şaşılmayacak şekilde milisler tarafından ve sorularla cevaplanmaya çalışılan sorulardır.
aynı sululuk hakim durumda an itibariyle ama alıştık artık bu hallere, yadırgamıyoruz... cevap sahiplerinin atladıkları bir nokta da cevapların chp adlı bir başka siyasi oluşumla hiçbir alakasının olmamasıdır. zira soru sahibinin chp ile en ufak bir yakınlığı, münasebeti, kıç yalaması yoktur ki bu "karşı tepki" olarak ortaya koymaya alışık olduğunuz şey ile cevaplamış sayalım sizi.
ve diyeceğim o ki soruların 2002 senesindeki seçimlerden bu yana türkiye'nin katettiği yol, atılan adımlarla falan da ilgisi yok. ve hatta demem o ki soruların doğrudan ak parti ile de alakası yok. başlıktan da anlaşılacağı üzere ak partinin gözüpek militanları, onların hâl-hareket ve yaşamları-inandıkları ile ilgili şeyler bunlar.
idrak noktasında çok ciddi bir sorun var sanırım. ama militan olmak için de bunun olması gerek ya zaten. yoksa ak parti sempatizanı, ak parti seçmeni falan derdik kendilerine...
chp 45 il'de nasıl sıfır çekti?
chp en çok alevilerden oy alıyor. bu güne kadar aleviler için ne yaptı?
chp akp'ye destek olmak için bilerek mi kötü muhalefet yapıyor?
chp çarşafa dolandı mı?
kadın yakıştırması yaparak aşağılamaya çalışanların acziyetine gülen bir adamın aklına takılan sorulardır.
soruların her ikisi de doğrudan gerçeklere dayalıdır ve "her şart altında", "doğrunun kriteri olarak kendini görerek" cevaplanmaya çalışıldığı için zaten cevapsız kalmaktadır sorular.
--spoiler--
soru:
anayasa değişikliği ile ilgili referandumda "hayır" diyecek olanları "demokrasi düşmanı", "faşist", "cuntacı" olarak ilân etmekten çekinmezken bunu yapmak(kendi düşünceleriyle uyuşmadığı için insanları fişleme çabası) da bir yerde faşizm değil midir?
--spoiler--
şeklindeki örnek sorunun iftira neresindedir merak eder soru sahipleri, sözlükteki milislerin, referandum ile ilgili her yazısında en azından bu düşünce yapısı etkin olarak görülmektedir. ve sorunun muhattabı da bu türün canlıları olduğu için herhangi bir "iftira" söz konusu olmamaktadır.
hırıltıları ile cevap verebileceklerini sananlara sorulanlardır.
başlıyoruz şimdi "hırrrr" diyerek.
bir vatandaş(en azından kazandığı her kuruşun, sahip olduğu her mülkiyetin vergisini kuruşuna kadar ödeyen. vergi borcundan dolayı hacca gidememek gibi sıkıntılarla karşılaşmayan bir vatandaş) olarak, hırıltı sahiplerine sorulan sorulardır. bir veterinere görülmeleri gerekir itikadimce.
işlerine gelmediğinde önce sululuğa, akabinde de redd-i demokrasiye girişenlere katıla katıla gülebilen vatandaşa ait sorulardır.
sorulara gelebilecek "sen kimsin ki sorguluyorsun?" tepkisi de ayrıca manidar olmuş içinde bulunduğumuz ve "hayır" diyecek olanların sorgulanıp da çeşitli ithamlara maruz kalması adına.
demokrasi için faşizm kati surette kabul görebilecek bir düşünce yapısı gibi gelmedi bana şahsen. ama gene de psikolojinin ilgi alanı olduğunu söyleyebilirim bu konunun. profesyonel yardım alınması da tavsiye olunur.
mikrop mu? önce tanımına bakalım ve "rantı kendi içinde paylaşarak yayılmak" adına ülkemde "mikrop" olarak görülebilecek olan ben değilim sanırım ki bu noktada.
velhasılı, komikliklerle muhattap olan sorulardır. ve hassiktiri, hakaret olarak kabul etmeyen, tanımını yapmaktan aciz olanlara da "hassiktir" demeyi isterdi soru sahipleri... ama hassiktiri hakaret olarak görüyor soru sahipleri. bir insanın üç kuruşluk menfaati için kendisini siktirme çabasına önayak olmak istemiyor sanırım ki.
cevap yazmaya değmeyecek sığlıkta olduğunu öğrendiğimiz ve bu vesileyle gene cevapsız kalacağını anladığımız sorulardır.
zaten işimize gelmediği zaman insanlar olarak en güzel sığınağımızdır ya bu "ciddiye almamak". icad edenden allah razı olsun, gani gani rahmet etsin ruhuna...
ve garip bir şekilde kendi kıçından habersizlerin ne kadar girdiğini öğrenme çabasıyla ve soruyla cevaplanmaya çalıştıkları sorulardır. e tabi gene o bildiğimiz sululukla ve gene o bilindik "fişleme demokrasisi" eşliğinde...
soru:
işinize gelmeyen her konuda, sululuk yapmak da siyasi irade ve düşüncenizin bir parçası mıdır? yoksa doğrudan partililerin kişilikleriyle alakalı bir durum mudur bu?
ak parti'nin(kısaltmasına özellikle itina ediyorum cibiliyetime zeval gelmesin), her şart altında savunuculuğunu üstlenebilen seçmenlerine(ya da gençlik kolu şeysileri işte) sorulabilecek sorulardır.
örnekleyecek olursak hemen...
soru:
haşa ki "ikinci peygamber" olarak gördüğünüz recep tayyip erdoğan'ın, "bunu yapan şerefsizdir" diyen bir parti genel başkanına tazminat davası açarken; "hükümete ve yönetime hassiktir diyorum hassiktir" diyen bir başka parti mensubuna tazminat davası açmamasının nedeni nedir? elbette ki bunlar, tamami ile kişinin kendi insiyatifine kalmış ve sorgulanamaz şeylerdir. ve lâkin burada sizce de bir iki yüzlülük yok mudur?
soru:
anayasa değişikliği ile ilgili referandumda "hayır" diyecek olanları "demokrasi düşmanı", "faşist", "cuntacı" olarak ilân etmekten çekinmezken bunu yapmak(kendi düşünceleriyle uyuşmadığı için insanları fişleme çabası) da bir yerde faşizm değil midir?