vicdanı olanlarca olması ve dolması gereken durumdur. hiç ''sizinkiler de bla bla'' demesin lütfen, kim hangi partiye oy verdiyse kendini temsil etme hakkı vermiş demektir.
bu itiraflarla temsilcilerinin yaptıkları yanlışları kendilerine yakıştıramayan insanlar söz alıp her görüşün empatisine açık olacaklardır.
büyük ihtimalle başlık başıma kalacak ama, e %45-50 oy alan bir partiye oy verdiğini söyleyecek bir kişi çıkmaz derlerse şaşırmam.
Ergenekon davası projeydi bitti artık. Ergenekon davasının hahamı Tuncay Güney SkyTürk televizyonuna konuştu. Kanadanın Toronto kentinden canlı yayın bağlantısıyla programa katılan Güney, Ergenekon davası bir projeydi bitti artık. içerdekilerin çıkması gerekir dedi.
Benim yüzümden tabii ki insanlar cezaevine girmesinler. Ben vicdanen rahatsızım. işkence görmeseydim o konuşmaları yapmazdım. Ergenekonun temeli sayılan emniyette verdiğim ifadeler geçersizdir. Devlet beni kullandı. Türkiyede adalet aramak genelevde bakire aramaktan farksızdır diye konuşan Güney 5 Mayıs 2012de Vatan Gazetesi yazarı Mustafa Mutluya yazdığı mektupta Ergenekon bir oyundur demişti.
Tuncay Güneyin Mutluya gönderdiği o mektubu:
Saygıdeğer Mustafa Mutlu
Tuncay Güney Neden Unutuldu? başlıklı yazınızı okudum.
Türkiyedeki yetkimi ve yetkimden doğan yeteneğimi kullandım.
2001 yılında Türkiyenin büyük bir köy-feodal yapı ile yönetildiğini saptadım ve Amerikaya geldim.
ABDye gelirken de uluslararası yetki ve ilişkimi kullandım.
Kanadada kendimi haham ilan etmedim. 2003 yılında dini eğitim aldım, New Yorkta ve haham değil, Rabayli oldum. Görevimi de 32. Güne telefonla katıldığım bir programda açıkladım.
Evimde bulunan çuval dolusu belgeler, altı çuvaldı.
isteseydik 20 çuval bulundururdum.
Unutmayın ben Başbakanlık Devlet Arşivlerinde görevliydim. O kimliğim de basına verilmişti.
Belgeler ise devletin Türk istihbarat birimlerine ait.
Adil Serdar Saçan işkence yapmasaydı, Amerikaya kaçmazdım. Ruhum karardı.
Ayrıca adamın biri dediğiniz benim görev dosyamı, yaptığım işleri yetkili makamlardan isteyiniz.
iran, Irak, Suriye, Lübnanda birçok üst düzey yetkili ile görüştüm.
Hangi yetki ile dersiniz?
Basın mı?
Türkiyede bulunduğum süre içerisinde istediğim basın kuruluşunda çalıştım. Sabah, Milliyet, Akşam gibi...
Solcudan sağcıya, mafyadan PKKlıya, Manukyan Hanımdan bakanlara kadar birçok kimse ile teşrik-i mesaim olmuştur.
Türkiye dışını anlatmadım.
Ergenekon mu?
Bu bir oyun ve oyunda herkes üstüne düşeni yapar. Kemalizm iflas etmiştir. Ekonomi ve siyasi hayatımızı yönlendiren global patronlar başkanlık sistemi istiyor. Rejim değişiyor. Kürtler haklarını alacak.
Özala Amerika, Türkiyeyi ya büyüt ya küçültelim dedi.
Türkiye büyüyemedi, küçülecek.
Özala, Büyük Ortadoğu Devleti olsun demişlerdi; olmadı.
BOP dayandı kapımıza.
...
Saygı ve dostça...
Daniel Tuncay Güney
***
Milliyet blogda yazdığımız yazılarda ileri sürdüğümüz görüşlerimiz yüzünden az saldırıya uğramadık. Torba davalarda yenidünya düzenine, BOP projesine karşı çıkanların oyundan atıldığını üzerine basa basa ifade ettim. Ancak liberal/yandaş/biatçi kalemler ısrarla derin devletle/darbecilerle malum davalar ile hesaplaşıldığını iddia ettiler. Israrla devletin sahibinin/vesayetin el değiştirdiğini yazdım.
Bana göre görevi kötüye kullanmaktan yargılanması gereken sivil asker kamu görevlileri; gizli tanık, tartışmalı dijital deliller ile suçlanıp yargılandılar, yargılanmaya da devam ediliyorlar. Kimi davalarda hükümde verildi...
Sonuç olarak Eski Genelkurmay Başkanının terör örgütü lideri ilan edilmesiyle kamu vicdanını yaralayan noktaya gelindi. Artık muhalefet cephesi bir tarafa, iktidar katından bile sürece dair sert eleştiriler geliyor ki Tuncay Güneyin ifadesiyle Ergenekon davası projesi bitmiştir, işlevini yerine getirmiştir.
Liberal/yandaş/biatçiler MB yazarı söylerse anlamaz, en iyisi son sözü Haham Tuncay Güney söylesin;..Ergenekonun temeli sayılan emniyette verdiğim ifadeler geçersizdir. Devlet beni kullandı. Türkiyede adalet aramak genelevde bakire aramaktan farksızdır.
o gün sıcak bir gündü. evet mühürüne bastığım zaman koltuklarım kabardı. sanki baba olmuş gibi gururlanmıştım. bu anı tekrar tekrar yaşamak istiyorum. herkese tavsiye ederim gibi itiraflardır.
valla genelde akp'ye oy verenlerin %30 luk kesimi mhp'ye sağda solda oy verdiğini söylediği için kendi içlerinde yaşadıkları utanmayı dışarı vuramayacak kadar ikiyüzlü, haysiyetsiz kişiler tarafından beklenmeyen itiraflardır. en azından bu benim gözlemim.
birazcık uzun yazacağım, hiç huyum değildir ama içimden geldi.
şu şekilde olabilir ;
-dini kitaplar dışında kitap okumayız, okusakta anlamayız. anlamadığımız şeyin de doğal olarak içi boştur deriz, çünkü kendimizi akıllı sanarız. bilgisiz ve cahil olduğumuzu kabul etmeyiz.
-herhangi bir konu da asla entellektüel bilgi birikimimiz ya da alanımız yoktur. muhabbetlerimiz belirli ve sığdır. ya da dinidir. çünkü biz gerizekalıyız. heykel görür ucube deriz, resime bakar bu ne la deriz, müziğin renginden, tonundan bir bok çakmayız. maklube yer, tesbih çekeriz. *
- peki biz böyle otlarken tayyip erdogan ne yaptı ? çıktı allah dedi. ne yapalım ? götümüzü bile verirdik istese, gerçi sonra istedi bizde verdik. vardır bir bildiği. neden peki ? çünkü ona dokunmak ibadettir. bizim olayımız bu aga; şeyh, şıh vs. el etek öpmeye, kul köle olmaya alışmışız. abiler, ablalar, büyüklerimiz bilir, biz bir bok bilemeyiz, tek hücreli canlılarız.
-bizim de kapasitemiz bu.. başbakan yalancı, bir başbakan iki erdoğan ı izleyince görürsün net, ama sünnettir biliyorsun hz.muhammed e emin lakabı takılmıştır dürüstlüğünden ötürü. başbakan hırsız, bok gibi parası var ama dindar. bu da sünnetdir. zira hz.muhammed öldüğünde bir çöpü yoktur. bak nasıl götümden anlıyorum dimi herşeyi ? çünkü biz gerizekalıyız, bizi bir çukura atıp yakın ya da kısırlaştırın. çünkü biz her gün ürüyoruz. virüs gibiyiz. çocuklarımız oluyor aynı bizim gibi salak.
evet boş atmaya karar verdim oyumu. Ya da gerçekten iyi muhalefet olabilecek birine atacağım. Başbakanıma küfredene karşıyım, küfrü hak etmiyor ama kontrol edilmesi gerektiğini düşünüyorum artık.
Ben çocuk gibi konuşan başbakan istemiyorum, ben hakaret eden ya da artık özelleştirmeyi abartan başbakan istemiyorum!
Eğer benim kararıma bağlı bir şey olsa, ya gerektiğinde sana kendini sorgulatacak birini al yanına, ya da terazinin iki kefesini birden düşürmeyecek birine bırak derdim.
Eylemlere ne muhalifim ne de yandaş. Ülkem yükselsin, yükselirken ne kurşun ne gaz sıkılmasına gerek kalmasım istiyorum.
Senden bunu bekliyorduk sayın başbakanım, sabrımız şimdi tükendi.