ABD'nin demokrasi götürme şekillerine bakarsak en "demokratik" olanı Türkiye'de olmuştur. zira Afganistan'dan sonra Türkiye'ye demokrasi getirmiştir. 10 yıldır o demokrasi ilerledi mi diye sorarsak? tabi ki ilerlemedi!..
öncelikle 1-demokrasi nedir 2-demokrat nasıl olunur sorularinin cevabını bilmek gerekir. ülkemizde demokrasi kelimesini sadece halkın kendi kendini yönetmesi diye bilen insan sayısı çok fazla.
bir ata sözü derki " adam olmayan yerde adamdan sayılır " yani diyorki : türkiyede hic bir zaman demokrasi yaşanmadığı için rte hocanın sagdan soldan çaldığı bazı çakma kanunlar ve uygulamalar demokrasi sayılıyor. işin aslı allakası yok. ama yiğidi öldür hakkınıda ver demişler bu rte çok karmaşık adam ve riski çok seviyor, adam harbi harbi büyük kumar oynuyor türkiye üzerinde sonunda ya tamamen batırır yada sanmıyorum ama böyle mutasyona uğramış değişik ama eskisinden iyi bir ülke yapar.
ab müktesebatı çerçevesinde ilerledi, yasalar mecburen çıkarıldı. ama uyulup uyulmadığı tartışılır.
bir de rte müktesebatı var. ama bunun çerçevesi bile yok. adına ileri demokrasi denip geri gidilen demokrasi anlayışı bu olsa gerek.
birilerinin(birinin) kaç çocuk yapacağıma, eşimin bunları nasıl doğuracağına, alkol alıp almayacağıma, inancıma, mezhebime karıştığı, karışabileceğini sandığı/umduğu bir rejime demokrasi denebilir mi? "ileri" nedir?
ben kendimi özgür, rahat hissetmiyorum, korkuyorum.
yalanlarla olmuyor, bir şekilde anlaşılıyor yalan. demokrasinin ileri olduğu yalandır, sözcüklerle olmuyor.
hem evet hem hayır çünkü daha çok sünni politikası izlemiş ve buna demokratikleşme denmiştir. Ama bir şey unutulmuştur. Bu sefer de cumhuriyetin kuruluş temelleri ile oynanmıştır. Reyhanlı da ölen insanlar için başbakan 53 sünni vatandaş vefat etti. Sözünü kullanmıştı.
Not; bende sünniyim ama bu politikadan rahatsızım.
tutuklu gazeteciler, yazarlar, parasız eğitim istedi diye aylarca tutuklu kalan öğrenciler,
ananı da al git lan ! diye aşağılanan bir halk, tutuklanan sendikacılar, milletvekilleri, fütursuzca dinlemeler, özel hayata vaki saldırılar, sahte deliller ve pkk'nın önde gelen adamı dahil terörist ve sabıkalı gizli tanıkların ifadeleriyle 4 yıldır tutuklu olan aydınlar, profesörler, yaşam tarzına gerici müdahaleler, yolsuzluklar, deniz feneri davasında olduğu gibi yargıyı kendisi için yargı haline getirecek yasal ve idari baskılar, en ufak toplumsal kıpırdanışı polis ve yargı terörüyle bastırma politikaları ve nihayetinde baskıdan ve aşağılanmadan bıkan bir halkın enerjisinin bir anda patlak vermesi.
akp faşizminden söz edilirken, akp döneminde demokrasi ilerledi mi ? diye bir soruyu sormak dahi abestir.
akp, ab'yi de kandırarak, ab sürecini dış destek alacak şekilde inanılmaz bir riyakarlıkla izler görünmüş, ancak, dönemindeki demokrasi, 2002 yılından önce var olan demokrasiden fersahlarca geriye gitmiş, tek parti-tek adam rejimi kurma yolunda ilerlemiştir. bu ilerlemeye sahtekarlara özgü bir şekilde, "ileri demokrasi" adını takmışlardır.
taksim gezi parkı eylemleri, akp'nin demokrasi düşmanı eylem ve söylemlerine karşı demokratik güçlerin "çüşş" demesidir. bu güçlü "çüşş" nidası tüm dünyada yankı bulmuş ve polis vahşeti ve rte'nin iç savaş kışkırtıcısı eylem ve söylemleri sayesinde dünya kamuoyu ve politikacıları, akp'nin içyüzünü nihayet görebilmişlerdir.
akp ve demokrasi, asla yanyana gelemeyecek iki sözcüktür.
insanlara nerde, ne zaman, nasıl alkol alabileceklerine dair dayatmalar...
kadınlara; kaç çocuk yapmaları gerektiğine dair yönlendirmeler...
kürtaj yasağı...
sezeryan yasağı...
insanlar hangi dizileri izlemeli/izlememeli, ona bile karıştılar.
