mehmet murat soner in cnn deki söyleşisinde dile getirdiği, pek su yüzüne çıkmamış kutuplaşma.
ajda yı "arkanı dön cık" şarkısıyla, kendine güvenen bir kadın olarak tanımlarken,
sezen i "gitme" diye yalvaran aşk için ağlayan arabesk kültürün temsilcisi olarak tanımlıyor.
biribirinden farklı tarzları ve yetenekleri olan iki sanatçıyı karşılaştırmaktır. oysa yapılması gereken ikisini bir araya getirip canlı olarak dinlemektir.
birbiriyle zerre kadar alakası olmayan 2 insan.
Sezen şarkı söyler, muhteşem sözler yazar, en güzel besteleri yapar, espri yapar, güldürür, ağlatır, oynatır, hayatı anlatır anlayana tabii, türk popuna yeni yetenekler katar, günü geldiğinde hiç para almadan okuyamayan kız çocukları uğruna bir yaz mevsimini konserden konsere geçirir, 2 senede bir albüm çıkarır, en çok konseri o verir ve en çok o doldurur koltukları, hayat el verse de 100 yıl daha yaşayıp kılını kıpırdatmasa her daim alkışlanır ve sevilir, çünkü yaptıkları bir yüzyılı daha rahat götürür.
ikisini kıyaslama çabalarında olan ve ikisini birbirlerine yakın gören insanların bakış açılarındaki daralmadan ciddi anlamda şüphe ettiğim, ikisinin kıyaslanmasını uzaktan hayretler içinde izlediğim süregelen tartışma.. Varsın süregelsin, uzaktan ses etmeden bu iki insanın nasıl kıyaslanabildiğini seyredip eğlenmek de fena değil..
farklı kulvarların değerlendirilmesi olarak gördüğüm olay. Ajda Pekkanın eline su dökebilecek yorumcu şu an türkiye cumhuriyeti'nde yaşamıyor. ama sezen aksu çok çok iyi bir besteci / müzik filozofu..
her kulvarda sezen aksunun açık ara önde olacağı kıyaslamadır. ancak buradan ajda pekkanın kötü bir sanatçı değil, sezen aksunun diğerlerinden ne kadar önde olduğu anlaşılmalıdır.
Sezen in yeri bellidir bu memlekette. Ajda dan veya bilmemkimden ne kadar önde ya da arkada olduğunu ıspatlamaya çalışmak boşunadır. Sezen in tahtı bellidir, halkın ona sevgisi, saygısı, sahiplenişi, her şey ortadadır, bu yüzden Sezen le bilmemkim kişisini karşılaştırmak son derece saçmadır. Sonuçta o bilmemkim kişisine harbiden yazık olur. Görünen köy de kılavuz istememektedir. Tüm bunların aksini iddia edenler ya kördür ya da kör taklidi yapmaktadır. Muhtemelen kör taklidi yapmaktadır. Zira kör olmak bile bütün bu gerçeklerin görülmesini engelleyemez. Bu durumda sindirim sisteminde bir bozukluk aranmalıdır.
(bkz: boynuzun kulağı geçmesi)
(bkz: boynuzun kulağı öyle bir geçmesi ki kulağın gözükmemesi)
son demlerini vermeye başlasalar da isimlerini ülkeye ilke imza atmış olmakla kazıyan ikili...aynı tarihin aynı dönemin farklı kişilikleri ama kalitenin aynılığı.
sezen aksu kendi şarkısını kendi yazar, çok duygulu şarkı söyler.
ajda pekkan kendisi şarkı yazamaz, hatta birçok defa sezen aksu'dan şarkı almıştır. sesi de güzel olmasına karşın etkileyici değildir.
sezen aksu, başta şebnem ferah, levent yüksel, aşkın nur yengi, sertab erener gibi alanında başarılı sanatçılar olmak üzere birçok şarkıcıyı müzik piyasasına kazandırmıştır. ajda pekkan'ın böyle bir yeteneği yoktur.
sezen aksu birçok müzik türünde eserler vermiş, düğün ve cenaze, ışık doğudan yükselir gibi farklı albümler yapmıştır. ajda pekkan hep aynı müzikleri yapmıştır.
sezen aksu'yu istisnalar dışında herkes sever, sayar. ajda pekkan için bunu söylemek çok güçtür.
ikisi de önemli sanatçılardır, ikisi de türk pop müziğine katkılar yapmıştır ama sezen aksu özellikle aysel gürel ve onno tunç ile türk popuna sayısız önemli eser vermiştir. o olmasaydı türk pop müziği çok eksik olurdu, hem de çok.
Ajda Pekkan'a hayranlığım, 17 yaşında küçük bir hastane odasında geçen zor günler sırasında, başucumdaki Zefir marka pikapta hiç durmadan şarkılarını dinlerken derin bir tutkuya dönüştü. Berbat bir süreçti. Ben tüm gücümle onun sesine tutundum. Ve o hastane odasından çıktığımda Tanrı'nın herkese verdiği gücü keşfetmiş ve hayata karşı dayanıklılığımı sağlamlaştırmıştım. Öylesine şükran doluyum ki, bütün kalbimle ömür boyu hizmetindeyim.
Öğrencilik yıllarımda şarkılarının sıkı takipçisi oldum. Her çıkan yeni plağını aldım. Dergileri takip edip fotoğraflarını biriktirdim, albümler yaptım. Ajda Pekkan'ı gönlümde koyduğum yer çok ayrı. O bizim süperstarımız. Her şeyi çok çabuk tüketen, şöhret öğüten ülkemizde 40 yıla yakın bir süredir prestijinden bir şey kaybetmeyen çok az sayıdaki sanatçımızdan biri. Yıllardır Türk halkının sesi olan şarkıları daha çok uzun yıllar varolacak. O, bir fenomen.
Ajda, yaşadığım dünyada Fenerbahçe gibi, kola gibi, ilk öpüştüğüm kızın adı gibi benim yaşamı ölçmemi sağlayan değerlerden olmayı başardı. Başka şarkıları onun müzikleriyle, başka kadınları onun güzelliğiyle kıyasladım. Şimdi 'Süperstar' ya da 'Megastar' laflarını duyunca ilk çağrışımım hep onunla ilgili. Bunu yaparken bazen onların yanındaydım, bazen Ajda'nın, ama o hep var. Ben bu kadının benim hayat coğrafyamda olmasından mutluyum.
Ajda farklı biridir, bir benzeri de yoktur. Gerek müzik alanındaki performansı ve müziğe verdiği önem, gerek başından beri her zaman kendine gösterdiği özen ve kendine has davranışlarıyla nev'i şahsına münhasır biridir. Herkese örnek olan Ajda her zaman antrenmanlı, bakımlı ve güzeldir. Bundan sonra da hep öyle olacağına inanıyorum. Ajda işine çok saygılı, disiplinli, çok çalışkan ve kolay tatmin olmayan istisna bir sanatçıdır, daima mükemmeli arar.
O, bizim sarışınlığımızdı. Ülkece 'Batılılaşma' projemizin bir parçası olarak taşradan istanbul'a, istanbul'dan Avrupa'ya Ajda'nın yüzü ve sesiyle bakıyorduk. Kültürel sosyolojide 'ikonografik değer' dedikleri şey, üç beş 45'lik plakla kazanılmaz. Ardında ilerlemeci hayallerin, toplumsal belleğin özdeşleşim ve arzu mekanizması yatar. Her zaman bir Ajda 'fan'ı oldum.