görgüsüzlük desem değil, doyumsuzluk desem değil, ihtiyaç var gerekli desem o hiç değil, kendini bilmezlik desem o da değil. ne peki?
şu; ahmaklık!
adamın ego o denli uçtu/uçuruldu ki kendini atatürk ile kıyaslar hale geldi. bu cidden böyle. psikolojik olarak dağılmış vaziyette bu şahsiyet. amaç ankara denince akla atatürk/anıtkabir gelmesi fikrini yavaşça dağıtmak. başka bir şey değil. şimdi goy goy yapıyor "yok gelen misafirler caddede karşılanıyordu, yok başbakanlık da artık burada olacak" falan. geç efendi bunları. sen kime ne anlatıyorsun?
bak abdullah gül çıktı çankaya'ya, üstelik atlı birlikler olayını da yaptı. onun da kaymağını sen yiyeceksin. daha ne? neyine yetmiyor çankaya. kılıflar uydurup taklalar atmanın anlamı ne? yahu dürüst değilsin zaten. bunu biliyoruz. öyle olsan başbakanlık kompleksi diye başlayıp cumhurbaşkanlığı sarayına döndürmezdin olayı.
he unuttum tabi bir nüansı. yasalar ve koşullar senin o an içinde bulunduğun makam, mevki ve halet-i ruhiyene göre değişiyor tabi.
atatürk verimsiz denilen, çorak denilen bir alana ısrar edip, inat edip, çaba gösterip çiftlik kurdu. ot bitmez denilen arazide atatürk orman çiftliği kuruldu. olmaz denileni yapmıştı.
şimdi zat-ı gereksiz oranın ismine de tahammülsüz. beştepe imiş. bak sen. bildiğin atatürk orman çiftliği ulan ora. sen o egonu rulo yap da alternatif şekilde kullan.
"O bin bir başlı yılan bir gün elbet size de dokunacak."
Afiyet olsun amk, iyi yiyorlar ama. Ancak;
Sırf çıkarı için susanı (kömür bekleyen ile ihale bekleyen farketmez); inanmış olsa bile asla sorgulamayanı, bir lider var diye kişiliğinden vazgeçeni bu millet asla unutmayacak.