akp demokrasisi,
liberalizm ve kapitalizmin,
evangelist dünya görüşünün islamcı bir tevili aslında. selefiler açısından akp liler ve birçok cemaat mensubu müslüman bile değil, fakat ben o kulvara hiç girmeyeceğim. alanım değil!
liberal demokrasinin hristiyan,
yahudi,
islami ve seküler olsun, hiçbir yorumunu sevmediğimi sağır sultan bile biliyor.
günahım kadar değil, cehennem kadar sevmiyorum!
sebepleri çok açık değil mi, amerikanın finansman, reklam ve pazarlamadan ibaret ilkel oligarşisini kitlelere demokrasi diye yutturan liberal demagoglar yüzünden türkiye,
kamu sermayesinin ve militarizmin güçlü olduğu zamanlardan daha beter ekonomik problemlerle boğuşuyor!
abd bürokrasisi, musk ve trump gibi birkaç soytarı ve sermayenin çekiç yumruğuyla enkaz haline geldi.
avrupa, kadın mı erkek mi olduğuna karar veremeyen şizofrenlere,
akıl hastalarına,
sapkınlara lgbt çatısı altında ayrıcalıklar yağdırıyor, 21.yy da bile binlerce afrikalı kadın her gün tecavüze uğrayıp köle pazarlarında teşhir edilirken.
batı, siyonist ve evangelist oligarkların açgözlülüğü yüzünden mülteci toplama kampına dönüştürüldü, kıta ahalisinin emeklilik dahil tüm haklarına yavaş yavaş çökülüyor.
abd, ingiltere, katar gibi ülkelerde devlete bağlı sağlık, beslenme, barınma hizmeti diye bir mefhum bile söz konusu değil.
öte yandan çin de kamu sermayesi inanılmaz güçlü. komünist çekirdekle kısmen kapitalist, özünde marksist pazar ekonomisini harmanlayan tek parti bürokrasisi, refahı milyarlarca insana yaydı. bu hindistan ve pakistan dahil yüksek nüfus problemiyle boğuşan hiçbir ülkenin gerçekleştiremeyeceği bir düş. ulaşım, sağlık, eğitim altyapısında birçok kuzey avrupa ülkesini bile solladılar. yapay zeka, füzyon, uzay asansörü, uzay istasyonu, ucuz otomobil, ucuz bilgisayar ve yonga gibi teknolojiler bile onlardan soruluyor. hukukun üstünlüğünde türkiye gibi vahşi kapitalist politikalarla çürüyen islamcı ülkeleri ibret almak için inceliyorlar.
AKP demokrasisi diye bir kavram yok. Zira siyasal islam fikri yapısı gereği demokrasinin liberal siyasi ve toplumsal değerleriyle bağdaşmaz. Kapitalizmi kabul eder o başka durum. Ayrıca islam anlayışını ve mezhebini fıkhi ve felsefi olarak en doğru yorum şeklinde kabul ettikleri için, demokratik eleştirileri dahi dine ve geleneksel değerlere bir saldırı olarak algılarlar. akp yönetiminin eleştirilere sert çıkmasının düşünsel sebebinin başlangıç noktasını bu bakış açısı oluşturur. Çin ise nüfusunun yüksek olması ve dünya rekabetinde etkili olabilmek için 1984 tarihinde liberal ekonomi anlayışını kabul etmiştir. bu aslında stratejik tercihin yanı sıra, zaruri bir gereklilikti. bugün ise sermayesini güçlendiren ve üretim,savunma alanlarında teknolojisini geliştiren bir devlet.ayrıca batı için de önemli bir ticari partner. ayrıca halkının disiplinli bir eğitimden geçmesine önem vermektedir. yurtdışına öğrenci göndermek stratejisi de dahil olmak üzere nitelikli bir nüfus oluşturmaya önem vermiştir. aileler de çocuklarının disiplinli ve farklı alanlarda kendilerini yetiştirmesi konusuna hassasiyetle yaklaşmaktadır. önümüzdeki yıllarda çalışanların hakları, düşünce özgürlüğü , birey devlet ilişkisinde hukukun bağımsızlığı gibi kavramlar da halk tarafından talep edilmeye başlanacaktır. her gelişen devlet de doğal olarak bu haklar da talep edilir.
kapitalist türkiye nin insanları çin li makine-elektrik endüstrisi alanında çalışan işçilerden bile daha az kazanıyorsa,
müsiad ve tüsiad zenginleri her sene servetini katlarken,
emekçiler üzerindeki vergi yükü artıyor,
ve devlet özel şirkete dönüşüyorsa,
bu süreci ta en başından sorgulamak gerek.
Birbirine çok benzerdir aslında. En başta mesela, [-partiyi ya da lideri eleştiren kodesi boylar bir daha da gün yüzü göremez-] politikası çinden araklanmış olma ihtimali oldukça kuvvetlidir.
