Akşam demek “Evcil" bir ruh taşıyanlar için "ev” demektir. Akşam vakti evde olmalıdır onlar. Aile bireyleri ile birlikte, bütün günün kulağını çınlatmalıdırlar. herkesin birbirine anlatacakları o kadar çok şey vardır ki. herkes birbiriyle Su gibi konuşur, fırtına gibi anlatır başından geçenleri; tâ ki yorulana kadar.
"...Çünkü akşamsessizdir. Öğle vakti gibi hoppa bir neşeyle pencereden içeri dalmaz, karanlık bir su gibi duvarlardan yayılır, tavanı hiçlikle kavuşacak şekilde yükseltir, nesneleri usulca aşağıya, kendi ıssız selinin içine çekerdi..."
Ne gecedir, koybolamazsınız karanlığının içinde, ne de gündüz olduğu kadar aşikârsınızdır. Güneşin, ilk önce kalpte açıp, kalpte battığını öğretir çoğu zaman. Kalbin arkasındaki şehri, tepemizdeki güneş aydınlatmaz.
Akşam, sihirli tablo; gözlerim kamaşıyor
Düşünürken akşamsız aleme varanları
Akşam, periler gibi ufuklarda yaşıyor
Saçından süzülüyor yıldız çağlayanları
Biraz sonra evlerin ışıkları yanacak
Karanlık bir köşede durup dikileceğim
Pencereden bakanlar beni heykel sanacak
''Acaba heykel miyim! '' diye irkileceğim
Öyle bir vakittir ki, gün ışıklarını çeker yavaş yavaş. Kuşlar yuvalarına dönerken bir sessizlik hakim olur dağlarda. Ardından ay selam Çakar. Güneşten nöbeti devralır. Sonra bir geceye özlem tutar akşam.
bir hüzün çöker içime akşamları,
çıkıp yürürüm yalnız sokakları.
sokaklar yalnız ben yalnız,
geçer önümden insanlar ansız
bunca kalabalık varken nasıl olurda herkes yalnız..
her akşam ki gibi ben bir yürüyüp geliyim. kimi çay içer kimi kahve kimi de sigara,
bense yürürüm bir sağa bir sola..