televizyonların, yandaşların belki de devletin tüm kanallarının bunu böyle göstermek istediğinden kaynaklanan durumdur. tabii ki başbakanın karizması diğer parti liderlerinden daha fazladır. fakat bir siyasal parti sadece genel başkan değildir en nihayetinde. var olan partiler ne kadar kendilerini tanıtabiliyorlar? devlet yardımlarından yani senin benim vergimden ne kadar faydalanabiliyorlar. veya diyelim % 9 alsa bile aldığı oyları temsil edebilme şansını devlet ona vermiyor. mecliste ki konuşmalar yasaklanıyor. insanlar zaten ne kadar izliyor meclis konuşmalarını. haberlere ne kadar yansıyor? oy veren adamda siyaset yapmak isteyen insanda televizyonda gösterilen, barajı aşabilecek, e müsade edilirse belki mecliste 1-2 kere kendi fikirlerini söyeleyebilecek ya da orada kendini temsil edenleri görmek istiyor. şimdi tüm bunlara bakıldığında geriye kalan insanlar ve partiler belli. bir oyun diğerine gitmesi çokta farklı bir şey ifade etmeyecek.
Akp haricinde sağ tandanslı, oyları bölen bir çok parti olmasına rağmen hala dile getirilebilen gülünç söylem.
Demek ki mesele ak parti değil, Erdoğan gibi bir liderin alternatifi olmadığının düşünülmesi.
Çünkü önyargı. Kaygılarınız gerçekleşmeden önce bunun önünü almaya çalişmak yerine bırakın onu da zamanı gelince kaygınızla yüz yüze geldiğinizde düşünün. Aksine olumsuz ihtimaller üzerinden alternatif yok demek sadece önyargı olur.
biz türk milleti lider odaklıyızdır. evimizde babamız liderdir mesela; bağıran, çağırandır. hangimiz böyle olduğu için ondan nefret ettik? tayyip'te sokak ağzıyla, argo tavırlarıyla bir siyasetçi gibi değil, mahallenin berberi gibi konuştuğu için bu türk milletine çok yakın ve samimi geliyor.
bu yüzden parti değil, liderden kazanıyor akp. muhalefet partilerinde ise kasetlerle başa gelmiş, belgelerle gelerek "beklenen lider" diye düşündürüp sürekli tayyip'ten kapak yemiş, onun tuzaklarına düşüp CHP'ye bir antisempati oluşturmuş, oy toplamak için saçma sapan işlere girerek partisi ve ilkelerine ters düşmüş liderlik vasfının olmadığı, kemal kılıçtaroğlu' ve artık yaşlanmış olan devlet bahçeli ; konuşurken yaptığı gaflarla halkın komedi malzemesi olan, zamanın şartlarında halkın en ihtiyaç duyduğu ve yaşananlar karşısında kabaran görüşleri partisinin isminde ve tüzüğünde yer alırken, kendisi ve yanlış kriterlerle seçtiği adamları (m. vekilleri, b. başkan adayları vs) bunları ülkeye anlatmada yetersiz kalıyor. gençlere yerini bırakmıyor ve hala 80 lerin siyasetçi ağzıyla konuşuyor.
ikinci olarak, din faktörü . bizim ülkemiz 91 yıl geçmesine rağmen laikleşemedi. ismet inönü'nün icraaları da halkı CHP'den soğuttu, zamanla dini sömürerek bir yerlere gelmek isteyen partiler türedi ve şuanda amaçlarına ulaşmışlardır. bir bayram günü köyünüze gittiğinizde hasbelkader siyasetten konu açıldığında 2014 yılında-hala "CHP'ye verelim de din elden mi gitsin" diyen akrabalarımız, dedelerimiz amcalarımız vardır. ve cemaat liderleri, "hocaefendimiz xxx partisine oyumuzu vermemizi istiyor" mantığıyla oy verenler...
Üçüncü'sü devlet-hükümet ayrımının toplumumuz tarafından yapılamaması; yoksul kesimin, çifçinin ve engelli vatandaşlar ile onlara bakanların sosyal devlet anlayışı altında yapılan bütün yardımların sanki başta olan kişi giderse kesileceğini ve ya onun sayesinde bu yardımı aldığını düşünülmesi. yine bu ayrımın yapılamadığına en güzel örnek Marmaray projesidir diye düşünüyorum. bu proje sanki akp'nin kendi parasıyla halka hediye edilmiş gibi partililer tarafından partizanca ve hunharca savunuldu. dünyadaki çapında en fazla vergiyi veren ülkeler arasında olduğumuzu unutup "biz yaptık" dedi. akp nin yaptığı marmaraya binmem diyen bile çıktı, sen düşün.
dördüncü olarakta bu ülke koalisyon yönetiminden korkuyor. çünkü biliyor ki yemeyecek siyasetçi, yedirmicek parti yok. yerse bir kişi yesin mantığıyla olabilitesi en yüksek partiye oyunu veriyor. tayyip de bunun farkında, bu yüzden kendisinden önceki dsp-mhp-anap koalisyonundan her mitinginde bahsediyor. koalisyon ortamında yolsuzluk yarışı oluyor, bu makamda bizim adamımız olsun yarışından ülke ilerleyemiyor, türkiye bunun örneklerini yaşadı, sevdiğimden savunduğumdan değil burada örneğini vermem gerekir; tek başına iktidar menderes ve özal dönemlerinde radikal adımlar atılıp, ülke ekonomik olarak ilerlemiştir.
bu saydıklarım iktidarda olan parti ile barajı yine geçmesi muhtemel partiler arasında oy verirken halkın gözeteceği düşünceler. ben "eğitimsizlik" diyorum, sen koyun de, cahil de, ananızı avradınızı ben si..ttirip gidiyorum bu ülkeden de... böyle işte.
30 mart tarihinde oy pusulasında ak parti dışında 26 parti daha olucak. 23 partinin kesin barajı geçemeyeceği düşüncesiyle oy verilmeyeceğini düşünürsek %10 barajının türkiye demokrasisindeki en ağır yara olduğunu bir kez daha anlamış oluruz.
oh oh kılıflar hazırlanmış. herkes etrafında bu partiye oy verenlerin çetelesini tutsun. biz hata yaptık ayağına kimse kurtulamaz. millet iradesi bu hesabı verecektir çatır çatır.ihtimal bazı kelleler gidecektir.
müslüman parti aranıyormuş. akp amblemini ampul yerine hilale çevirip müslüman partisi haline mi geldi. çalıp çırptığını hepimiz biliyoruz atmayın müslüman falan diye. bende muhafazakar bir insanım ama akp ile işim olmaz.
demokrat derken nasıl bir demokrat. genel kurula bile gitmeyip en yakınını başbakan ilan eden adam mı demokrat.
veriyorsunuz çünkü takıntılısınız. düşünmek istemiyorsunuz. takım tutar gibi tutuyorsunuz partinizi.
toplumun "genel"inin kuklalardan oluştuğunu ifade eder bu cümle.
sizler sadece sizlere dayatılanlar arasında seçim yapabiliyorsunuz. kendi seçeneklerinizi oluşturamıyorsunuz.
size dayatılan bir siyasi partiye oy verin cümlesi. sizlerin hareket alanınız bu cümlenin sınırları kadar.
neden oy vermeliyim ? verirsem ne olur ? vermezsem ne olur ? türünden yargılamaları yapmıyor-yapamıyorsunuz.
düşünemeyen, dayatılanları yaşayan sığır sürülerinden başka bir şey değilsiniz.
bir başka dayatma da akp nin dini kimliğidir.
bir düşünsenize neden akp dindar?
akp dindar değil, dini kimlikle menfaat peşinde koşan bir partidir.
şunu biliyorlar bizim insanımızı kandırmanın en kolay yolu dini kimliktir.
şimdi de akp den başka oy verecek parti yok dayatması peşindeler.
yerse.
düşünün biraz sığır sürüleri. önündeki inek nereye giderse sizde oraya gidiyorsunuz.
bir düşünün.
At gözlüğü takmış ufo görmüş masum koyun beyanıdır, bu zavallı koyunlar bir koyunun peşine takılıp onun izinden giderler öyle ki hiç bir zaman farklı bir yöne bakmayı bile düşünmezler.
Son genel seçimlerde ülkenin %60ı ak parti haricindeki partilere oy verirken ak parti dışında oy verecek parti olmadığını söylemek akli melekelerin ağır tahrip edildiğinin açık kanıtıdır.
Bir parti toplumun her kesimine hitap etmelidir.
Ak parti belli bir kesime hitap etmektedir ve bu kitleyi günden güne daraltmaktadır.
Bu partiden başka oy verecek bir parti olmadığını düşünüyorsan toplumun içinde bulunduğu durum ya seni ilgilendirmiyordur ya da olan bitenden haberin yoktur.
Hangisi?
Ulkemin nasil boktan oyunlara kurban gittiginin kaniti.
Demokrasi ayagina tek parti ve hatta tek adamliga gidiyor memleket, cocuklarimiz yitip gidiyor, analarin gozu yasli, evlatlar babasiz... ve dilimizde tek laf;
"Akp'den baska oy verecek parti yok".
Yaziklar olsun ulkeyi bu hale dusurenlere. Vatani satmak sadece iktidara has bir mevzu degil, bunu ogretti bize bu 13 yillik surec.
ak parti sayesinde iş yapan, para kazanan (aklayan) kesimin kalkanı olan cümle. her belediyenin, her hükumetin yapmak zorunda olduğu "iyi" şeyleri yalnızca ak partiye özgü sanıyorsunuz, yanılıyorsunuz...
