akgün akova

entry57 galeri2
    57.
  1. 56.
  2. " bir çift kanat bir altın madeninden daha değerlidir."
    2 ...
  3. 55.
  4. uzun kanatlı kuş sürüleri diliyorum sana

    aşk çılgınlığının köprülerinden geçelim seninle
    sevgilim, yaban otları arasında bulduğum yeşim
    yüreğimdeki su birikintisinde okyanusu arayan nehir
    sevgilim, unutmabeni çiçeğinin tuttuğu günlük
    gözlerimle sarıldığım kuğu bulutlu gökyüzü

    ellerini ayrılıklardan kaçırdığım
    dalgın deniz feneri duruşlu
    ilkbaharda gezinen sis saçlı sevgilim
    mevsimlerin ilkokulundan kışı silelim seninle
    yaz yağmurlarına yakalanalım
    kumsalında sevişmek istediğin Kız Kalesi'nin önünde
    açık hava sinemalarının yıkıntılarında uyuyalım
    yer gösterici uyandırsın bizi
    gözümüze sıktığı el feneriyle

    "hadi kalkın sevdalılar,
    Aşk Hikayesi filminde oynayan çift yaşlanmış,
    seyirci sizi görmek istiyor!"

    binlerce, onbinlerce kemanla çağırdığım dolunay
    elektriğin gümüş suyuna ışığını değdiren yıldız
    yeraltı kentimde biten güzelavrat otu
    geçmiş sevdalarımı erittiğin geceler için
    yeniden birini sevmenin ne olduğunu anımsattığın
    yüzümde tahtlar devirdiğin,
    saraylar yıktığın için
    düşlerinin içinden geçecek
    uzun kanatlı kuş sürüleri diliyorum sana
    ve severken seni,
    sevdikçe seni
    hep çocuk kalacağım, biliyorum.
    2 ...
  5. 54.
  6. "Flora" ve "Deniz" isimli şiirleri gerçekten çok güzeldir.
    0 ...
  7. 53.
  8. "Aşk vurdu onu, artık her şey kırılabilir
    Her şey kırılabilir, su bile."
    0 ...
  9. 52.
  10. sevgilim
    dökülürken tüyleri
    savaş uçaklarına çarpan güvercinlerin
    her gün değişen atlasların içinde tara saçlarını
    ve yalnızca kanatlarına güven.

    Akgün Akova
    1 ...
  11. 51.
  12. baba bana bağırma adlı şiiri okunulasıdır.
    0 ...
  13. 50.
  14. hasta galatasaraylı bir şairdir. bunu "severim dansözleri" adlı şiirinden anlayabilirsiniz

    bu kış kıyamet
    ilkbahara taktım kafayı
    kardanadam çöpçüsü, n'olacak
    ben var ya ben, bu hoptereleyli adam
    her zaman bir şeyleri düşünürüm dişlisine dişsizine bakmadan
    neden V şeklinde uçar yabankazları
    özgürlüğü, işkembe çorbasını, benzoik asit eldesini düşünürüm
    sofra kurallarının dangalak işi olduğunu
    DNA molekülünün sarmallığını
    hasret girmişse araya Özlem "ımi düşünürüm
    oof off siz orda, hani maşallah çamura yatmış manda gibisinizdir
    gak deyince su, guk deyince et
    içmiyorsanız, küfür etmiyorsanız, tükürmüyorsanız
    baloda değilseniz, orkestrada baş kemancı
    yatıp zıbarmışsınızdır iki seksen bir doksan
    kuaföre zamanınız vardır da kitap okumak mı, tüü tüü tüü Allah korusun
    aklınıza uymadı mı bir insan, bir düşünce, bir şiir sinirlenirsiniz
    bir kısmınızın içi bozukluğu şurdan bellidir ki
    çıkarır tabancayı, daaan daaan daaan
    namus belası, kan davasıhava parası
    baldır bacak hariç gazete başlıkları böyledir
    Fener iki Cim Bom sıfırdır kimi pazartesileri
    niye kaçırmıştır penaltıyı beş numara, niye
    nedeni vardır
    her şeyin bir nedeni vardır
    unutmayın üstelik her nedenin de nedenleri vardır iyi mi
    bu şiirin yazılmasının da bir nedeni var
    biz burda keyfimizden şiir yazmıyoruz arkadaş
    bizim de neşemiz, bizim de sıkıntımız var
    yetmiyor gibi ben her gün bir şeyleri düşünürüm
    dansözlerin ekonomiye katkısı ne bugün bunu düşüneceğim
    sonra mı ?
    sonra geçip karşılıklı, oooh yandan
    0 ...
  15. 49.
  16. “Ağlayınca incisini düşüren bir istiridyeye benziyorsun. Sen benim gökyüzünü düşleyen bir denizyıldızı olduğumu
    biliyor musun?”
    — Akgün Akova
    0 ...
  17. 48.
  18. Kanat Terzisi

    her şeyi
    anladılar
    sevgilim
    seviştiğimiz
    yatakta
    unutulmuş
    bir çift
    kanat
    bulunca

    terzilerine
    gidiyor
    kentteki
    kadınlar
    kendilerine
    kanat
    diktirmek
    için
    o günden beri.

    Akgün Akova
    1 ...
  19. 47.
  20. Bence sevgilim,
    söylendikçe bizim olan bir şarkıdır aşk
    dikey bir şiirdir bütün kuşları aynı anda havalandıran.

    Akgün Akova
    1 ...
  21. 46.
  22. "saçıma dokunma" diyorsun masal saçan bir sesle
    ekmek gibi dilimlediğimiz yatak sarılmış bize,
    bırakmak istemiyor
    kasıklarını öperken “saçıma dokunma” diyorsun
    dilimde gezdirirken seni,
    "saçıma dokunma, n’olur"
    kapısı açılan bahçene girerken bir daha, bir daha
    anılar dökülüyor göksarmaşıktan

    ikimiz de biliyoruz
    bir çözsem saçlarını
    bir daha söz etmeyeceğiz ayrılıktan
    saatlerin saçları olsaydı sevgilim
    bu kadar hızlı geçip gider miydi zaman
    ah sevgilim ne diyecektim ben sana
    aç pencereyi ve dışarıya bak
    son gecemizde kar altında kuğular.

    Akgün Akova
    2 ...
  23. 45.
  24. "çiçeğe durur gibi uyanışım" şiiriyle sabahlarımı şenlendiren şair ama insan...

    Sabah sabah
    Bir uyandım bir uyandım sormayın
    Çarşafım yeni ya biraz ondan bilindi
    Güneşti camdan vuran serseri kılıklı, kar bile yağsa
    Belki bir meleğin sırtını kaşımış
    Ya da kafayı üşütmüştüm sağımdan kalkarak
    Hepsi olabilirdi
    Bugün aybaşı, maaş alacak
    Talih kuşu başına konacak, ondandır dendi
    Biri de tutturdu düşümde cenneti görmüşüm
    Boşversene sen arkadaş
    Öyle olsa cenneti bırakır da uyanır mıyım hiç

    Hiçbiri değil dostlar hiçbiri değil
    Çiçeğe durur gibi uyanışım
    Akpak sevdamdan
    Ve böyle bir günün say say bitmez güzelliği
    8 ...
  25. 44.
  26. "hüzünü unutuşun bu gece, belki sözü edilmez
    bilinmez, belki yanıbaşımdadır o kaygan sevdan
    bu şiir kuştüyü elini ilk özleyişimdir senin"
    1 ...
  27. 43.
  28. ayrıldık ya, ateşini söndürdüm, uçuçböceklerini yaktım
    içim cız etmedi mi, etti, allah kahretsin
    gözlerime uçaklar düşmedi mi, düştü, allah kahretsin
    gül yapraklarını tuvalet kağıdı yaptım, yıldızların
    bodrumda
    Nuh'un gemisi sırtımda paramparça
    cami kedilerinin yalnızlığından geçindim ve daha bilmem
    nelerden
    seni unutmak istedim bunca kıskançlığımla
    ezogelin çorbanı, arapsaçını
    sigara külünü unutmak istedim
    unuttum mu, unutamadım, allah kahretsin

    ayrılık taş duvar
    ayrılık Çin Seddi aramızda
    Çin Seddi ne kadar uzun, allah kahretsin.

    Akgün Akova
    2 ...
  29. 42.
  30. "baba bana bağırma. farkında değilsin arkasını ezilenlerin yaladığı bir posta puludur dünya. bir karadelik yutana kadar uzayda bizi asansör boşluğuna itilen bir kedisin sen. söylemenin tam sırası, ülkeyi bu duruma senin oy verdiğin partiler getirdi baba. ama ben buradayım, burada hiçbir şeyi unutmadan bir yaşamlık kaygı duruşundayım. yakın tarihimiz için..."
    1 ...
  31. 41.
  32. gerçi esmeriz ya, Marliyn Monroe'dan bir fazla sarışın
    Bir fazla istanbul efendisi yaşlanmış çınarlardan
    istanbul dedim de aklıma orda olduğum geldi
    Karı muhabbetlerinde mi her allahın günü
    Carıl curul mu yine tatlı kaçık istanbul
    Ne halt edersen et en çok sedef bakışını arıyorum senden ayrıyken
    En çokdan çok da dünyaya meydan okuyan gülüşünü
    Şiirim diyorum ona, bu sözü bir fazla hak ediyor bütün şiirlerimden
    Yaban gülüm diyorum
    Çılgınlığım
    Vazgeçemediğim
    Birden güvercinli güvercinli gülüyorum
    Bak
    Sevdamıza bir numara dar geliyor sanki şimdi yeryüzü.

    şiirinin sahibi olan kişidir.
    1 ...
  33. 40.
  34. SEVGiLiM

    sevgilim
    ecza dolabının raflarında bekle beni
    bir tüp diş macunu, bir şişe siyanür
    ve zambak kokulu sabunlar

    sevgilim
    Büyük Millet Meclisi'nde bekle beni
    kürsüdeki yerimi ısıt
    Güzel Konuşma Dersi vereceğim hiç ağzımı açmadan

    Sevgilim
    iki bilinmeyenli bir denklemde bekle beni
    matematik tanrısının sonsuzluk evi
    ve akıl hastanesinin sisli bahçesi

    sevgilim
    bir kedi bahçesinde bekle beni
    yüreğinde deltalı tırmık izleri
    ve karikatür saraylar

    sevgilim
    polis otolarının fırıl mavi ışığında bekle beni
    sakallı kaldırımlar, guguklu saat suçları
    ve tarçın kokulu şizofren

    sevgilim
    Çocuk Kalmışlar Derneği'nde bekle beni
    "hepsi pekiyi" süt dişlerin, korsan gemilerin
    ve altını ıslatmış bez bebeğin

    sevgilim
    bu şiirin çıkışında bekle beni
    saat kulemizi geçenlerde yıktılar.
    1 ...
  35. 39.
  36. SEVGiLiM

    sevgilim
    ecza dolabının raflarında bekle beni
    bir tüp diş macunu, bir şişe siyanür
    ve zambak kokulu sabunlar

    sevgilim
    Büyük Millet Meclisi'nde bekle beni
    kürsüdeki yerimi ısıt
    Güzel Konuşma Dersi vereceğim hiç ağzımı açmadan

    Sevgilim
    iki bilinmeyenli bir denklemde bekle beni
    matematik tanrısının sonsuzluk evi
    ve akıl hastanesinin sisli bahçesi

    sevgilim
    bir kedi bahçesinde bekle beni
    yüreğinde deltalı tırmık izleri
    ve karikatür saraylar

    sevgilim
    polis otolarının fırıl mavi ışığında bekle beni
    sakallı kaldırımlar, guguklu saat suçları
    ve tarçın kokulu şizofren

    sevgilim
    Çocuk Kalmışlar Derneği'nde bekle beni
    "hepsi pekiyi" süt dişlerin, korsan gemilerin
    ve altını ıslatmış bez bebeğin

    sevgilim
    bu şiirin çıkışında bekle beni
    saat kulemizi geçenlerde yıktılar.
    1 ...
  37. 38.
  38. Uzun bacaklı bir yaban hayvanıydı aşk
    Harıl harıl onu arıyordu istanbul, duyuyorduk
    Galata Kulesi’ndeydik, başın omzumdaydı
    Kule döne döne içimizdeki gökyüzüne akıyordu
    Sevgilim,
    yüreğimin ipleriyle dudaklarına indim senin
    Gözbiliminden tenbilimine dönüşürken aşkımız
    Kule’den aşağıya fırlattım beynimi
    “Dalgın şair!” dedi Einstein, Niels Bohr’a dönerek
    “Baksana, unutmuş beynine kanat takmayı!”
    “Yürekle beyin arasındaki en büyük belirsizliktir aşk,”
    diyerek söze karıştı Heisenberg.
    “Belki de, iki yüreğin aynı dalga boyunda buluştuğu bir salınımdır o!”
    dedi Louis de Broglie.
    “Aşk, bir kara cisim ışıması değil midir?”
    böyle sordu Max Planck da
    dayanamayıp,
    ışık tozuna bulalı gözleriyle.
    “Kendinize geliniz efendiler!” diye söylendi Takiyüddin
    ”Bilimle açıklanamaz aşk, şiirle açıklanabilir ancak!
    O, uzun saçlı bir yıldızdır; yüreğin içinde taranır”

    Bence sevgilim,
    söylendikçe bizim olan bir şarkıdır aşk.
    Dikey bir şiirdir bütün kuşları aynı anda havalandıran.

    Galata Kulesi’nden aşağıya fırlattım beynimi, söylemiştim
    bana bakan
    uzun bacaklı bir yaban hayvanıydı aşk.
    Aşağı tükürsem Dördüncü Murat
    Yukarı tükürsem Hezarfen Ahmet Çelebi
    Ağzımın içinde dilin, bulutlarımı ıslatan gökırmak.
    Sonsuzluğu ikiye bölmektir aşk,
    kasığına yazdığım ak yazı.

    Sevgilim,
    ağzına düşerken yanardağının
    kanatlarım ol benim.
    Kafeslerinden soyundur kuşlarımı,
    Balıklarımı çıplakla tuzdan.
    Cenevizli boynumu sev, Venedikli sırtımı
    Osmanlı kokan saçlarımı
    Anadolu’dan gelen gözlerimi
    Pera’lı bakışımı sevgilim, istanbullu ellerimi.
    Bana beni anımsat,
    Sensizken yitirdiklerimi.

    Kule’den aşağıya fırlattım beynimi, bir yerlerde yazmıştım.
    Bak işte,
    bir çift martının yanından geçiyor düşerek.
    irice olanı, “Herifin biri kafayı yemiş yine!” diyor yanındakine,
    “Sen aşktan ne anlarsın koca gaga!” diye söyleniyor diğeri.

    Sevgilim onlara aldırma sen
    yalnızlığın kabuğuna çekilip
    kendi içime düşerken bile
    kanatlarım
    kanatlarım
    kanatlarım ol benim.

    ne mükemmel bir şiirdir. *
    1 ...
  39. 37.
  40. ebru

    sen kar topuna tutulan bir yıldızsın ebru
    duvarlara karşı çalınan ıslıksın
    beyaz bir bulutsun çamaşır makinesine atılan
    metal yığınlarının dagıttığı bir duygu bahçesiyken yüreğin
    ipliğe tutunmaya çalışan kirik düğmesin
    çok güzel bir kadınsın da, bunu niye saklamalı
    niye saklamalı
    tutkulu aşklarin masallarda kaldığına inandığını
    ve
    aradığını yine de
    avuçlarını yangına verecek elleri

    rüzgârda açılan saçın güzelliğisin sen ebru
    gülüşünü çalmak için hırsızların pusu kurduğu bir yüz
    batan bir geminin ambarındaki kuyruklu piyanosun
    istanbul'un boğazında sallanan bir diş gibi dururken deprem
    coğrafya kitabısın en kaygan fay çatlağının
    esrik bir kadınsın da, bunu niye saklamalı
    niye saklamalı
    gözlerinde mavi, uysal kediler yürürken
    birden gözbebeklerinden kaplanlar firladığını
    ve
    yıktığını
    geceleri aşıklarının üstüne

    boşlukta salınan bir tüyü andırsan da sevgili ebru
    aramizdan kuşlar geçer, kanatları kırılmaz
    hem niye saklamalı
    uçuldukça uzayan bir göç yoludur aşk.
    0 ...
  41. 36.
  42. ateş böcekleri adlı şiirinde benzersiz bir yerçekimsizlik örneği sunan şair. *

    ışıkla ilgili bir yazı okuyordum, elektrikler kesildi
    boğazından geçerek midesine indi kent gecenin
    mum aramadım, oysa vardı
    pencereye gittim kalkıp çalışma masamdan
    iki sevgiliden söz ediyordu ağaçlar fısıldaşarak bahçede
    ağaçların yalnızlıklarından korktum
    sonra yollardan söz açtılar, düşledikleri yollardan
    işte o zaman ateşböceklerini,
    birbirini kovalayan iki yanarsöner ışığı gördüm
    gezinen son yıldızlarıydılar yeryüzünün
    çaldıkları ağustosböceklerini tahta kafeslere dolduran
    bir hırsız çetesi geçti sokaktan
    ay siliyordu, siliyordu camlarını terleyen evlerin
    bir ırmak kente geri dönmeyeceğini bildiren
    bir mektup yazıp akıp gitmişti sudan gerekçelerle

    yerçekimini aşk yoksunlarına bırakıp
    bir bir çıkardım giysilerimi
    ve kapısını araladım uyuduğun odanın
    sonra açılmak için dokunmamı bekleyen
    pembe gülleri gezdirmeye gittik
    ağaçların gözlerini yumduğu küçük koruda
    gökyüzümü sarsıyordu ıslak kelebek kanatların
    ve geceyi
    şu ısırıp durduğun geceyi
    gitgide derinleşen karanlıkta gitgide sertleşen geceyi
    yıldızların gökfişekleri gibi içimizde patladığı geceyi
    çiğlenmiş sabahla birleşen ve küçülen geceyi

    her güne böyle başlayalım sevgilim
    böyle, ateşböceklerine teşekkür ederek..
    0 ...
  43. 35.
  44. "ve severken seni,
    sevdikçe seni
    hep çocuk kalacağım, biliyorum."
    3 ...
  45. 34.
  46. sen de denizsen marmara
    otur hesapla bak, üç kere daha denizim senden
    ama bana deniz diyen yok o başka dava
    sarıyer'in oralarda mavi bir nokta yok mesela
    tüh ki atlaslara falan da geçmez adım
    sen de deniz misin be marmara
    senin istanbulun okula gider mi
    çocuk felci nedir bilir misin
    adalarından herhangi birinin bile kara mıdır bahtı
    sen de deniz misin be marmara
    hiç kızıp köpürme ama
    hiç deniz görmesek yutardık belki marmara
    yani iki boğaza bakıyorsun diye
    deniz diyorlarsa sana
    canına okurum ben böyle işin
    ben evde altı boğaza bakıyorum
    hem de ay ortası biten bi maaşla...

    şiiriyle bana yıllar sonra şiir okuma alışkanlığı kazandıran şair.
    tabi insan bir taraftan duygulanıyor bu şiirle, birisi de çıkıp "ben de kumburgaza çok ayar oluyorum ben de ona mı birşeyler yazsam acaba?" diyor ama aldırmıyor insan şiir okuyunca.
    1 ...
  47. 33.
  48. sende deniz misin be marmara şiirinin şairidir, ki saygı duyulması gereken bi şahsiyet şiiri okuduğunuz zaman bi an böyle afallamak olur vay aq dersin işte böyledir.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük