Her toplum gibi icinizde her türden insan barındırıyorsunuz. Her kesimde olduğu gibi. Tek ortak noktanız var. Karşıdakiyle dalga geçer vaziyette yaşayan, yaşatanlar.
Insan oturacak la karşına.
senin burda kardeşlik çağrıları yapman neyi değiştirir diye cevap vermek istediğim mektuptur.
halkının geri kalan yüzde ellisinden ''bunlar'' diye bahseden, eleştirilmeyi hazmedemeyen, burnu düşse yerden almayan, gezi olaylarında ölenlere bir rahmet okuyamayan, hakimlerin etnisitesini araştıran, bakanlarının-çocuklarının yargılanmasına izin vermeyen, din olgusunu sürekli öne çıkaran, nasıl yaşayacağımızı işaret eden bir başbakanınız var.
başbakanınız diyorum çünkü ''o'' benim başbakanım değil. çünkü ben ve benim gibiler onun gözünde içki içen, ateist, terörist...insanlarız.
bu birleşme çağrısını ona yapman daha hayırlı. çünkü ayrımcılığın, bölücülüğün adı;
Bizler;
sokaktaki, bilgisayar başındaki, engelli ve engelsizi, genci yaşlısı, hacı bayram emmi si, çerkes emine si, , işçi mehmet i olarak, bu ülkenin gerçek sahiplerinin hiçbir parti veya kurum olmadığını, her vatandaşın (en azından çoğu) vatan için, millet için en iyisini düşünüp ona göre en büyük hakkını kullanarak yönetecek olanı seçtiği bu güzel ortamda tüm kesimler için, tüm inançlar için birleşme çağrısı yapıyoruz.
50 yıllık baskı, yıldırma, sinme, asimile politikaları iflas etmiş, yeni ve daha birbirine kenetli bir türkiye olma mecburiyeti doğmuştur.
Bizler, bilisiz, şarapçı, protestis sanayici v.s. yazarlar gibi ayrımcılığı, beyaz türklüğü pompalamayacağız. Düşüncelere gem vurmayıp özgürce konuşmalarını sağlayacağız. çünkü biliyoruz ki vatan hainliği karşı tarafı adlandırmanın kolay yolu olmuş. Tabi ki bu yanlışa düşmeyeceğiz.
Şimdi gelin kucaklaşalım. Kibirimizi bir tarafa bırakalım. Parçalarımızı özenle birleştirelim. Halk olarak doğruya ilerleyelim.