Bugün gittiğim gençlik koludur. Yanlış anlaşılma olmasın ben üye değilim, çok yakın bir arkadaşımın kuzeni üye. Ailesi sırf geleceği daha parlak olsun diye zorla yazdırmış kızı. Annesi birlikte gidin deyince ortamı merak ettim üstelik beleş yemekte veriyorlardı öyle olunca kabul ettim. Gördüğüm manzara hiç şaşırtıcı olmadı benim için. Ekranda samanyolu tv açıktı, kel kafalı adamın biri sürekli kitap okuyun Necip Fazıl'ın kitapları elinizden düşmesin gibisinden bir şeyler zırvaladı. Gençlik kolunun kadın başkanı lise dörde gidiyordu kızı elimden gelse boğardım. Lisesinde çok fazla CHP'li ve MHP'li kişiler varmış onları orda istemiyormuş o yüzden de Ak parti gençlik koluna katılmış, bunu siyaset olarak değil yaşam felsefesi olarak görmeliymişiz. Sonra toplantı başladı kadın erkek karışık girdik, erkeklerin hepsi ticaret meslek lisesine gidiyordu kızlarda meslek lisesi veya düşük anadolu liselerine. Yani orda bulunanların geneli ilerde kolay yoldan meslek sahibi olabilmek için gidiyor diğer bir bölümü ise Allah için geliyormuş, öyle söylediler. Akp ile allah'ın ne alakası var çözebilmiş değilim. Daha fazla dayanamadın zaten etliekmek falan söylediler yemeden çıktık.
gün itibari ile gönlümü çalmış hayırsever topluluk. dağıttıkları limonata ve keki yemek için gittiğimi sakın düşünmeyin ben onların beleşçiliğini değil vatana millete olan sevgisinden ötürü yanlarındayım. dombra eşliğinde türbanlı bacılarımla halay çekmek benim için büyük onur.
Biz kimiz, ne iş yaparız, niye birbirimize başkanım deriz, sahiden 24 saat takım elbiseyle mi dolaşırız? Büyümüş de küçülmüş siyasetçiler miyiz? Tavla atmak, sinemaya gitmek, Facebook ta takılmak, kitap okumak varken, niye direklere tırmanıp bayrak asarız, niye kapı kapı dolaşırız? Derdimiz nedir, mesela milletvekili, bakan olmak için yanıp tutuşur muyuz, ideoloji dedikleri bizim için nerededir, önemi nedir?
Öncelikle giyim kuşamla ilgili herhangi bir kuralımız ya da tarifemiz yok. Hele hele bizim için takım elbise giymenin özel bir anlamı hiç yok. Aramızda bir nevi şifre değil yani. Genç olmanın spor ayakkabı gibi esneklik olduğunu biliyoruz, giyiyoruz. Herkes canı istediği gibi giyinir. Kimse takım elbise giyene, spor ayakkabıyla gelene,başını açana, başını örtene Şu güzel ortamı bozuyorsun demez.Ortamı güzelleştiren budur. Siyaset yapmanın hiç de makbul görülmediği bir toplumda siyaset yapıyoruz. Hem Siyaset yapmanın hem de rozetini yakamıza taktığımız partinin sorumluluğunu taşıyoruz. Ağır bir yükümüz, büyük bir iddiamız var: Biz bu ülkenin vicdanıyız! diyoruz, yola böyle çıkıyoruz. ilk aşkı, kavgayı, dostluğu, isyanı en uçta yaşadığımız birbirimize en çok sahip çıktığımız, yaşlardayız. Ve bu durumun farkındayız.
eski cemaatçileri kafa karışıklığına sürükler. badem bıyıkları kesilmiş takım elbiseli adamlar sizli bizli konuşur, kadınların konuşmasını caiz bulmadığını söyleyen adamlardan 'kabede de kadınlarla erkekler birlikte tavaf ediyor' 'ben ciddi düşünüyorum birbirini tanımak dinimizde de olumlu yaklaşılan bişey' gibi saçma bahanelerle arkadaşlık teklifi alırsınız.
ayrıca şu an güçlendikleri için etkinlik yapmak isteyen ve yardıma ihtiyacı olan gençlerde önceliğin akapelilere verildiğini böbürlenerek anlatan insanlar var. zamanında onlar bizim önümüzü kapatıyorlardı şimdi biz onları engelliyoruz etme bulma dünyası filan derler. olgun takılan ergenlerle doludur.
5 ayda oylarını yüzde 9 arttıran partinin gençlik kolları olup oyunu hiç arttıramamış veya oy kaybetmiş partililer tarafından eleştirilir. siz iğneyi kendinize batırdınız mı da çuvaldızı başkasına batırıyorsunuz. bu adamlar benim yaşadığım yerde karınca gibi çalışıyorlardı. çalışan kazanıyor kardeşim olay basit.
Olay sadece ak partide değil tüm partilerin kollarında yaşanıyor. ama ak parti iktidarda olduğu için daha fazlası yaşanıyor. bir zamanlar farklı parti ve görüşte olanlar şimdi ak partide. bülent arınç da yolda bulduklarıyla devam etmek diye bir ifade kullandı. türkiye' de siyasetin hangi aşamada olduğunu görmek için anadolu'ya gidin insanlarla konuşun. eğer bir iş yapacaksanız mutlaka siyasete uğruyor. örneğin bir kurum taşeron firmayla çalışacak orada da ak parti etkili. parti size diyor ki şu elemanları işe alacaksın. almak zorundasın çünkü iş yapamazsın. günümüzde bunun geldiği nokta taşeron işçilerin kadroya alınması. bu adamlar sınava girmemiş. bayram değil seyran değil 200 bin işçi sınava girmeden kadroya geçiyor. peki gençlik kollarından buraya nasıl geldik. efendim şimdi genç işsizlik oranı çok yüksek. eğer bu yerlere üye olmaz ve çalışmazsanız işi biraz zor görürsünüz. eğer gemi su almaya başlarsa ilk terk edecekler bunlardır. Çünkü menfaat üzerine bulunmaktadırlar.
Başıma bişi gelmeyecekse asadsdk.
Alayı işsiz. Yemin ederim ciddiyim. işi gücü olmayan, bari üyeliğimiz olsun faydası olur, iş buluruz, o arada da parti yalakalığı yapalım, beleşten aktivitelere katılalım diyen tipler.
Ulan güllük gülistanlık diyarbakır'da zorla üyelerine demokrasi nöbeti tutturdular ya hiç unutmam. Maazallah tank ışınlanırsa falan.
Sosyal hesaplarına "ak gençlik" yazmayı sever kazık gibi herifler.