Ailesinde maddi, manevi herhangi bir sorunu olmayan. Ailece yemek yenilen, pikniklere gidilen, tatiller yapılan ailelerin çocuklarının bir türlü büyüyememesi ve olgunlaşamaması durumu.
Olgunlaşamaz çünkü idare etmek zorunda değildir iki ebeveyni,
Olgunlaşamaz çünkü "zaten bir sürü problem var, herkesin acısı kendine yeter bari ben sorun oluşturmayım" mantığı yoktur hayat güllük gülistanlıktır, bu gibi insanların tek sorunu sevgilileri ya da yalnızlıklarıdır. Yalnız başına yenilen bir tas çorbanın kıymetini bilemezler hep kalabalıktaki huzura alışmışlardır çünkü.
Olgunlaşamaz çünkü ailede herkes onun üzerine düşer, en ufak problemini aile bireylerine açabilir "o kadar sıkıntının içinde beni düşünmesinler bir de" diye düşünmez.
Hiçbir zaman da diğer çocuklar gibi büyüyemezler hep bir yanları eksiktir anne-babası boşanmış, boşanmak üzere olan çocuklardan. Hep çocuk kalırlar. Büyük problem aslında.
kısmen doğru önermedir. dışarıdan bakıldığında her bir cümlenin kendi içinde bir gerçeklik payı vardır aslında. ama boşanmış veya boşanmak üzere olan ebeveynlere sahip çocuklar olgunlaşsa bile psikolojik problemleri yine geriye götürür onları.
korkum şu ki, bu önermeye "doğrudur" dersem; iyi çocuk yetiştirme şartının huzursuz bir aile ortamı yaratmak olduğunu kabul ediyor oluyorum sanki.
30 yaşına geldiği zaman göreceğim insandır. Hayatında illaki büyük zorluklar yaşayacak ve huzursuz aile ortamında büyümüş acıyı tecrübe edinmiş kişiden daha çok bocalayacaktır. Beni öldürmeyen şey güçlendirir hesabı.
insanı yaşadığı zorluklar, olumsuzluklar olgunlaştırır. huzurlu bir aileye sahip biri ne yaşar ki? her türlü sorunları ailece birleşilerek el birliğiyle olay olmadan çözülür. her daim şımartılmaya itilecek kadar sevilir.
huzurlu aile ne demek?
herkesin birbirine saygısı sevgisi olacak. kavga gürültü olmayacak, herkes anlayışlı, modern ve ileri görüşlü olacak. maddi sıkıntı olmayacak. para sorun değilse zaten o evde sıkıntı yaratabilecek çok az şey vardır.
biraz daha geniş boyutta düşünürsek; akrabalar kancık olmayacak. yüzüne gülüp arkadanızdan konuşmayacak. kuyunuzu kazmayacak. samimi olacak. sonra birlik olacak, beraberlik olacak. her türlü olası sorun hep birlikte aşılacak.
akşam okuldan, işten geldiğinde seni bekleyen bir yemek masası olacak. sen ve geldin diye, halâ tek parçasın diye, başına bir iş gelmemiş diye. bir problem yok diye mutlu olan, memnun olan insanlarla yaşadığın bir ev.
bütün bunlara sahip bir insan neden olgunlaşsın ki? neden hep çocuk kalıp hayatı sallamadan tadını çıkara çıkara doyasıya yaşamak varken kendini kassın? buna ne gerek var ki?
olgun olmak bizim gibilerin işi, böyleleri çocuk kalmaya devam etsin.
"olgunlaşma" dan ne anladığımıza göre değişir zira çivisi çıkmış dünyanın koyu bokuna bulanmaksa olgunlaşmak, doğru önermedir.
her zaman diyoruz ya, algı!
huzurlu bir aile ortamında ebeveynlerin çocuklarını hali hazırda var olan pislikten uzak tutmaya çalışması ve bunu bir nebze de başarabilmesi mümkün.
lakin toplumun, çevrenin, geçmişin, kültürün sana dayattığı algı, seni olgunlaştırma adı altında kötülüğe alıştırmayı hedefliyorsa ben olgunlaşmamayı yada olgunlaştırılmamayı tercih ederim.
bu "olgunlaşmamış" bireylerin adaptasyon sorunu yaşaması ve "çocuk" diye etiketlenip toplumdan uzak tutulması da mümkün görünüyor.
tespit muazzam ama hakkaten sorunu olmayan aile yoktur ki.
biri yorgun olup surat assa diğerlerine de bulaşır. al sana sorun.
amma sorunların insanları geliştirdiği de bir gerçek.
varsın sorun olmasında insanlar gelişmemiş olsun.