Küresel ısınma, beklenenin altında kalan yağışlar ve geciken barajlar nedeniyle kapıya dayanan su krizi için hükümet formülü: Akarsu ve göletlerin kullanım hakkı 49 yılı geçmeyecek şekilde özel sektöre satılacak ihale değil yarışmayla seçilecek yatırımcı, barajdan elde edilen suyu işletme süresi boyunca satarak hem yatırım maliyetini çıkaracak, hem de kâr edecek...
Kızılırmak özel sektöre
işletme hakkı özel sektöre devredilecek akarsuları belirleme çalışmaları sürerken Enerji Bakanı Güler özellikle çeltik tarlalarının sulanması için Kızılırmak'ı proje kapsamına almayı planladıklarını söyledi.
Güler, Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) kapsamındaki tarım alanlarının da önemli sulama bölgeleri arasında yer aldığını, bu bölgenin kuraklık sorununa su kaynaklarının devriyle çözüm bulunabileceğini belirtti.
Akan su tutulacak
Söz konusu projeyle kamu eliyle değerlendirilemeyen ve boşa akan tatlı su kaynakları yapılacak barajlarda tutulacak ve tarımsal sulamada kullanılabilecek. Devlet, bütçeden kaynak aktarmaksızın tarımsal sulama barajına sahip olacak.
Yatırımcı da inşa ettiği barajdan elde edilen suyu işletme süresi boyunca satarak hem yatırım maliyetini çıkaracak, hem de kâr edecek.
Hükümetin akarsuların satılmasına ilişkin projesine 7 Temmuz'da Hürriyet gazetesindeki köşe yazısında, Yalçın Bayer de yer vermişti. Bayer, satış kapsamında 12-13 akarsu bulunduğunu ve bunlardan metreküp hesabıyla yaklaşık 3.1 milyar dolar gelir beklendiğini belirtmişti. Yazıda şu ifadeler yer almıştı: "Fırat'ın sularının üzerindeki Atatürk ve Keban gibi barajlara giden sular da bu özelleştirme kapsamı içinde olacak. DSi'de yapılan ön çalışmalara göre, Fırat'ın 29 yıllık satış değerinin 950 milyon dolar, Dicle'nin 650 milyon dolar olacağı söyleniyor. Yani Fırat ve Dicle bir 'fabrika' gibi düşünülüyor."
mizah dergilerinde "hava ve suyumuz satilacak" diye yazilar cikardi , guler gecerdik..valla, sonunda kala kala tasaklarimiz kalacak satilmadik,sahip cikalim lutfen.
yakında havanın da özelleşeceği kanısını oluşturan haber. haber niteliğinde espri gibi aslında. efendim hava özelleşecek ve herkese kontürlü oksijen maskeleri satılacak ve bu maskeler çene hizasına ücretsiz monte edilecek. bunu takmayanlar ise özelleştirilmiş nehirlere atılıp boğulacak ibret olsun diye. kontörü bitenlerin ise vay haline. hükümetin bu projeden beklediği gelir ise milyarlarca dolar olarak ifade ediliyor.
gerçekten de ta.şakların özelleştirilmesini anımsatan olay.
hem ta.şakları özelleştirince daha verimli oluyormuş, daha kullanışlı- üstelik istihdam ediyormuş.. hem yük olması kalkıyor kişiye, serbest piyasa koşullarında savaşmayı da öğreniyor ya ya..
--spoiler--
Dünyada hep yıkımla sonuçlanan suyun özelleştirilmesi süreci iki kanaldan ilerliyor. Bunlardan birisi giderek kıtlaşan su kaynaklarının sermayeye teslimi, diğeri de su dağıtımının sermayeye devri. Türkiye de su dağıtımı büyük oranda hala Belediyeler tarafından yürütülüyor. Ancak Dünya Bankası bu hizmetlerin özelleştirilmesini veya belediyelerin suyu maliyet(piyasa) fiyatının altında satmamasını istiyor.
Su kaynaklarının kamusal bir politika çerçevesinde toplum çıkarına kullanılmaması ile yaşanan su krizi şimdi Dünya Bankasının taleplerinin de önünü açacak. Zira belediyeler "içme suyuna yatırım yapmak" yerine suyu dışarıdan aldığında piyasa fiyatının altına düşemeyecek. Tarım kesiminde ise DSinin işlevsizleştirilerek, yapması gereken yatırımların özel sektöre bırakılmasıyla su kaynaklarını ele geçirecek olan sermaye grupları tabii ki çiftçinin gözünün yaşına bakmayacak.
--spoiler--
"la fontaine den masallar" başlığı altında toplanabilir değerler(!)
türkiye türklerindir!
vatan millet sakarya!
ne mutlu türküm diyene!
şehitler ölmez vatan bölünmez! (bunu, satılmaz olarakta okuyabiliriz)
bir türk dünya ya bedeldir!
falan filan...
.. 40 yıl bu ülkede yaşayıp deniz gör-e-meyen insanlar var. kendi halkı kimin sikinde? ver "küresel sermaye" ye malını, sat anasını vatanın.
çanakkaleymiş, sakaryaymış, kurtuluş harbi.. bunlarda neyin nesi? tarih dersi! kime anlattık? pazarlamacılara, dost edindirdik.
şöyle dense; "kendi menfaati yada birilerine yaranmak için, halkını ve vatanını hiçe sayarak peşkeş çeken adam 'fikir fahişesi nin piçi dir' aslını inkar eden haramzadedir" kim üzerine alınır.
piç'e baban kim diye dormuşlar "anamı .iken" demiş.
vatan sevgisi; vatanın otunu, çöpünü, dağını, taşını sevmekse eğer, bir eşşek senden daha vatanseverdir.
vakt - i zamanında - çok değil yav 4-5 yıl önce- meşhur soros denen pe- pardon uluslararası yatırımcı, bir seminerinde çocuklarının mesleki yönlendirilmesi konusunda tavsiye isteyen ebeveynlere- ki herkes bilişim filan fıstık bekliyor- :
israil'in dicle ve fırat'ı satın alıp, vaad edilmiş topraklar hayalini büyük ölçüde gerçekleştirecek adımı atmasıyla sonuçlanacak olaydır...
yazar notu: babalar gibi satar...
yazar notu 2: bazı aklı evveller şimdi çıkarlar; "yabancı sermaye geliyor, borsa çıkacak" diye bik bikyebilirler... bu tarz bir özelleştirmeyi eleştiren ulusalcılara da b.ok atmayı kendilerine görev edinirler...
alınan son bilgiler eşliğinde, ülke hem para kazansın hem de küresel ısınmadan az etkilensin mantığından yola çıkılarak bulunmuş "çözüm yolu".. üstelik kırkdokuz yıl sürüyor bir anlaşma..
özelleştirme adına artık nerelerin daha satılma ihtimali olduğunu düşünemediğim türkiye'nin bülent ersoy'un aldatılma olayından sonraki son bombası..
züğürt ağa filminde, köyün girişine dikilen "haraptar köyü, satılık" tabelasını gözümün önüne getiren haber.
olsun satılsın, halkımıza da bir kaç torba nohut, bir kaç torba kömür düşer bu satıştan elbet. gerisi de ilgilendimiyor zaten büyük çoğunluğu. hem borsa da düşmez.
iyi de sat sat nereye kadar diyeyeim ben size. bir füturist söylemişti (adını hatırlayamadım, hatırlayan varsa yazsın) "türkiye'nin dünyaya verebileceği tek şey asker" dir diye. malum genç nüfus fazla, sıra onların kanlarına mı gelecek?
Devletin unsurlarını açıklayarak başlamak istiyorum, herşeyden önce "millet" unsuru yer almaktadır. Millet unsuru, ortak bir geçmişe sahip olan, ortak inanışları ve ortak kültürleri bulunan insanların bir araya gelmesidir. Daha sonra "meşruluk" meşruluk bir milletin bağımsızlığını eline almasıdır. Elbette belirli bir kara parşası ustundeki bağımsızlığıdır. Son olarak da "ülke" bir devleti elbette su üstünde ya da havada oluşturamazsınız, devlet olabilmeniz için üzerinde bağımsızlığınızı ilan ettiğiniz, milletinizin yaşadığı bir kara parçasına ihtiyacınız vardır. Elbette bu kara parçası sadece topraktan ibaret değildir, akarsuları, gölleri, denizleri, deniz kıyıları da ülkenin parçasıdır. Hatta uzay sınırına kadar olan gökyüzü de devletin ülke unsuru içinde yer alır.
Şimdi bir devlet olabilmesi için gereken üç unsuru kısaca özetlediğimize göre, akarsu ve göllerin kullanım ve işletim haklarının özelleştirilmesi ne demektir? Hükümet DEVLETin asli unsurlarını özelleştirmeye başlamıştır. Bir Petkim, bir Türk Telekom ya da x bir KiT yeniden kurulabilir özelleştirilmesi o kadar da sorun değildir, ancak bir Kızılırmak bir Manavgat Şelalesi bir Eğridir Gölü tekrar nasıl kurulacaktır? imkansızdır.
Bir ülkenin SU kaynaklarının özelleştirilmesi nasıl bir mantıksızlıktır, nasıl bir saçmalıktır. Hemde bunu 49 yıllığına yapacaklar. Bu "Vatana ihanet" değilmidir? Eğer bu "vatana ihanet" ise bu suç değilmidir? Akarsu ve göllerin kullanım haklarının özelleştirilmesi (satılması) Anayasa'ya aykırı değilmidir? Nasıl bir Anayasa maddesi çıkaracaklar ki sularımızı satacaklar?
ABD dünyadaki üç önemli gücün ikisini zaten elinde tutuyo, petrol ve hava, küresel ısınma ile boy gösterecek olan, kişilerin göç etmesine sebep verecek, hatta bazı ülkelerin dünya üzerinden silinmesine sebep olacak kadar güçlü olan SU neden ve niçin ve nasıl bir zihniyetle satılır? Elimizdeki en büyük gücü satarak ne yapmaya çalışıyorlar?
Ekonomik açıdan savunulan tez ise şudur, devlet hiçbir harcama yapmadan "atıl" olan su kaynaklarını kullanılabilir kılmaya çalışmaktadır. Bu sebepledir ki su kaynaklarımızı 49 yıllığına yap-işlet-devret modeli ile özelleştiriyoruz.
Sayın Maliye Bakanı Unakıtan, Petkim özelleştirmesi sırasında şunu demiştir; "Petkimi ceplerine koyup da götürecek değiller ya, bizim işçimiz bizim insanımız çalışacak, bizim ülkemiz için üretim yapacaktır."Şimdi sormak istiyorum, ülkenin su kaynaklarını ceplerine koyup gidemezler düşüncesi mi var kafalarında? 49 yıl sonra bırak içmeyi taarat almaya su bırakmazlar ülkede.
Ülkenin bütün su kaynakları özelleştiği anda benim evimdeki kuyumu da mı satacak? Köylülün tarlasındaki sondajı da mı satacak? Sata sata nereye kadar satacaklar?
edit: 02/08/2007 tarihli Türkiye Ekonomisi dersi ödevim olarak hazılanmış dökümandır. kullanmak isteyenler lütfen haber versinler.
kuresel isinma, ticaret ve lojistik mantikli olarak yapilan, batili ulkelerde suregelen olay.
hatta lojistik dersinde gorulene gore, almanya'da olusturulacak ve okyanusa veya baska akarsulara baglanacak yapay mini akarsu, kanallar ile gemi(cik)lerin tasimaciligina imkan saglamak icin, projesi ile beraber o kanallar satilmistir.
global dunya kurallari bunlar. sosyalist kalma imkani pek kalmadi.
dunyanin refahi da sonu da, liberalizm ve kapitalimden olacak.
