bir "ak parti ne yapıyorsa karşı çıkalım" projesi ürünüdür.
ak parti yol yapar. neden demiryolu yapmıyorsun diye sorarlar. yüksek hızlı tren yapar niye 300 basmıyo diye sorarlar, onu da yapsa bu tren niye uçmuyo derler.
ak parti hastane yapar, yandaşlarına peşkeş çekiyor derler, ak parti okul yapar, okul yapmakla eğitim kalitesi mi yükselecek derler.
ak parti demokratikleşme için adım atar, sivil diktatörlük derler, ak parti ağzıyla kuş tutsa bunlara yaranamaz.
"onlar, sağır, dilsiz, kördürler; ve artık geriye dönüşleri de yoktur." esed 2:18
hacettepe'ye bağlı kıçıkırık üç fakülteyi üniversite sayıp yapılan ek hizmet binalarını, 1000 kişilik öğrenci yurdunu hasılı bir üniversiteyi üniversite yapan hizmetleri görmezden gelmekle aynıdır.
yol yapar, hastane yapar, okul yapar... yahu bunlar devletin rutin görevleri zaten, akp den öncede bu ülkede yol, hastane, okul yapılıyordu, teknolojinin gelişmesi ile artık daha modernleri yapılıyor, geçin bu ayakları. hangi fabrika yapıldı? eğer sorarsan ben sana yazarım hangi fabrikalar satıldı !
sene olmuş 2011 hala taş beton yığınlarını, yolları yatırım olarak gören şapşallar için anlaşılamayacak bir şey.
bak ekonomi okuyanlar bilir, cari açık yatırım arasındaki ilişki yol, dere, beton yığmak anlamındaki yatırım değildir.
o kadar kör olmuş gözler ki, dümdüz yola yatırım diyorlar artık. arkadaşım yatırım yatırdıktan sonra sana geri dönendir. sen yatırdığını satıyorsun, özelleştirme altında peşkeşle, yolu mu yediriyorsun insana?
açın gözlerinizi artık. yolmuş, yatırımmış, kör gözlerinize girsin.
yapılan yollar yatırım değil, geri dönüşü yok diyen malların muzdarip olduğu siyasi körlüğün eseridir.
ulan mal, sen o yolda yalnızca insan mı taşıyorsun? hammadde taşıyorsun, ihraç ürünleri taşıyorsun, bunları daha hızlı, daha az riskli bir şekilde müşterilerine ulaştırıyorsun, zamandan tasarruf, yakıttan tasarruf, daha memnun müşteri portföyü yapılan yolların bir geri dönüşü değil mi?
bana kör diyenin bari gözleri görse amk.
edit: o yolların yapımında istihdam edilen insanları, şirketleri hiç saymıyorum bile.
akp nin ülke genelinde ciddi projelere imza atığ sıkı çalıltığı su götürmez bir gerçektir. akp ye bu doğrultuda yapacağınız eleştiriler sonuç getirmeyecektir.
buna karşılık akp nin yönetim anlayışından kaynaklı hoşnutsuzluklar var mıdır evet vardır. ve üstelik bana göre yatırımlarını gölgede bırakacak kadardır.
çocukken büyüklerden "hep bunlar özal'ın marifetleri, mahvetti memleketi" tarzında laflar duyardım. 80'li yılların ekonomisine göndermeler içeren bu söylem, bundan 20-25 yıl sonra için ak parti ve rte içinde geçerli olacak kanısındayım. işte o zaman ben çocuklara "hep bunlar akp'nin marifetleri" diyeceğim.
- bir sürü üniversite açıp yandaşlarını kadro ile göreve almak.
- özelleştirme ile kısa dönem için kaynak yaratmak maksadıyla uzun dönemde faydası olabilecek herşeyi yandaşlarına satmak.
- basını parmaklıklar ardında özgür bırakmak.
- basılmamış kitabı toplatarak yazarı ve yayınevini masraftan kurtarmak.
- şifreli sınav hazırlayarak hiç soru yapamayacak öğrencilerin motivasyonunu, penetrasyonunu sağlamak.
- açtığı o bir sürü üniversitede öğrenim görün öğrencilerden aldığı harçları doğru düzgün kullanamayan rektörleri, yöneticileri hep kollamak.
- öğrenci milletini biber gazı, cop vs. ile terbiye ederek milli bir vazife yapmak.
- tekel işçilerini adam etmek.
- sanat eserlerini 'ucube' leri yıkmak.
'tüm bunları ve nicelerini görmezden gelmek.'
ak parti bütün çevrecilerin uyarılarına rağmen yol yapar, yol çöker!
ak parti hızlı tren sistemine geçer, ancak yüzyıl öncesinin raylarını değiştirmeyi unutur tren devrilir insanlar ölür!
ak parti demokratikleşme için adım atar, basılmamış kitabın yazarını içeri attırır, kitabı bombaya benzetir, yargıyı kendisine bağlar, adına da ileri demokrasi der!
ak parti 80'nin hesabını sormaya kalkar, hesap sorarken ilk işi kenan evren'in maaşına zam yapmak olur!
ak parti sağlıkta reform yapar, doktorlar performans ile çalışır; **** üniversite hastahaneleri sıradan hastahanelere dönüştürülür! *
ak parti ekonomide reform yapar, küçük işletmeler kapanır, köylü-çiftçi batar, uruguaydan et, israilden dometes ithal edilir, fakir daha da fakirleşir, zengin daha da zenginleşir! *
ve en fenası sempatizanları, partilerini savunurken sözlerini kutsal kitaptan noktalarlar. siyasetin ve hukukun ilim irfan işi olduğunu, bunların bir bilim olduğunu gözardı ederler!
ak parti gerçekten yatırım yapıyor ve herkes emin olsun ki biz bu yaptığı yatırımları görüyoruz. görmezden gelinecek şeyler değil. kpss ve ygs her zaman aklımızda. geleceğe dair nasıl yatırımlar yaptıklarını çok net görüyoruz.
ak parti mi gülen cemaati mi? esas mesele burada sanırım. şu gerçeği kabullenmek lazım; cemaat akp den daha güçlüdür ve akp nin elinde olmayan birtakım olaylar, cemaatin daha güçlü bir hale gelebilmesi için şuursuz bir şekilde uygulanmaktadır. şimdi şu soruyu sormamız gerekiyor 'acaba akp nin cemaat ile ilişkisi olmasaydı akp iktidarda olabilir miydi' ya da, akp nin cemaat ile ilişkisi olmasaydı akp nin iktidarda izlediği; ekonomik, sosyal, kültürel, siyasi, vs. politikalar akp nin oy oranını ne kadar etkilerdi. türkiyede siyaset anlayışı yalnızca akp döneminde değil, atatürkten sonra neredeyse her dönem kişisel ve yandaş amaçlar uğruna kullanılmıştır. yalnız akp nin farkı, diğerleri gibi 3 geri 1 ileri değil, 1 geri 3 ileri gibi bir yol izlemesidir. sanırım çaresi olmayan halk da bu partiyi tercih etmektedir. yani; gözleri bozuk olmayan, aklı başında herkes ne olup bittiğinin farkında. geçmişte edinilmiş birtakım acı tecrübeler bugün oyların ak partiye atılmasına sebebiyet veriyor. ha kılıçdaroğlunu denemedik bi deneyelim diyen olursa da saygı duymak gerekir, ama ben kılıçdaroğlunun seçimlerde chp nin oylarını artırmak için partinin başına getirildiğini ve chp yi içeriden yöneten en az cemaat kadar güçlü bir yapılanmanın var olduğunu düşünüyorum.