yobazlar birleşip sözlük açmaya karar verse anca bu kadar yobaz olur bir sözlükte. uludağ sözlük değilde siz ak-sözlük olarak değiştirin bence sitenin adını.
katilliği, hırsızlığı, namussuzluğu seven veya savunan şerefsizdir.
şerefli insanlar için neden çok.
secmeninin her fırsatta "ama yüzde elli" diye itiraz etmesi olabilir. hindistan da da halkın yüzde sekseni ineğe tapiyor kardeşim oraya gidince de din mi degistireceksin "aa burada oran yüzde seksen" diye.
gayet de ortada olan sebeplerdir. ama benim adıma en önemli sebep, akpnin yalakalığını yapmak uğruna söylemeyeceği yalan, saçmalık olmayan insanlardır. özellikle de bazı gazeteciler, basın mensupları ve onların patronları.
denilmiş ya ülkeye yapılan hizmetler falan diye. doğru, 2002-2008 arası dönem belki türkiyenin bir asırlık tarihinde en büyük ilerlemeyi kaydettiği iki dönemden birisidir. ama 2008den sonraki dönemde akp hep bu "icraatleri" ile goygoyculuk yaptı. halbuki son 6-7 senedir yapılan icraatlerin çoğu yandaşların cebini doıldurmaya yönelik.
burada oturduğu yerden ahkam kesenlerin çoğu ya akp haricinde hükümet görmemiş gençler, ya da yaşadıkları dönemi pek anlayamamış cahil cühela kesim. ya da ikisi birden! sürekli "tüp kuyruklarına" "yağ kuyruklarına" vurgu yapılıyor. peki biliyor musunuz o kuyruklar neden oldu? türkiye abdnin rızası haricinde kıbrısa harekat yaptı diye uygulanan ambargo yüzünden yaşandı tüm bunlar. ve hükümet karaborsayı önlemek için bu yola başvurdu. karne ile gıda dağıtımı. ya ne yapsalardı? sizin üçkağıtçı hükümetiniz olsaydı başta da, yandaşlarına karaborsa için göz mü yumsaydı? binlerce yoksul vatandaş açlıktan ölümün eşiğine mi gelseydi?
kıbrıs harekatından bahsederken iyi güzel, ambargonun sonucundan bahsederken beceriksiz hükümet öyle mi? hadi oradan! bunu sizin kafanıza sokanlar da gayet iyi biliyorlar yalanlarını, palavralarını ama onlar öyle şerefsiz öyle kaypaklar ki, umurlarında bile değil bu gerçekler. siz de onlara körü körüne inanacak kadar saf ve cahilsiniz maalesef.
akp iktidara geldiği ilk yıllarda yaptığı hizmetlerin suyunun nereden döndüğünü açıklamıştı. şöyle demişti erdoğan: "hırsızlığın, yolsuzluğun önüne geçilince bu kadar zenginliğimiz oluyor işte." biz de avuçlarımız patlayıncaya kadar alkışlamıştık onu. ancak 2008 sonrası süreçte akpnin de benzer yolsuzluklara göz yumduğunu, ya da bizzat dahil olduğunu sürekli duyuyorduk. özelleştirmeler tam bir soru işaretiydi bir kere. bazı şirketler yok pahasına gidiyordu, bazılarından da pis kokular yükseliyordu. erdoğan bu iddialara hep şöyle cevap verdi: "bakın eğer bu iddialarını ispatlarlarsa ben her şeye varım. yok eğer ispatlayamazlarsa namussuzdurlar şerfsizdirler." peki ne oldu sonra? 17 aralık patlak verdi? allah aşkına konuşun, elinizde önceki hükümetlerin yolsuzluk yaptığıyla ilgili, bundan daha sağlam ne gibi deliller var da konuşuyorsunuz? heh? ulan tonla ses kaydı döküldü ortaya. yok montajmış, bilmem neymiş. ardından açıklama geliyor, başbakanlığı bile dinlemişler. aptal kandırır gibi milleti kandırdılar. millet kanmaya dünden razı. bak ne diyor vatandaş:
tamam belki siz bu ahlaksızlıkları içinize sindirebilecek kadar geniş olabilirsiniz, ben de sizin gibi olmak zorunda mıyım?
sonra gelelim ülkenin kalkınmasına. bugün aynı şeyleri sayıklayıp duranlar, önümüzdeki ekonomik krizde akpye en büyük küfürleri edecekler göreceksiniz. akp dönemi zenginleşme, tamamen kalkınmayla ilgili değil. öyle olsaydı şimdi götümüz tutuşa tutuşa fedin alacağı kararları bekliyor olmazdık.
türkiyenin 3 kat zenginleştiği de tamamen zırvalıktır. bunu yakın çevrenizden de test edebilirsiniz. evet, bir zenginleşme var orası kesin. yoksul kesim de, zengin kesim de son 12 yılda zenginleşti. ama en çok "yandaş" dediğimiz kesim zenginleşti. hem de kat be kat zenginleştiler. daha geçen gün bir arkadaşım anlattı patronunun devletten milyonlarca liralık bir ihaleyi nasıl kaptığını. üstelik işe yaramayacak, çalıntı bir proje üzerinden. bir bakın bakalım etrafınızda devletten ihale koparanlar nasıl koparmışlar.
haa, tüm bunlara inanmıyor musunuz? bunları göremiyor musunuz? ulan daha bir kaç ay önce soma, şimdi ermenekte yaşananlara ne diyeceksiniz? tek suçlu aç gözlü patronlar öyle mi? siktirin oradan! dünyada aç gözlü olmayan kaç tane patron var lan? birisi size dese "bana şu kadar para ver, bir senede o parayı ona katlayayım" tutup o adama hayır der misiniz? bunun önlemini devlet alacak. hele ki madense söz konusu, o zaman devlet birincil derecede mesuldür. sizin biricik bakanınız demedi mi geçende "bu tarz işlerde hatır meselesi olmamalı, bütün bakanlar ortak hareket etmeliyiz" diye. ne demek lan hatır? her sene yüzlerce işçi, bir takım yandaşların hatırı kırılmasın diye öldürülecek ve ben buna ses çıkarmayacağım öyle mi? ben o kadar şerefsiz değilim.
şimdi siktirin, sessiz sessiz oyunuzu kullanın. orada burada da ötmeyin "bu kadar hizmete rağmen niye oy vermiyorsunuz" diye. belli ki sizin hayat felsefenizle bizimkiler pek uyuşmuyor. ben şahsen, başkalarının hakkına girerek, insanların ölümüne sebep olarak, yetimlerin ahını alarak zenginleşmeyi de, bu şekilde zenginleşenleri desteklemeyi de kendi onuruma gururuma yediremem. siz yedirebiliyorsanız, bunda beis görmüyorsanız ne mutlu size! alın yeni türkiyenizi başınıza çalın.
ak parti hükümeti gerçekten çok ilginç bir hükümet... ekonomi iyi diye herkes süper bir yönetim olduğu için iyi sanıyor. hacılar biz iran'ın miyarlarca avro kara parasını akladık. normalde bunun nesi kötü dersiniz... bence de vatan millete getirisi varsa her türlü çakallık mübahtır. ama burada mesele iran'ın batı ve israil'le çok ama çok sıkıntılı olması yanında, bizim de konumumuz gereği azami tarafsızlık sergilememiz gerekirken iran'la gizli işlere girmemiz... gizli diye bir şey yok tabi, bunların acısı çıkar... bakın bugün ışid ortalığın amına koyuyor, amerika idare ediyor; israil'den ise hiç ses seda yok. israil her zaman bölgede olan biten herşeye kendini ilgilendirmese de karışmıştır. bugün arkadan iş çeviriyor. ışid israil'dir, ve biz bu oyunu şu anda kazanmıyoruz. dibimizde kürt devleti mi, arap devleti mi kurulacak diye beklerken yahudi devleti kurulursa hiç şaşırmayın. ya da israil'in kuklası bir devlet kurulacağından emin olabilirsiniz.
hükümetin hizmetleri bir dahaki seçime yönelik olmuştur hep. sağlık hizmetlerini başarılı mı buluyorsunuz? ben de kısmen başarılı buluyorum... ama isterseniz bir de doktorlara sorun; mağduriyetlerini anlatsınlar. ya da ülkedeki ilaç sanayinin neredeyse bitecek duruma gelmesini, yabancılara satılmak zorunda kalınmasının nedenlerini düşünün... sıra beklemiyoruz güzel de ne pahasına?
sonuç olarak, para denen şey hepimize tatlı geliyor. bizi yönetenler de dahil... (gerçi öyle aman aman da zenginleştiğimiz yok ama hala insanlarda nedense 80 lerin türkiye'siyle şimdiyi karşılaştırma eğilimi var).
bu tatlılık yakında acıya çevrilir. çok zeki olmaya gerek yok ne olacağı zaten belli... senin ülkende asgari ücret 800 lira iken milyonlarca yabancıya milyarlarca tl harcayıp bakımını üstlenirsen bu eninde sonunda götüne patlar. ayağını yorganına göre uzat diye boşuna dememişler. para güzel ama üç kuruşa kanıp, bu vizyonsuzluğa verdiğimiz primin hesabını hepimiz vereceğiz. oy veren de vermeyen de cezasını çekecek. senin başbakanlık yapsın bana dediğin adamın oğlunun bir anda uluslararası bir denizcilik firmasının sahibine dönüşmesini sadece izlediğimiz için hepimiz acı çekeceğiz...
iktidar olamasıdır, her zaman tek güç egemen olduğu zaman orada haksızlıklar ve tek bir kesimi gözetme olmuştur, bu durumda diğer kesimi her zaman rahatsız etmiştir. Nasıl zamanında halife yanlıları atatürk'ü sevmiyorsa bugünde laik kesim tayyipi sevmemektedir. Aslında durum tamamen beklentiyi karşılayıp karşılamama durumudur, şu durumda yaptığı icraatlerle belli bir kesimi mutlu eden tayyip benim gibi bir çok kişiyi de kahretmektedir. Atatürkte zamanında bir iktidar sahibi bir kişiydi ve belli bazı şeyleri dikta etti ama hiçbir zaman bu dikte ettiği şeylerden menfi bir yarar gözetmedi , oğluna gemicikler almadı , ayakkabı kutularıyla para kaçırmadı, bakarayla makara geçmedi, her zaman ülkesine faideli şeyler yapmak uğrunda uğraştı, işte bu yüzden birazcık haklı bulacaksam bile bulamıyorum işte bu yüzden dolayı tayyibi sevmiyorum, eğer ki ülke iyiye gidecekse varsın olsun benim yaşam tarzım etkilensin diyecem ama ülke değil tayyip iyiye giderken ben bunu diyemem...
sevilmemesi için neden çoktur ama %50 oy alarak en azından seviliyor gibi görünmesinin tek bir sebebi var, o da muhalefetin soytarılığı, beceriksizliği, basiretsizliğidir. muhalefet bu tutumunu devam ettirdiği sürece bu adamlar %50 oy almaya devam edecekler, bu ak parti nin başarısı değil, rakiplerinin başarısızlığıdır.
kendinden taraf olmayanları bertaraf etme çabasıdır. bunlar en aşağılık insan tipleridir. demokrasiden özgürlükten anlamayan örümcek beyinli insanların oluşturduğu yapının mimarlardır. dinin amacını en iyi şekilde saptamış olup, koyun kadar beyni olmayan insanları kullanırlar. insanları dininden imanından soğuturlar. masum insanların paralarını çalıp bunu meşru kılıp , birde kendilerini mağdur gösterirler. bunların müslüman olduğu bile şaibeli. kendi inandıkları peygamber devletin hazinesinden hırka aşıranın cenaze namazı kılınmaz derken. bunlar milyonlarca doları isviçre hesabında saklıyor. bunu götümden uydurmuyorum. akp nin kurucusu abdüllatif şener akpden istifa ettikten sonra, yaklaşık bundan 6 sene önce bunu söyledide inanmadı kimse.
çünkü kimse de demiyor ki, gerçekten gerçek gibi davranmadıklarını.
gibi diyoruz çünkü gibi bile olamıyorlar.
o adamları eleştirirken bile istemeden çelişkiye giriveriyorsunuz.
o adamların yaptıkları değil düşündükleri bile çelişki.
çözüm ortadan kaldırmak değil.
çözüm kaldırmaktan beter etmek.
çözüm aramızdan bir gencin, ama sadece bir gencin çıkıp.
sadece yıllarını değil hayatını feda edip yıllarca, asırlar gibi çalışmalı okumalı ve yerini değil.
yerinden bir paçavra gibi fırlatıp tahtına değil, şanlı türk bayrağının kutsalını ellerin de tutmalıdır.
şimdi dersiniz? bu nasıl eleştiri.
ulan benim amacım eleştiri değil.
adam olmanızdır.
ben yapamadım siz yapındır..
Yaptığı hiç bir iş türk milletinin haysiyetine hizmet etmediği için. Yabancı gazeteler ak sarayla dalga geçiyor. ingiltere kralını ayağına getiren adamın ülkesi şimdi mozambikli 30 karısı olan kabile şefinin köyü muamelesi görüyor yazık.
yanlış bir tespit olup aynı zamanda beybi feys olmama karşın akpartiyi severim.
sevgi üzerinden ne zaman akp ile ilintili bir genelleme yapılacaksa, evinde sessizce oturan %50nin hatırlanması ve zıt bir tespitte bulunulmaması kanaatindeyim.
Hatta dönemin başbakanının 3 çocuk tavsiyesi üzerine, evde oturup durmadan çoğalıyoruz.
yani yakında bu oran %80 sınırına dayanmış olacak.
Belki %90...
Yani biz hem seviyor hem sevişiyoruz.
sadece oturan %50 değil, sevişen %50yiz de.
