kim ne derse desin ne pompalanırsa pompalansın gerçekleşeceğine emin olduğumuz durum. ülkede pkk terörünün devamından yana bir pkk-bdp ittifakına karşı bunlara şiddet ile müdahale edilmesini isteyen chp-mhp ittifakı var.
terör konusunda ortak birlik mesajlarını bile kabul etmiyorlar, birlikte terör için ne yapılabilir diye konuşmaya yaklaşmıyorlar. terör konusunda konuşmaya bile anlaşamayan insanlar konuşunca neyi anlaşacak... birinin ak dediğine kara diyen bir anlayış var. chp değişti, artık terör için akp ile görüşecek diyenler de aslında kendileri de inanmıyor. bu güne kadar kemal bey'i saçma çocuksu muhalefeti nedeniyle(yok recep bey, yok çömeldi oturdu muhabbeti ile) muhatap almayan tayyip erdoğan'ı görüşme için konjonktür zorlaması ile muhatap almaya zorunlu hale getirdiler. amaç teröre çözüm değil kemal kılıçdaroğlu'nun tayyip erdoğan ile yan yana fotoğraf çekilmesi...
mhp cidden bazen doğru söylüyor. görüşmelerin tek amacı "yan yana fotoğraf çektirmek". terörü çözmek konusunda ne chp'nin ne mhp'nin somut önerisini görmedik. öldürelim demekten başka. öldürmek de yıllardır bu sorunu bitiremediğine göre yeterli bir çözüm değil.
öldürelim demek ne kadar oy alır? chp, mhp ve bdp çizgisinde bir gram değişme olmadığına göre geçen seçimlerden farksız. toplumun savaş devam etsin diyenleri chp, mhp, bdp'ye oy verecek. gerisi saadet ve akp'ye... şu son dönemlerde olan ölümlerin duygusallığıyla, kiniyle savaş çığırtkanlarının sesi çok çıksa da bu ülkenin insanlarının büyük bölümü savaştan yana değil. savaş karşıtı olanlar vatan hainliğiyle suçlanıyorlar. bu suçlamayı yapanlar bırakın biz pkk ile savaşalım düyorlar. ama ölenlerin büyük kısmı bu savaş karşıtı insanların evladı. hem savaştan yana olup hem savaşılan bölgelere bir gün olsun gitmeyen chp ve mhp kimden oy alacak? ülkenin mutlu çoğunluğundan. nasılsa savaşalım demek onların savaşması, ölmesi değil savaşmayalım diyenlerin çocuklarının savaşıp ölmesi.
kısaca söylemek gerekirse. bu ülkede sesi çok çıkanlar sesi az çıkanlardan daha az. birde üçe bölünen oyları var. akp ve saadet %55 geri kalan savaş yanlıları %35-40 oy alır.kalan %5-10'da ufak partiler arasında dağılır. akp nin rakibi mhp, chp veya bdp değil saadet partisi...
diğer tabandakiler zaten akp'ye ve saadet'e oy vermez. akp'ye, saadet'e oy veren de diğerlerine oy vermez.
istediğiniz kadar kıçınızı yırtın. kıçınızı yırttıkça insanlar sizin iğrenç savaş çığlıklarınızdan daha çok uzaklaşıyor.
at gözlükleri ile dolaşan onlarca insana bakılacak olursa muhtemelen gerçekleşecek olaydır. fakat gerçekleşmesi halinde, daha ilk çeyreğinde çökmüş bir iktidar olacaktır.
bir yandan gandi kemal'in incir çekirdeğini doldurmayan siyasi söylemleriyle, diğer yandan oktay vural'ın saçma sapan şaklabanlıklarıyla, gerçekleşmesi kesin olan bir durum. bir ülkede muhalefetin durumu bu olursa akp bir on sene daha iktidarda kalır.
be hey siyasetçi geçinen cahil cühelalar: muhalefet demek iktidar partisinin her yaptığı ve her söylediği şeye salya sümük saldırmak demek değildir. muhalefet demek, halkın iktidar partisinden isteyip de bulamadığı çözümleri üretmek demektir. biraz çözüm üretin ulen. siperde çömelmem, ohal'i ben kaldırırım sen indirirsin demekle bu işler olmaz. olmaz. olmaaaaaaaaaz.
gerçekleştiği taktirde üçün birini alacağımız, siki bayağı bi kavrayarak tutacağımız durum olacaktır.
ve hala bu kadar skandala rağmen de oy alıp tek başlarına iktidar olurlarsa, ben bu ülke vatandaşları için ne desem bilemeyeceğim.
beter olun hafif kalır o kesin.
ulusalcıları tedirgin eden durum. ulusalcı yani milliyetçi sol ve sağ akp'yi ve ona destek verenleri anlayamıyor. akp'nin türkiye için tehdit olduğuna inanıyor. akp adı üstünde iktidar, fakat kurumlara etki edecek gücü olmasını hazmedemiyor. sanki bu suçmuş gibi akp her kurumu ele geçirdi diye sızlanıyor. oysa iktidar olmak her kurumu yönetmek demek. iktidar yönetmeyecek de tsk veya yargı mı yönetecek, bu yönetme yetkisini nerden alıyor. yaptığı darbelerle, kurduğu diktatörlük mekanizmalarından mı? seçimler bu ülkenin devletini kimin seçeceği ve kimlerin kanunları yapacağını belirleyen bir mekanizma.
bir arkadaş "bana ekmeğimi versin, dinimi yaşamama karışmasın da ingiliz bile bu ülkeyi yönetse beis duymam diyen zihniyet" seçiyor diye şikayet ediyor. globalleşme dediğimiz olgu bu işte. inançlı insanlar globalleşmeyi benimsemiş bir dine mensup. kimsenin ırkına bakmıyor. dünya da bu yönde ilerlerken inançlılara gerici diyenler aslında kendileri gerici kalmış. müslümanların dini onların dinlerini rahat yaşayabilecekleri, ibadetlerini rahat yaşayabilecekleri yerlere göç etmelerini veya mevcut düzeni bu yönde düzenlemelerini emreder. müslümanlar buna hac diyor. müslümanlığın en önemli farzlarından. allah için gerekirse yerini yurdunu değiştireceksin. mesela benim eşim türkiye'den daha rahat şekilde hollanda'da dinini yaşayabildiği için türkiye'ye gelmedi ve gelmek istemiyor. türkiye laik bir devletken hollanda bizden daha az laik bir ülke mi?
türkiye'de hiçbir iktidar 20 sene sürmedi. bir iktidar en fazla ortalama on sene kalabilmiştir. ancak halkın alternatifi yok. ulusalcı iki partiye karşı liberal kalmış bir akp var. sol desen hiç yok.
insanlar üç temel görüşe sahip. faşistlik ve kardeşi kapitalizm, liberalizm ve sosyalizm. türkiye'de sol hiç olmayınca solcu düşünce ve liberal düşüncedekiler akp'ye oy vermek zorunda. faşistlik ile kendi kardeşinden başkasını düşman gören, kendi kardeşini maddi olarak destekleyen yapı yani klasik sağ dediğimiz ulusalcılar türkiye'nin % 30-35'ini oluşturuyor. bu yüz yıl öncede böyleydi, şimdi de böyle. belki liberal düşünceyi temsil eden bir iki parti daha olsaydı veya gerçek bir sol parti olsaydı akp oyları düşerdi ama türkiye'nin % 60-65'inin oy vereceği alternatif yok denecek kadar az. yeni kurulan partiler bile ulusalcılığı savunuyor ve ulusalcıları bölüyor. türk halkının üçte ikisinin tek seçeneği akp iken akp'nin % 37-47 aralığında kalması oldukça düşük bir oy ve bence başarısızlık.