bu kadar farklı yerlerden güc alabilmek enteresan ama birkac baslık halinde yazmak gerekirse; halk: ne olursa olsun halksız bir güc bu kadar süre iktidarda kalamaz, belki halkın tamamı degil ama hatırı sayılır bir kısmı akp'yi destekliyor. amerika: belki biraz sıradan ve amiyane olacak ancak ne yazık ki bu konjonktürde abd desteği, en olmadı tasvip etmesi olmadan uzun süreli iktidar mümkün değil. din: dikkat edilirse basbakanin herhangi bir mitinginde dahi ' benim namaz kıldıgı icin ordudan atılan kardesim, benim basörtülü bacım, benim kuran okumayı kuytu köselerde gizlice ögrenen vatandasım' gibi kalıpları sıkca kullandıgı görülür. Ayrıca sırf esi emine erdoganin basörtüsünün yüzü suyu hürmetine akp'ye oy veren epey insan tanıyorum. devlet hükümet ayrımının gözardı edilmesi: yine dikkat edilirse basbakanin herhangi bir mitinginde 'su kadar duble yol yaptık, gsmh biz geldigimizde su kadardi su anda bu kadar, su kadar üniversite actık' seklinde cokca cümleler sarf ettigi görülür. Bunlar zaten hükümetin devlet eliyle yapması gerekenlerdir ancak bundan önceki ekseriyetle koalisyon olan hükümetlerin kendi iclerinde kavga etmekten baska pek icraatları bulunmadıgı göz önüne alınırsa, halkın bunları lütuf olarak görmesi kacınılmazdır. makarna kömür meselesi: eger insanlar önceden ac durumdaysa, eger insanlar önceden soguktan tir tir titriyorsa; bu ihtiyaclarini giderenlere oy vermeleri kacınılmaz olur. Ben su an cok sükür ac degilim, soguktan da donmuyorum. Benim oyumu alabilmek icin bana makarna kömür degil de laptoptu, ne bileyim avrupa turuydu filan bu tür seyler feda etmeleri gerekirdi ama ne yazık ki halkın durumu böyle degil. kutuplaşmaların körüklenmesi: özellikletaksim gezi parkı` olayları sonrası iyice belirginlesen kutuplasmanın iyice derinlestirilmesi. 'onlar söyle, biz böyleyiz' seklindeki cümleleri kullanarak belki eylemi destekleyenlerin tiksintilerini, hatta ve hatta nefretlerini daha fazla artırıyor olabilir ancak bu sekilde hatırı sayılır bir kesimi (mesela hüloooğ diye bağıran teyze) kendine daha da fazla bagladıgı da gercek. medya: devlet gücünü kullanarak medya devlerine zamanında kestigi astronomik meblagdaki cezalarla 'oturun oturdugunuz yerde' mesajini fazlasiyla verdi akp. 2002 secimlerinden önce rte'nin talibandan birinin önünde diz cökmüs fotografını yayınlayan star gazetesinin 2013 yılında 'demokratiklesme paketi'ni sürmansetten 'devrim' seklinde yayınlaması örnek gösterilebilir.
Diger bazı ana baslıklar: hitabet gücü mazlum edebiyatı sisirilmis istatistikler sadece iyi haberlerin duyurulması (artan ihracatın yanında, ucan ithalattan bahsedilmemesi gibi)
seklinde uzaar gider.
tarla nereye yağmur oraya stratejisi.
Çoğunluğun eğilimi nereye Ak Parti oraya.
ideoloji yok, ülkü yok, siyasal gençlik hareketi yok, gönüllü katılım yok, kimlik vaadi yok. Tipik kite partisi.
ilkesizlik vs. gibi eleştiriler yapılabilir ama aslında doğruyu yapıyorlar. Siyasal parti tamda böyle olur zaten.
''Kimlik, ülkü, ilke, gelişme denilen şeylerin siyasetle ilgisi yoktur. ilerlemeyi partilerle ilişkilendirmek eski bir hastalık, hatta kasıtlı bir salgındır.
Her türden zeminde ilerlemeler siyasete rağmen yapılır ve siviller tarafından yapılır. Siyasetten beklenti avam tembelliğidir.'' Erem Şentürk / Gelişme Paradoksları / S.69
