akciğer kanseri olanlara tavsiyeler

entry20 galeri0
    1.
  1. şu zor zamanlarda bir dirhem su olacak tavsiyelerdir.
    0 ...
  2. 2.
  3. her akciğer kanserine yakalananı sigara içenlerden zannedenlerden uzak durun.
    4 ...
  4. 3.
  5. - her akciğer kanseri öldürmez.
    - sigaradan ziyade soğuğa dikkat edin.
    - beslenmenize dikkat edin.
    - doktordan uzak durmayın.
    - sigara içmeye devam ediyorsanız ölün.
    3 ...
  6. 4.
  7. son günlerin tadını çıkarın. film bitiyor.
    1 ...
  8. 5.
  9. sigara icmemek tek cozum degil. icilen alanlarda da cok durmayin. eger yaninizda 2-3 kisi sigara iciyorsa siz de icin daha iyi. bi farki yok.
    0 ...
  10. 6.
  11. breaking bad adlı diziyi izlesinler.

    Yararını göreceklerdir.
    1 ...
  12. 7.
  13. tertemiz hava alacağınız yerlerde yaşayın, yapmak istediklerinizi yapın, umut dolu uyanın. istemek bitirmek için ilk şey.
    1 ...
  14. 8.
  15. sigara içenlerin %10'u akciğer kanseriyken, akciğer kanseri olanların %90'ı sigara içiyormuş gibi bir şeydi sanırım oranlar.
    1 ...
  16. 9.
  17. Bol bol Naneli sigara kullanın, nefesi ve bronşları açar efendim.
    0 ...
  18. 10.
  19. 11.
  20. 12.
  21. hacca gidip günahlara reset atın. Reset atılmasa da genel bir temizlik yapar her müslüman.
    0 ...
  22. 13.
  23. eminim sadece sevdiği birileri akciğer kanserine yakalanmış kişiler tarafından verilebilecek tavsiyelerdir. Aksi durumlarda öl, geber bilmem ne yazıp bırakanlar yazdıklarından herhangi bir huzursuzluk duymayanlardır.
    3 ...
  24. 14.
  25. daha fazla tütün ve ot tüketin. umuda paralel acıyı arttırmayın.
    1 ...
  26. 15.
  27. bu yazıya tıkladım keşke girmeseydim içimdeki umut ışıklarını söndürmeye çalıştı, her düşüncesiz kendini bilmez yazılar.
    (bkz: sevilen adamın akciğer kanseri olması) başlığına (bkz: sevilmeyen adamın akciğer kanseri olması) başlığını açmaları gibi. beni eleştirmeleri gibi. Allah kimseye düşmana bile bu acıyı yaşatmasın. ben o başlığı da yazılarımı da sevdikleriniz sağlıklıyken yanınızdayken kıymetini bilin diye nacizane fikirlerimi hayatımı kaleme aldım. okuyanlar acıyanlar üzülenler oldu elbet. ama bu başlık da o yazılan saçma sapan yorumların da allah belasını versin. ben bugün çok güzel bir gün yaşamıştım
    kanser olduğu halde sigara içmeye devam eden ölsün ya da yazamıyorum bile çünkü bu uykuda hıçkıra hıçkıra ağlamak , sevdiğinin yanında gülmek tuvalete gidip suyu açıp ağzını kapatıp elinle ağlamak, şu saatte gecenin bilmem kaçında ağlamak acı çekmek nedir başınıza gelince anlarsınız belki. ama insanların duygularıyla oynayamazsınız. Hakkınız yok buna.
    4 ...
  28. 16.
  29. sigarayı arttırın ve daha derine çekin, nasıl olsa olan olmuş.
    0 ...
  30. 17.
  31. artık herşey için çok geçtir, dumanın tadını çıkarmak gerekir.
    0 ...
  32. 18.
  33. bunu okumasıdır:

    ben, 40 yıllık bir kanser uzmanı olarak maddeyi aşan sayısız olayla karşılaştım ve bunları, o olaya şahit olanlarla birlikte belgeleyerek özel bir arşiv yaptım. 1976 yılında yaşanmış bir olayı size nakletmek istiyorum.
    Kanser hastanesinde başhekimken Serap adında genç bir hanım hastam vardı. Bu hastam göğüs kanserine yakalanmış ve tedavi için yurt dışına gitmek istemesine rağmen, bazı formaliteler sebebiyle o imkanı bulamamıştı. Serap'ı özel bir ilgiyle bizzat ben tedavi altına aldım. Ve kısa bir süre sonra da iyileştiğini gördüm. Ancak Serap'ın da bütün diğer kanserliler gibi ilk 5 yıllık süreyi çok dikkatli geçirmesi gerekiyordu. Bir iş kadını olan Serap, 4 yıl kadar sonra 1 ihale için izmir'e gitmek istedi. Kışaylarında olduğumuz için uçakla gitmesi şartıyla kabul ettim. Maalesef bilet bulamamış ve benden habersiz bindiği otobüsün kaza geçirmesi üzerine 6 saat kadar mahsur kalmış. Dönüşünden kısa 1 süre sonra kanser, kemik ve akciğerine yayıldı. Serap bacak kemiklerindeki metastaz nedeniyle yürüyemez hale gelirken, hastalığın akciğerdeki tezahürü sebebiyle de devamlı olarak oksijen cihazı kullanıyor ve söylediği her kelimeden sonra ağzını o cihaza yapıştırarak nefes almak zorunda kalıyordu. Evine gittiğim gün, yine güçlükle konuşarak:

    -''Doktor bey,'' dedi. ''Ben size...dargınım.''

    - ''Niçin?" diye sordum.

    -"Siz...dindar bir insanmışsınız. Niçin bana da, ALLAH 'ı, ölümü, ahireti anlatmıyorsunuz?"

    Dini inançlarının çok zayıf olduğunu bildiğim için bu teklifi karşısında oldukça şaşırdım. O'nu üzmemeye çalışarak:
    --"Doktora ulaşmak kolaydır'' dedim. ''Parayı bastırdın mı istediğine tedavi olursun. Ancak iman tedavisi için gönülden istek duymalısın..."

    Konuşmaya mecali olmadığından "Ben o isteği duyuyorum" manasında başını salladı. Artık ümitsiz bir tıbbi tedavinin yanı sıra, ebedi hayatın ve saadetin reçetesi olan iman derslerimiz başlamış ve dersler "hızlandırılmalı öğretime" dönmüştü. Anlattığım iman hakikatlarını bütün ruhuyla meczediyor ve arada bir soru soruyordu.

    Vefatına bir hafta kala:

    -"Doktor bey,'' dedi. ''Ben ölürken ne söylemeliyim?"

    -"Senin durumun çok özel" dedim. ''Kelime-i Şehadet sana uzun gelir. O anı farkedince ''Muhammed'' (s.a.v) sana yeter."

    O, haliyle tebessüm ederek yine başını salladı. Çok ıstırabı olduğu için Serap'a sürekli morfin yapıyor ve O'nu uyutmaya çalışıyorduk. Ben, bir iş seyahati sebebiyle bir müddet ziyaretine gidemedim. Dönüşümde annesi telefon ederek:

    -"Serap, bir haftadır morfin yaptırmıyor." dedi. "Sabahlara kadar inliyor ve çok ıstırap çekiyor. Hemen eve gittim ve iğne yaptırmamasının sebebini sordum. Aldığım cevabı hala unutamıyor ve hatırladıkça ürperiyorum. "Ya morfinin tesiriyle ölüme uykuda yakalanır ve son nefeste "Muhammed" diyemezsem?.

    işte Serap, böyle bir hanımdı. Bu arada benden istihareye yatmamı ve eğer bir kaç gün daha ömrü varsa , son günü uyanık kalacak şekilde morfin yaptırılmasını rica etti. Ben hiç adetim olmadığı halde cuma gününe rastlayan o gece istihareye yattım ve Serap'ın acizliği hürmetine sandığım salı gününe kadar yaşayacağına dair işaret sezdim.

    Ertesi gün O'na:

    -"Hiç korkma!" dedim. "iğneyi vurdurabilirsin''

    Ve Serap bir veda niteliği taşıyan bu görüşmemizde son sorusunu da sordu:

    -"Doktor bey...Azrail bana nasıl görünecek?"

    -"Kızım," dedim. "O bir melek değil mi? Hiç merak etme, sana yakışıklı bir prens gibi gelecektir."

    Salı günü Serap'ın ağırlaştığı haberini alınca hemen eve gittim.Ancak vefatına yetişememiştim. Ailesi tam manasıyla perişandı. Sadece kendisine uzun müddet bakan dindar bir hanım akrabası ayaktaydı ve beni görünce yanıma gelerek:

    -"Doktor bey, biliyor musunuz, bu evde biraz önce bir mucize yaşandı!" dedi ve devam etti:

    -Serap, bir saat kadar önce oksijen cihazını attı ve "yataktan kalkması imkansız" denmesine rağmen kalkarak abdest aldı, iki rekat namaz kıldı.Bütün ev halkı hayretten donup kaldık. Ve kelime-i Şehadet getirerek vefat etmeden biraz önce de:

    -Doktor bey'e söyleyin, dedi. Azrail, O'nun söylediğinden de güzelmiş!.
    3 ...
  34. 19.
  35. 20.
  36. Doğada uzun yürüyüşler akciğer kanserine karşı iyi gelebilir.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük