Tayyipin Başbakanlıkta bir sözcüsü ve basın danışmanı vardı. Akif Beki isimli sözcünün görevi Tayyipin kırdığı potları tamir etmek, Yani öyle demek istememişti deyip vaziyeti idare etmek, basını yönlendirmek ve gazeteci kovmaktı. Orada Tayyipin sağ kolu olarak görev yapardı.http://sozcu.com.tr/2013/...-akifi-hurriyette-378467/
iktidar gücünü arkasında hissetmesiyle huzuru bulan şahsiyet.
zeka düzeyi sınırlı ve fakat yalama kabiliyeti üst düzeyde olan bir isim.
üzülüyorum zaten başarılı olan bir iktidarın bu ve bunun gibi yüzlerce yalama şahsiyetlerce çevrili olmasına,
bu arada zara ile evli olan şahsiyet.
mezarcı misali kadın boşanır boşanmaz sarmıştır kendisine.
Aslı Aydıntaşbaş'ı savunacağım hiç aklıma gelmezdi sayesinde yaptım. Aslı gayet mantık çerçevesinde konuştuğu için verecek cevap bulamıyor ve korkudan küçümsüyormuş gibi görünmeye çalışıyor ama zavallılığı her halinden belli garibin.
şu anki karşı gündem programında karşısındaki aslı aydıntaşbaş'a sürekli aşağılayıcı şekilde laf yetiştirip, küçümsemeye çalışan adamımsı, yandaş medyanın bir biblosudur. kadın gayet akıl ve mantık içeren konuşmalarla adamı çürütüyor bu kılıksız da " müsamere çocuğu gibisin ", " sen saygı sınırını oluşturmuyorsun " gibi boş boş konuşuyor.
karşısındaki hatunu kaldıramadan bir adam bu. herhalde karşısına çocuk koysanız onu da kaldıramaz. boş bir adam, yetersiz bir adam, akıl karşısında eli ayağı birbirine karışıp cevap veremeyen bir beceriksizdir.
--spoiler--
Yazar Gertrude Stein'a sevgilisi soruyor:
"Gertrude, cevap ne?"
Stein cevap veriyor:
"Soru neydi?"
Ona benzemesin benimki de.
işin sonunda, umutsuzca en başa dönmüş gibi olmayalım yani.
Neticede, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül "Mesaj alınmıştır" dedi.
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Gezi eylemcilerine 'onları anladığını ve hak verdiğini' söyledi.
Ağaç nöbeti tutanlardan, polis gazına maruz kaldıkları için özür bile diledi.
Ama soru, hâlâ bütün azametiyle karşımızda duruyor:
Sokağın vermek istediği mesaj neydi?
Herkes kendince ne anladığını söylüyor.
Olayı; ağaç sevgisiyle başlayıp yönü saptırılmış bir şiddet, bir serseri vandalizmi, başıboş marjinal grupların taşkınlığı, anarşistlerin yakıp yıkması, yabancı parmakların sokağımızı karıştırması, siyasi muhalefetin kalabalıkları tahrik ve iteklemesi, aşırı uçların masumane duyarlılıkları kışkırtıp kötüye kullanması diye görmek mümkün.
Neresinden baktığınıza bağlı.
Fotoğrafını çekip o karede kimlerin olduğuna tek tek bakmak da var.
Senaryosu değiştirilen yazarı da görürsünüz orada. Fikirleri zararlı görüleni de, burun kıvrılıp beğenilmeyeni de.
Dizisi kaldırılan oyuncu, işine karışılan yönetmen, hatta bütün set ekibi orada.
Tiyatrosu kapatılmak istenen sanatçı da, kurgusu bozulan romancı da, çizgileri muzır bulunan mizahçı da, klibi müstehcen sayılan şarkıcı ve arkadaşları da orada.
Zararlı kabul edilen şarkıların söz yazarı, bestecisi ve çalgıcısı ile ahlaksız denilen esprilerin karikatüristinden sakıncalı gösterilerin şovmeni ve stand-up'çısına kimi ararsan orada.
Toplumu yozlaştırmakla, gençleri kötü davranış ve alışkanlıklara özendirerek ahlaki çöküntüye yol açmakla suçlananların hepsi orada.
Genç kızları baştan çıkaran kıyafetlerin tasarımcıları, sokaktaki açık saçıklığın sebebi modacılar dahi orada.
Yalnız onlar mı?
Envai çeşidiyle bütün kurbanları da.
Hangi birini saymamı istersiniz?
Mahzurlu kitapların okuru mu yok, genel ahlaka aykırı tiyatro oyununun seyircisi mi, malum dizilerin izleyicisi mi!
Sakıncalı esprilere güleni de, o gayri ahlaki şarkıları çalıp o yasak kliplerle şıkıdım şıkıdım oynayanı da orada.
Davranışları, giyim ve kuşamları uygunsuz bulunan gençler ve kadınlar, kötü alışkanlık sahibi babalarla birlikte hakeza orada.
Rahatça yazıp konuşamayan gazeteciler, köşesini kaybeden kalemler, şu ya da bu sebeple baskı gördüğünü düşünenler, sesini soluğunu duyuramayanlar... Onlar da orada.
Velhasıl kendini dışlanmış, yok sayılmış, bastırılmış, itilip kakılmış hisseden gayri memnunların cümlesi orada.
Kimi bankta yan yana oturma hakkı, kimi istediği gibi giyinme özgürlüğü, kimi metroda saygı görmek, kimi de içkisi yüzünden horlanıp aşağılanmamak için orada.
"Biz de varız" deme gereği duyanların, kendi fikri de sorulsun isteyenlerin, kaale alınmamaktan yakınanların hangi birini sorsanız orada.
Dönüp bir daha bakın, yoksa mesaj da orada değil mi?
--spoiler--
hayatımda bu kadar, yalancı ve samimiyetsiz bir insan görmedim. herkesi aptal falan zannediyor heralade. dünyanın en zeki insanının o olduğunu düşünüyor. yazık lan. sinirimi altüst eden bir adam. yolda görsem suratına tükürürüm o derece..
an itibariyle cnn türk te nasıl bir yalancı ve samimiyetsiz bir adam olduğu görülebilir. gülüşünü s...
ercan saatçi'nin spor yazarlığı! performansından bile beter bir performansı var bu arkadaşın. bu adamı koca koca profesörlerle, büyükelçilerle falan karşılıklı oturtup konuşturuyorlar ya, kelimeler kifayetsiz...
iktidara sırtını dayamasa küçük bir ilde tirajı üç yüzü-beş yüzü geçmeyen yerel bir gazetede sikindirik bir köşe bile alamayacakken tetikçiliğini yaptığı malum kurum yüzünden türk milletinin gözüne gözüne sokulan binlerce kımıl zararlısından biri. türk tabiplerinin biber gazını kimyasal silah olarak kabul etmesini "ideolojik" olarak gören, ne desem bilemedim, öyle nefes alan bir canlı. kendisine yakın mesafeden biber gazları diliyorum, camsil sanıyor heralde. hiçbir şey hakkında bilgi sahibi olmadan sadece karalamak için konuşması da dibini yaladığı kurumun kur'an'da günah olan tekebbür yanlısı profiline pek iyi uymaktadır. ne güzel müslumanlık...
hayır benim merakım; yiğit bulut, bu arkadaş, razim ozan ve nagehan kalibresindeki organizmalar bu iktidar olmasaydı ne iş yapacaklardı, ciddi anlamda meraktayım. odacılık mesleğinin bile bir şerefi var be gülüm. son olarak, medya mahallesi'ni akp yalama mahallesine çevirdiği için de kendisine bir teşekkür borç bilirim.
şu an cnn de bir haber programında, üç-dört tane kadının kürtaj ile alakalı protesto görüntülerini izliyor. kadınların başlarında bir otobüs dolusu polis. bir kadın, incecik, nazik eliyle polisin elinde tuttuğu ve kendisini itelediği kalkana bir kaç kez vurmaya çabalıyor. ama o kadar güçsüz ki, kadının elleri acıyor. daha sonra bu kadınlar hakkında, polise şiddet suçundan dolayı üç yıllık ceza davası açılacağı söyleniyor.
akif efendi yorum yapıyor; ''polis görevini yapmıştır, kadınlar suçludur. polise karşı direnmiştir.''
ben yorum yapıyorum; sen adamsan, sen hakikaten imanlı bir insan isen, ben kendimi her şehrin meydanında ayrı ayrı asacağım.