaçı da sağdan soldan toplanmış görürsünüz. yap-işlet-devretle yaptırt bişeyleri sonra al milletten vergiyi öde adı biz yaptık olsun. ulan parasını ödüyorum sen kimsin derler adama.
normal şartlarda devlet eğitim vermeli, verdiği eğitimin sonucunda kurumlar üretim yapar halde olmalı, bu üretim özel sektöre yurtdışında para kazanıp ülkeye getirme fırsatı vermeli ve bu gelen para da yatırım olmalı.
ama bizdeki ithalat ihracat dengesini merak edenler varsa türkiye 1930-1946 yılları boyunca ortalama %15 oranında ithalat ihracat dengesinde fazla veren yani para kazanıp halkına bunu aktarabilen bir ülke idi. yıl 1960'a geldiğinde ise %25 eksi veren bir ülke olmuştu.
sıçtığımız 2002'de bu oran -23 iken 2012 de ise -26 olarak seyretmiştir.
türkiye'nin tam olarak yaptığı şu, bir kredi kartından diğerine para aktarıp sürekli yeni kredi kartı alarak bunu döndüren ve eve televizyon buzdolabı alan adam misali. bir gün bir patlayacak ki götümüzde göreceğiz evet. tşkler daha da fazla yüklenmiyiciğim.
kendi ceplerini doldurmaktan ülkeyi kalkındırmaya fırsat bulamadılar ki. muhtarından belediye başkanına hepsi aynı bunların. adam belediye başkanlığına adaylığını koyduğunda borcunun 8 trilyon olduğu söyleniyordu. söyleniyorsa ve buna şahitsen öyledir. vardır borcu. belediye başkanı oldu. bak şimdi servet sahibi oldu. ortalama 180 bin liralık evde oturan belediye başkanımız şimdilerde sahilde denize sıfır 4 trilyonluk lüks evde oturuyor. nerden geldi bu değirmenin suyu ağa.
bu durum işsizlik rakamlarını patlatmıştır. o yüzden işsizlik rakamları işsizlik oranı hesaplanırken yapılan hesaplama hilelerine ve değişikliklerine rağmen işsizlik rakamları diğer hükümetlerin rakamlarına göre oldukça yüksektir.
bir adet akp'li arkadaşa baktım haberi okusun sonra bu sayfayı atıcam. düşüncem şu ki yine dine sarılacak. kendisine güney kore örneğini verdiğimde arkasında tüm dünya var demişti.
kendi yorumum:bu borç artık ödenemez özellikle yurt dışı krizlerle birlikte hayatta ödenemez. hala tank yapıyorlarmış ta araplara satacaklar ? önce daha küçük bir hedef belirlesen be güzel kardeşim. ne bileyim tanktan önce kendi bomba imha aracın, silahların (kaç tane var tasarımı, patenti bize ait olan ?) ya da git mutfak robotu yap. benim gördüğüm kadarıyla vestel (çok ciddiyim) yurt dışında bile satış yapıyor (belkide alanların oğo türk bilemem) ancak bir şeyler başarmışlar. ihrac edebiliyorlar ürünlerini, tarım desek eh işte kaç ülkeye portakal satıyoruz ? (hani sıkıp sıkıp attığınız portakallar varya akp'liler) kaç ülkeye buğday ya da karpuz kavun satıyoruz ? tohumu bile dışarıdan geliyor ürünlerin. yazık çok yazık keşke 50'lerden sonra başa düzgün biri geçseymiş o zaman işler çok farklı olabilirdi.
şu linkten de anlayabileceğiniz üzere gerçek olandır. türkiye'nin tarihindeki ortalama büyüme hızı %5.6 iken bu akp döneminde 4,7 ile sınırlı kalmış durumda. yani akp büyüme konusunda aldığı oyu hak etmiyor bu 1.
şimdi gelelim ikiye, büyüme hızının yanı sıra kasada para olması durumu. merkez bankasında 100 milyar dolar var doğru ama bir de bunu inceleyelim.
merkez bankasındaki 100 milyar doların %56 sı merkez bankasına ait değil. bu paralar türkiyenin bankalar ile ilgili yasalarından dolayı merkez bankasına giren, bir banka türkiyede çalışıyorsa parası burada duracak, o banka kapanmadan da bu para çıkamaz tarzı kararnamelerinden dolayı duran bir para. ki bu %56 lık payın da çoğunluğu yabancı bankalara ait. yarın avrupa ile çok ciddi bir kapışma ortaya çıksa o almanlar bizi öpücüklemek için 5 büyük bankamızdan 3 üne ciddi partnerken o bankaların işlemlerini türkiyede sonlandırıp çıkmaya kalksa merkez bankası cuk diye 60 milyar dolara inebilir.
bunun yanı sıra bu 60 milyar doların olmasının sebebi de amerikanın kriz sebebi ile parasal genişleme yapması ve avrupa merkez bankasının hala günde 1.5 milyar euro para basmasından kaynaklı.
yani ortalıkta para bok.
apple amerikada tek bir şirket ve kasasındaki nakit merkez bankamızdan fazla. bu da buna bir örnek. ayrıca apple ın parasının hepsi apple ın... bizim ki %44 net %56 brüt-net.
yatırımlara gelelim şimdi de. türkiye'nin dış borcu vs yapılan total yatırımın farkını alın önünüze koyun, o yatırımların kaçta kaçı bu hükümetçe yapılmış, kaçta kaçı da sağdan soldan toplanmış görürsünüz. yap-işlet-devretle yaptırt bişeyleri sonra al milletten vergiyi öde adı biz yaptık olsun. ulan parasını ödüyorum sen kimsin derler adama.
normal şartlarda devlet eğitim vermeli, verdiği eğitimin sonucunda kurumlar üretim yapar halde olmalı, bu üretim özel sektöre yurtdışında para kazanıp ülkeye getirme fırsatı vermeli ve bu gelen para da yatırım olmalı.
ama bizdeki ithalat ihracat dengesini merak edenler varsa türkiye 1930-1946 yılları boyunca ortalama %15 oranında ithalat ihracat dengesinde fazla veren yani para kazanıp halkına bunu aktarabilen bir ülke idi. yıl 1960'a geldiğinde ise %25 eksi veren bir ülke olmuştu.
sıçtığımız 2002'de bu oran -23 iken 2012 de ise -26 olarak seyretmiştir.
türkiye'nin tam olarak yaptığı şu, bir kredi kartından diğerine para aktarıp sürekli yeni kredi kartı alarak bunu döndüren ve eve televizyon buzdolabı alan adam misali. bir gün bir patlayacak ki götümüzde göreceğiz evet. tşkler daha da fazla yüklenmiyiciğim.
hadi oradan, akp iktidara geldiğinde ben 8 yaşındaydım, şimdi 23 yaşındayım, tam %187.5 lik bir büyüme oranım var.
hangi iktidar yapabilmiş bunu be, yaşasın akp. ayrica bu entry'i girmemi sağlayan akıllı telefonlar da akp sayesinde varlar, akp olmasa hala 3310 kullaniyorduk.
iste bu yuzden ak partiliyiz ak partiliyiz huloooogg. erduvanin götüyün gılıyıh.
