Türkiye'deki asistanların teorik cehaletine bakınca türkiye'de akademisyen olmak benim gözümde pek bir değer ifade etmemektedir. Zira Bu cahiller kendilerini zerre kadar geliştiremez, buna rağmen ileride akademisyen olur ve cehaletlerini aşırı egolarıyla gizlerler. Üretebildikleri Şeyler yalnızca kitapların onlara izin verdiği kadardır, bunu aşamazlar. Bunu akademik kariyer planlarından vazgeçmiş bir doktora öğrencisi olarak rahatlıkla söyleyebilirim.
Cok uzun ve ugrasli bi surectir bu hayali edilen meslek. Akademisyen kişisi bilim adamidir ve ömrünü bilime katki yapmak icin yasarak gecirir. Ülkemizdeki akademisyenler bilime ne derece, hangi konuda katkida bulunuyor bu da tartisilmasi gereken onemli bi konudur. Nasil olunur kismina gelirsek; lisanstan sonra yds ve alese girip gerekli ortalamayi tutturmus olmali ve yuksek lisans icin kontenjani bulunan universiteye basvurup, kendinizi bi guzel pazarlamaniz gerekir. Yuksek lisanstan sonra do... diye devam etmekte.
Olmak isteyenlere benide ekleyin dediğim meslektir. Bize bu yolda tüyo ve tecrübelerini esirgeeyecek yazarlarımızı bekleriz, varsa tabi akademisyen olan ya da olmak üzere olanlar.
zordur. toplum tarafından çok eğlenceli gözüküyor. ne bileyim sürekli genç yaşta insanlarla , hatta onlarla arkadaş olayım düşüncesi , çevremde havam olsun gibi bir sürü düşünceye kapılıyor insanlar ama zor çocuklar. olmak neyse de olduktan sonra çok çileli. yine de siz bilirsiniz.
edit: merak ettiğiniz bir şey varsa sorabilirsiniz , yarın cevaplarım.
bir tür meslek dalı. türkiye'de çok basit olsa gerek. daha cümle kuramayan; virgülün, noktanın nerede kullanıldığını bilmeyen insanlardan eğitim alıyoruz. bu gün bir derse ilişkin verilen notu, türkçe'den türkçe'ye (evet türkçe'den türkçe'ye) çevirmek zorunda kaldım. notun aslını yazan kişi profesör düzenleyen de yardımcı doçent. utanıyorum lan. bildiğin okuduğum okuldan utanıyorum. soranlara artık başka üniversitelerin adını söyleyeceğim.