büyük görünmeye çalışmayan, kendi halinde her vatandaşın aklına takılabilecek sorulardır.
he eğer ki yaşama hakkımız üzerindeki gasp haliyeti bu kadar sirayet etmiş, dilimize de ket vurmaya çalışılıyorsa afedersiniz ama kimsenin haddi değil bunu yapmak. ne bir insan, ne insanlığını kaybetmiş herhangi bir mahlukat, ne hükümet, ne devlet...
"hangi duvar yıkılmaz sorular doğruysa" diyor şair, şiirinde. çıkış noktamız tam olarak burası işte... doğru(burada doğrunun kıstasını belirleyen tamami ile kendi hayatım, bakış açım ve gözlemlerimdir.) soruları sorabilmektir esas olan. insanların da(en azından partinin militanı olmamış, kanmış olanların da) bu soruları sorabilmesini, sorgulayabilmesini sağlamaktır.
partizan parazitlerin bundan rahatsızlık duyması da şaşırtıcı bir sonuç değildir nedense...
niteleme konusunda yaşadığınız karmaşa ne kadar daha devam edecek? karşınızda gördüğünüz, tanımlamakta zorlandığınız herkese ve sırasıyla "faşist", "darbeci", "postal yalayıcı", "kemocan" gibi yakıştırmaları referandum sonrası da kullanmayı düşünüyor musunuz? yoksa sadece bu süre zarfında gerçekleşen bir hadise midir bu sıfat salatası yapma çabanız?
vallahi merak ediyorum. bir isim için aynı anlamı işaret eden kaç farklı niteleme kullanabilirsiniz maksimum? ve bu anlamdaki başarınızı yeni bir dünya rekoru olarak tescilletmeyi, hiç düşünmüyor musunuz?
şeklindeki sorular bütünü. aklımıza geldikçe gene kendilerinin bu anlamdaki engin bilgileri ile "cevabın kralını" vermelerini bekliyor olacağız.
türkiye cumhuriyeti başbakanı, ak parti genel başkanı ve kimi partililerin gözünde haşa ki ikinci bir peygamber olarak nitelenen recep tayyip erdoğan;
pınarhisar cezaevi(edirne)'nde iken kendisini en çok ziyaret eden kişi eşi emine erdoğan, çocukları bilal veya burak erdoğan mıdır? yoksa o zamanlar içerisinde bulunduğu siyasi partinin mensupları mıdır? bu konuda paylaşmak istediğiniz herhangi bir araştırmanız var mıdır? yoksa ki "üzerinden 12 yıl geçmiş, tozlu raflardan bunu mu çıkarttın?" diyerek alışılageldiği şekilde soru ile mi cevap vermeyi yeğlersiniz canlarım?
benim bildiğim kadarıyla cevap ne ailesi, ne de partililerdir.
yapılan özelleştirmeler türkiyenin çıkarına olduğunu iddia ediyorsunuz acaba tüm kaynaklar satılırken tarım hayvancılık ekonomi biterken türkiye hangi anlamda ilerliyor çok merak ediyorum.
ihtimal iki:
sorulara verecekleri bir cevapları yok. bir abimizin deyişi ile "cevabın kralı" hariç tabi. onu da göremiyor ya bu miyop gözler, neyse işte...
yolda evet bildirileri dağıtan akpliye, referandumda evet oyu kullanmam için beni ikna et bana neler değişeceğini anlat dediğimde aldığım cevap pekte şaşırtıcı değildi.
- ya bak kardeşim kitapçık yapmışlar bunla ilgili bizde dağıtıyoruz, bak hemde ne güzel renkli menkli, kitap gibi içinde her şey yazıyormuş!
militan: referanduma ne diyeceksin evet mi hayır mı?
genç: ya bilmiyorum ben bu referandum olayını nedir anlat bakayım.
militan: bak bu sürekli hapse atılan askerler varya onlar serbest bırakılacak evet dersen.
***
yaşanmış ve bizzat şahit olunmuştur.
azılı akp düşmanı faşistlerin sıklıkla sorduğu sorulardır.
sözlük sözlük olsaydı zaten böyle anket başlıklarını yazanın götüne sokardı. tanım yok, bol polemik var. bir de adam "cevap vermiyorsunuz, veremiyorsunuz" diye çemkirip duruyor. polemiğin dik alası. ama moderasyon benim entrymi silecektir eminim. diğer entryleri şikayet ediyorsunuz, "bu kadar polemike ve ankete izin veriyoruz" diyorlar. oysa her anket ve polemik üstte yazana cevap olduğundan silinmesi gerekir.
başkaları gibi oyunu kuralına göre oynamıyoruz. laçkalaştıracak, kalitesizleştirecek entrylerimize kendimiz sansür koyuyoruz. adamlar bla bla olan sorulardır deyip duruyor. aynı şeyi illa bizde mi yapalım. formatı bu şekilde sikmeyi ben kendime yakıştıramıyorum. aslında bazen kendime "sende onlar gibi yap bak bakalım sözlük ne hale geliyor" diyorum.
soruları üzerine alınıp da küfür eden çiğlerin, cevaplamayı formata aykırı bulduklarını öğrendiğimiz sorulardır.
soruların muhattabı ne doğrudan ak parti'nin seçmenidir, ne de doğrudan partili vekiller. soruların muhattabı, nitelemeden de anlaşılacağı(insan olanın anlayacağı) üzere ak parti'nin "gözüpek militanları" olmaktadır. üzerine alınanlar da küfretmeden önce, bu sorularla "chp'ye sorulacak sorular" ikilisini birbirine karıştıracak şuursuzluğa ulaşmadan hemen önce bu gerçeği idrak edebilseler keşke.
bir de sözlüğün, sözlük olduğu gün soranın götüne sokulacak sorulardır/mış/gökten yağan kemik falan...
-akp adaıjfaklfndlfjasdkja! gemicik adajskldjaslkd! kelle lakjsdlaskjd!
+ ne diyosun olm? düzgün konuşda cevap vereyim?
- 987438974 gemicik! 37293874 kelle! 483209480239 sayın!
+ anlamıyorum dediklerini insan gibi konuş? neys ben kafadan vereyim cevapları da sen kafana göre seç beğen al.
1-kimse başbakanı 2. peygamber olarak görmemektedir. yalnızca damardan chp liler kendileri söylemekte sonrada kendileri triplere girmektedir "bakın peygamber diyorlar!!" diye.
2- "hükümete ve yönetime hassiktir diyorum hassiktir" diyen kişinin dosyası kabarıktır. zaten 50 tane benzeri şeyler dediği için dava üstüne dava yemektedir.
3-anayasa değişikliğine hayır diyecek olanlara bir bakalım ,
sabih kanadoğlu: demokrasi killer , 367 yi uydurur , e muhtırayı alkışlamaktan elleri nasır tutmuştur. anaysa mahkemesi üyeleri ile kirli ilişkiler içerisindedir. chp ile olan samimiyeti saklanmamaktadır. rivayet olur ki bir oturuşta 4 çift postal yiyebilirmiş...
hüsamettin cindoruk:demokrat partinin ortadan kalktığına işarettir kendisi. chp nin kuklası pozisyonundadır. chp den farklı birşey dediği duyulmamıştır. yüzüklerin efendisinde saruman, sauron için neyse cindoruk ta chp için o dur.
yarsav: 2007 genel seçimlerinde gördük rengini , ordu göreve cilerin ilk 5 adamından biri.
yalçın küçük: bilmem anlatmama gerek var mı?
chp: 1950 lerden beri bıkmadan usanmadan "sivil dikta, şeriat , laiklik" üçgeninde dönüp durur. darbe provakasyonu yapmayı alışkanlık haline getirmiştir. 22 temmuz seçimleri öncesi iyice ortaya çıkmıştır bu postal sevdası. denilmiştirki ardından "kkgelince çok farklı olacak , chp halka inecek" chp halka falan inmemiştir hala fazıl say seviyesinden bakmaktadır halka. şimdi meydanlarda "referandumda hayır diyeceğinize inancım tam" diyerek yalan söylemektedir halka , şayet inancı tam olsaydı anayasa mahkemesine koşmazdı
anayasa mahkemesi + hsyk + danıştay : 3 ünüde biliyoruz. hepsi chp nin emri altındadır. üyelerle konuşmaları olsun , verdikleri beyanatlar olsun... chp millet vekilinin gizli tanığa rüşvet verirken kameralara yakalanması olsun...
ha burda göremezsiniz tabi o kamera ya yakalanma olayını. sonucunda chp dir 1-2 entry de kalır hadise. ama akp den biri rüşvet verirken yakalansaydı? ooo 10.000 entry olmuştu herhal... fark budur.
şu linkten sanırım ki tüm benzer durumları okumak mümkündür.
bir de ses kaydı vardı(chp'li değil hem de, mhp'li oktay vural, ses kaydını gündeme getiren isimdir. kafalar karışmasın.):
şu linkten de akp'li bir il başkanının bu konudaki sesli, tescilli beyanı dinlenebilir durumdadır. hukuk çerçevesinde "yeterince dosyası var" gibi bir mantık yürütmek mümkün olamaz. zira hukuk, her suç için "ayrı" yargılanmayı temel almaktadır. örneğin bir adam kapalı alanda sigara içtiği için(yasal bir suçtur son şekliyle bunu yapmak) hakkında 50 tane dava açılmışsa, birisine tecavüz ettiğinde "hakkında çok dava var" denilmesi "adalet" dediğimiz şeyin sözlük anlamını yeterince kavrayamamış olmayı gerektiren bir açıklama olmaz mı?
anayasa değişikliği teker teker oylansın diyenlere, sen dünyaya gelirken her organın teker teker mi geld, ölürken taksit taksit mi öleceksin diye beylik bir laf fırlatacağım da, yine kimse tatmin olmayacak. kısaca diyorum ki, savaş bir hileyse bu referandumda tümden oylama da bir hiledir. ben bu hileye evet diyeceğim. bundan daha açık söz yoktur.
soru: bu akp anayasası değilmi? bak akp yapıyor işte!
cevap: sen değilmisin? "akp ler gelir geçer " diyen? akp sonsuza dek iktidarda kalacak zannediyor olabilirsin. sonucunda senin iktidar anlayışın "kazık çakmak" tan ibaretir.
akp iktidardan gittiği zaman yeni gelen iktidar içinda kullanışlı yasalardır.
hiçbir yasanın altında dipnot olarak "sadece akp iktidar iken kullanılabilir." yazmamaktadır...
soru;
bdp'nin, pkk'nın ve bir kısım kürtlerin referandumda evet diyeceği kesin iken, bu durum anketlerle sabit iken ve pkk'nın sözde ateşkesinin hükümet ile yapılmış bir antlaşma olduğu bariz iken hala meydanlarda bdp ve pkk'nın hayır diyeceğini kitlelere söylemek, böyle bir şey yok deyip belge istemek istismarcılık ve şerefsizlik değil midir?
