artık bizi her konuda bağlayacak olan, hayatımızı daha zor hale getirecek olan olaydır... mitinglerde bas bas bağırmadılar mı "kendinizi düşünmüyorsanız çocuklarınızı torunlarınızı düşünün!!" diye sorarım size %46 lık amcalar teyzeler?!!... teşekkürler geleceğimize s.çıyorsunuz adım adım...
-hşşş, napıyosun lan?
+napıyorum?
-o soluduğun havanın kaç para olduğunun farkında mısın, batıracan mı oğum bizi yavaş solu biraz. çek içine iyice, tut biraz.
+pardon...huuuuuppppp...
su gibi stratejik önemi çok çok büyük olan bir aracın yabancılara satılması gibi birşeyin bırakın gündeme gelmesini şakasının bile yapılacağını düşünmezdim. ama bravo akp, bravo %47 bana bunu da gösterdiniz. sanırım imamın abdest suyuyla yaşayacaksınız...
oldu olacak devlet de özelleştirilsin de her şeyi özel sektör yönetmiş olsun diye düşündüren durum. devletin görevi bunları işletmektir. eğer bunu işletemiyorsan, sen devlet değilsindir. orada oturmuş zavallı bir kuklasındır.
eskiden vergilerimiz bize yol, su, telefon, elektrik olarak dönüyor derlerdi.
telefon özelleşti, elektrik özelleşti, su da özelleşiyor hey yavrum hey.
devlet ne iş yapar? hani sosyal devlet ilkesi?
ne demiş norveçli ünlü şair kennet anderson:
bana faydası olmayan kilisenin papazını seveyim.
anayasa'nın 43. maddesi "deniz, göl ve akarsu kıyılarıyla , deniz ve göllerin kıyılarını çevreleyen sahil yerlerinden yararlanmada öncelikle kamu yararı gözetilir."
akarsular boşa akıyor, o zaman özelleştirilsin. bu mudur çözüm?
boşa akıtma boşa akmasın. çözüm bu olmalıdır. herşeyi yapan devlet, baraj kuracak para mı bulamamaktadır? nükleer santral kuracak para var, baraj kuracak para yok. yoksa 10 milyon işsizin olduğu ülkede iş gücü mü yoktur? yoksa bu konuda tahsilli insan mı yoktur? hayır hepsi var. ama özel sektör yapsın. neden o yapsın? kaldı ki ihale çok büyük ihtimalle (cem uzan'a verilmeyeceğine göre) yabancı bir şirkete gidecek. bu da onu kendi çıkarları için kullanmasını sağlayacak.
peki basit bir hesap yapalım. bunu devlet işletse, o 10 milyon işsizin bir kısmı buralarda çalışsa, buralardan elektrik üretilse, yurt dışından elektrik alınma zorunda kalınmasa, nükleer santral diye yanıp tutuşmaktan vaz geçilse, özel sektörün vereceği onlarca veya yüzlerce milyon dolardan daha fazla bir gelir getirmez mi? daha makul bir çözüm değil midir? suyunu bile devlet özel sektörden parayla mı alacaktır? şudur budur.. uzun hikayeler...
özelleştirilecek nehirler neler: fırat ve dicle.
buyrun, fırat'ın üstünde ne var? atatürk ve keban barajı. buralara giren su da özelleşecek. yani bunlara da para ödeyeceğiz. yani teaş'ın bedava kullandığı suya para ödeyeceğiz. ne güzel değil mi? boşa akmasın parasını biz verelim? ırak'ta iran'da suriye'de israil'de susuzluk var. biz de de başladı yaşanmaya. ama bunları dağıtmaya ne gerek var, özelleştirelim satılsın, güney doğu'ya. su yok diye ağlanırken, akarsu satmak.
devlet neleri adam gibi işletmiş? yazdık daha önce neleri adam gibi işletmiş.
tekel'i adam gibi işletmiş, telekom'un hala bir farkı yok. devlet tekeli bozsun, kendi malını özelleştirmesin. kimse rekabete karşı değil. ama devlet de bu rekabetin içinde olmalı. keban ve atatürk takır takır çalışıyor, elektriği ordan alıyoruz. teaş takır takır çalışıyor.
şu anda gelinen aşama nedir?
"dicle nehri'nin american citigroup'a, 79 seneliğine, 55 milyon dolar karşılığında satıldı.
fırat nehri için israilli bir şirket, 99 seneliğine, 72 milyon dolar teklif etti. "
büyük ihtimalle de israil'e verilecek. sen nabıcaksın susuzluk diye ağlıycaksın, ankaralıları tatile yollıycaksın, ama bunu yaparken suyunu satacaksın. adamlar arabistan'da petrol içinde yüzüyor ama su bulamıyorlar, su hayati ihtiyaçtır, petrol sanayi ihtiyacıdır. hayat daha değerlidir.
elektrik açığımız var diye nükleer santral kurulsun diye ağlıyoruz. nükleer santral kuracağına baraj kur baraj. 1 nükleer santrale 8 yıl yetecek kadar uranyumumuz var. öyle forward maillere benzemez bu iş. elektrik üretirken doğal gaz yakıyoruz. genişliğe bak. berke barajından fiyatının üstünde elektrik alıyoruz. yazıktır günahtır.
kuresel isinma, ticaret ve lojistik mantikli olarak yapilan, batili ulkelerde suregelen olay.
hatta lojistik dersinde gorulene gore, almanya'da olusturulacak ve okyanusa veya baska akarsulara baglanacak yapay mini akarsu, kanallar ile gemi(cik)lerin tasimaciligina imkan saglamak icin, projesi ile beraber o kanallar satilmistir.
global dunya kurallari bunlar. sosyalist kalma imkani pek kalmadi.
dunyanin refahi da sonu da, liberalizm ve kapitalimden olacak.
Devletin unsurlarını açıklayarak başlamak istiyorum, herşeyden önce "millet" unsuru yer almaktadır. Millet unsuru, ortak bir geçmişe sahip olan, ortak inanışları ve ortak kültürleri bulunan insanların bir araya gelmesidir. Daha sonra "meşruluk" meşruluk bir milletin bağımsızlığını eline almasıdır. Elbette belirli bir kara parşası ustundeki bağımsızlığıdır. Son olarak da "ülke" bir devleti elbette su üstünde ya da havada oluşturamazsınız, devlet olabilmeniz için üzerinde bağımsızlığınızı ilan ettiğiniz, milletinizin yaşadığı bir kara parçasına ihtiyacınız vardır. Elbette bu kara parçası sadece topraktan ibaret değildir, akarsuları, gölleri, denizleri, deniz kıyıları da ülkenin parçasıdır. Hatta uzay sınırına kadar olan gökyüzü de devletin ülke unsuru içinde yer alır.
Şimdi bir devlet olabilmesi için gereken üç unsuru kısaca özetlediğimize göre, akarsu ve göllerin kullanım ve işletim haklarının özelleştirilmesi ne demektir? Hükümet DEVLETin asli unsurlarını özelleştirmeye başlamıştır. Bir Petkim, bir Türk Telekom ya da x bir KiT yeniden kurulabilir özelleştirilmesi o kadar da sorun değildir, ancak bir Kızılırmak bir Manavgat Şelalesi bir Eğridir Gölü tekrar nasıl kurulacaktır? imkansızdır.
Bir ülkenin SU kaynaklarının özelleştirilmesi nasıl bir mantıksızlıktır, nasıl bir saçmalıktır. Hemde bunu 49 yıllığına yapacaklar. Bu "Vatana ihanet" değilmidir? Eğer bu "vatana ihanet" ise bu suç değilmidir? Akarsu ve göllerin kullanım haklarının özelleştirilmesi (satılması) Anayasa'ya aykırı değilmidir? Nasıl bir Anayasa maddesi çıkaracaklar ki sularımızı satacaklar?
ABD dünyadaki üç önemli gücün ikisini zaten elinde tutuyo, petrol ve hava, küresel ısınma ile boy gösterecek olan, kişilerin göç etmesine sebep verecek, hatta bazı ülkelerin dünya üzerinden silinmesine sebep olacak kadar güçlü olan SU neden ve niçin ve nasıl bir zihniyetle satılır? Elimizdeki en büyük gücü satarak ne yapmaya çalışıyorlar?
Ekonomik açıdan savunulan tez ise şudur, devlet hiçbir harcama yapmadan "atıl" olan su kaynaklarını kullanılabilir kılmaya çalışmaktadır. Bu sebepledir ki su kaynaklarımızı 49 yıllığına yap-işlet-devret modeli ile özelleştiriyoruz.
Sayın Maliye Bakanı Unakıtan, Petkim özelleştirmesi sırasında şunu demiştir; "Petkimi ceplerine koyup da götürecek değiller ya, bizim işçimiz bizim insanımız çalışacak, bizim ülkemiz için üretim yapacaktır."Şimdi sormak istiyorum, ülkenin su kaynaklarını ceplerine koyup gidemezler düşüncesi mi var kafalarında? 49 yıl sonra bırak içmeyi taarat almaya su bırakmazlar ülkede.
Ülkenin bütün su kaynakları özelleştiği anda benim evimdeki kuyumu da mı satacak? Köylülün tarlasındaki sondajı da mı satacak? Sata sata nereye kadar satacaklar?
edit: 02/08/2007 tarihli Türkiye Ekonomisi dersi ödevim olarak hazılanmış dökümandır. kullanmak isteyenler lütfen haber versinler.
