Tuhafı da biraz açmak gerekirse; ezik hissettiren diyebiliriz. yanlış anlaşılmalar tuhaf ve bi o kadar da gülünç hissettirir. beklemediğin birisinden akla gelmedik hareketler sergilemesini görmek tuhaf hissettirir.
daha dün konuştuğun insanla ertesi gün konuşamamak, daha dün iletişim halinde olunan insanın yarın bir gün öldüğünde senin haberin olmama durumu. mutluluğundan sevincinden hüznünden haberin olmamasıdır.
bugün kütüphanede çalışıyordum. çalışıyorum derken benim işim bu yani kitapları barkodlarına göre dizmek, ayarlamak vs... neyse bu sabah yine elimde sekiz on tane kitap dolaşa dolaşa yerlerini arıyorken yanıma bi kız geldi. güzel bi kızdı saçları kıvırcık, üzerinde kot montu. çok da güzel bi parfümü vardı. tüm o kitap kokusunu bastıran... pardon dedi kız elindeki telefondan çekilmiş bi fotoğrafı göstererek, bu yazarların kitaplarını arıyorum dedi. şansa listede marc levy ve faulkner gibi benim en sevdiğim, hakkında saatlerce konuşabileceğim yazarlar vardı. e dolayısıyla kitapların yerlerini gözüm kapalı bulabilirdim.
ama o an işte ya tırsaklığımdan, ya da eski sevgilime duyduğum gereksiz ve kontrolsüz sadakatten dolayı harekete geçmedim. kızla güzel bi sohbet kuracak yeterli materyalim vardı oysa. ama yapmadım nedense. bir kaç saniye göz göze kaldık sonra aşağıda katalog tarama bilgisayarı var oradan barkodlarına bakabilirsiniz dedim ve kitaplarımı alıp uzaklaştım.