bazı akademisyenlerin biraz tuhaf olması durumu.
arkadaş demeyeyim diyorum ama çevremdeki akademisyen arkadaşlarım ; birisi şu an japonyada , diğeri ingilterede bir diğerleri türkiyedeki üniversitelerde doktoralarını yapıyorlar. hepsi sanki bir makale ve üst düzey yönetici ile yazışma modundalar.
yok yani daha 3 sene önce kantinde metro çikolata ile çay içen değilmişiz yada ankarada kilo ile etcinin orda künefeleri götürmemişiz , istanbulda kadıköyde balık ekmek yememişiz gibi, sanki bi havalar. hacı benim bi arkadaşım var orda tanış istersen dedikten sonra "memnun olurum tanıştırırsan" tarzı cevaplar. Hey allam ya.
dayıoğlu sen değil misin ankaranın bağından kopup giden? gardaş, la , bebe kelimeleri azından hunharca dökülen? ne bu şimdi?
hadi bi izmirli vardı o zaten baştan öyle. sanki içine diplomat girmiş. default olarak diplomat desem yeridir. her cümlenin sonunda teşekkürler. hey allam ya diyorum. şirket için projeye el atman lazım diyorum. tabii ki yardım etmek isterim. Üzerime düşen ne ise yapmaya hazırım. diyor. bir arkadaşım ( ki kendisi doktor. -doktorlar mesleki defarmasyondan dolayı pek asosyal oluyorlar nedense-) iş teklifi ile geldi 3. mesajda kardeşim moduna geçti. hay yaşa dedim ya . samimi ol canımı ye. tabii şirket teklifini reddettim orası ayrı bir konu da . vel hasıl acaba ben de mi bu insanları çekiyorum ,yoksa makam mansıp insanları mı değiştiriyor anlamıyorum !
soğuk nevaleler.